Emekli maaşlarına yapılacak zamla ilgili haftalarca süren tartışmaların ardından gelen 2500 liralık “güncelleme” milyonlarca hanede hayal kırıklığı ve öfkeyle karşılandı.
En düşük emekli maaşına yapılacak zam önceki gün açıklanmadan önce tabip odalarından öncü bir “Yoksulluk halk sağlığı sorunudur” açıklaması geldi.
Resmi kurumların verileri ve sendikaların hesaplamalarına dayandırılan ve Türkiye'de artan eşitsizliği ve derinleşen yoksulluğun gözler önüne serildiği açıklamalarda “Açlık sınırı asgari ücreti geçti. Haziran ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 19 bin 44 liraya, yoksulluk sınırı 65 bin 874 liraya yükseldi” denildi.
Bu açıklamadan iki gün sonra duyurulan emekli maaşına yapılan 2500 liralık artışın artık ne kadar anlamlı olduğunu düşünün!
Yaşam standartlarımızın düştüğü, gelirlerin günden güne eridiği zamanlardayız.
Temmuz 2024 memur maaş artışıyla birlikte 15 yıllık öğretmen maaşı 49 bin 550 lira ve 33 yıllık bir akademisyen / doçent hekimin çıplak bordro maaşı 68.750 liraya yükseldi. Yani öğretmen fakirlik sınırının çok altında, doktor da fakirlik sınırında maaş alıyor.
HANELER SOSYAL YARDIMLARLA AYAKTA KALIYOR
DİSK, KESK, TÜRK-İŞ ve resmi kurumların verileri Türkiye’de artan eşitsizliği ve derinleşen yoksulluğun son durumunu ortaya koyuyor. Ankara ve Balıkesir Tabip Odalarının paylaştığı bu verilerden biri; tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi, barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarının 30 bin 604 lirayı bulmasıydı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın sosyal yardım verilerine göre de Türkiye'deki 17 milyon 114 bin 912 kişi yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor.
1 Haziran 2024 itibarıyla da son 6 ayda sosyal yardıma muhtaç hane sayısı 500 bin artışla 4 milyon 278 bine fırlamış durumda.
Son verilere göre Türkiye'de yoksulluk ve sosyal dışlanma riski AB ülkelerinden daha fazla. Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındakilerin oranları incelendiğinde Türkiye'de bu riskle karşı karşıya olanların oranı, AB üyesi ülkeler ortalamasının 2 katı.
Türkiye'de yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 34 iken, AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 21.
Her 10 kadından 4’ünün yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olduğu belirtiliyor.
ÇOCUK YOKSULLUĞU ARTIYOR
TÜİK verilerine göre 2023 yılında yoksul çocuk oranı yüzde 31,3 iken, maddi yoksunluk içinde olan çocukların oranı yüzde 33,3 olduğu belirtiliyor. Nüfusa oranlandığında yaklaşık her 10 çocuktan 3'ü yoksul olarak kabul ediliyor.
Sosyal ve Ekonomik Destek hizmetinden yararlanan çocuk sayısı ise Mayıs 2024 itibariyle 170 bin 694'e yükseldi.
Durum böyleyken Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken muhalefet partilerinin okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilmesi için sunduğu ek bütçe teklifinin AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildiğini de hatırlatmak gerek.
Yetersiz beslenmenin ülkemizdeki milyonlarca çocuğun zihinsel ve sosyal gelişimini tehdit ettiği belirtilen teklifte okullarda günde bir öğün yemek verilmesi için MEB bütçesinin artırılması istenmişti.
YOKSULLUK EŞİTTİR SAĞLIKSIZ TOPLUM
Onlarca sağlık sorununun varlığı ve yaşam süresinin kısalmasının yoksullukla ilişkili olduğu biliniyor. Yoksulluk toplumda sık görülen hastalıkların en önde gelen nedenlerinden biri olarak tarif ediliyor. Yine yüksek anne bebek ölümleri, beslenme yetersizliği ve daha kısa yaşam beklentisi ile yoksulluk, toplum sağlığını olumsuz etkileyen en önemli faktör olarak gösteriliyor.
Yoksulluğun sağlığa olumsuz etkilerinin ekonomik krizler sırasında daha da belirginleştiği bir başka gerçek. Araştırmalara göre yoksullar kronik hastalıklara daha erken yakalanıp daha erken ölüyor.
Son yıllarda ülkemizde çocukların yetersiz beslenmeye bağlı kalıcı boy kısalığı diye adlandırılan bodurluk sorunuyla karşı karşıya olduğu, bunun ötesinde zihinsel açıdan da gelişim geriliği yaşadığı sık sık dillendiriliyor. Yoksulluk çocuklarda algılama ve öğrenme becerisini düşürdüğü gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskini artırıyor, kronik hastalıklara daha yatkın hale getiriyor.
Tabip odalarının da son açıklamalarında dikkat çektiği yoksulluğun neden olduğu hastalıklar ve sağlık sorunları, şu şekilde özetleniyor:
**Yoksulluk halk sağlığı sorunudur çünkü maddi imkansızlıklar nedeniyle yetersiz ve dengesiz beslenmek zorunda kalan kişilerde; çabuk yorulma ve halsizlik, depresyon, çinko demir yetersizliğinden saç dökülmesi, zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle sıkça hastalanma, kabızlık ve ödem oluşumu, kalsiyum ve D vitamini eksikliğinden diş çürümesi veya kemik erimesi, demir ve folik asit eksikliğinden anemiler gibi hastalıklar görülme olasılığı artar.
**Yüksek gıda fiyatları nedeniyle halkımız, karbonhidrat, yüksek yağ, yüksek basit şeker ağırlıklı bütçesine uygun öğünlerle karnını doyurmaya yöneliyor. Sofralarda yeterli miktarda protein, taze sebze ve meyve yer almıyor. Bu nedenle obezite, hipertansiyon, diyabet, metabolik sendrom gibi obezitenin tetiklediği sağlık sorunları ortaya çıkıyor.
**Birkaç yıl önce Meclise sunulan Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Önlemleri Komisyonu raporuna göre ülkemizde her 3 kişiden 1’i obez durumda.
SAĞLIK HİZMETİNLERİNDEN DAHA AZ YARARLANIYOR
Yoksul kesimin sık sık hastalanması demek doktor ve ilaç gereksinimi demek. Ancak yoksul kesim ne yazık ki sağlık hizmetine de yeterince ulaşamıyor. Yoksulluk ile sağlık hizmetine erişim arasındaki ters orantı, yoksul kesimin daha fazla ihtiyaç duymasına rağmen sağlık hizmetlerinden daha az yararlandığını gösteriyor.
Tabip Odalarının bu konuda getirdiği öneriler ise şöyle:
**Eşitsizliği artıran, ekonomik krizin faturasını halka ve çalışanlara yükleyen, sermayeye daha çok kaynak transferi amaçlayan politikalar sona erdirilmelidir.
**Yoksulluğu ve bölüşümdeki eşitsizliği önleyecek sosyal politikalar hayata geçirilmelidir. Kamu tarafından sağlanan sosyal yardımlar ise siyasi popülizmin aracına dönüştürülmemelidir.
**Çalışan yoksulluğunu azaltmanın öncelikli yolları gelirde adaleti ve vergide adaleti sağlamaktır.
**Okul çağındaki çocuklarımızın gelişimi için 1 öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmelidir. Çocuk yoksulluğunun önüne geçmek ve çocuk işçiliği ile mücadele etmek hükümetin öncelikli görevleri arasında olmalıdır.
ULTRA ZENGİN SAYISI ARTIYOR
Yardıma muhtaç bırakılan nüfus katlanarak artıyor ama öte yandan çeşitli uluslararası kuruluşun raporları, ultra zenginlerin dünya çapında en çok Türkiye’de arttığını ortaya koyuyor. Türkiye'de 30 milyon doların üzerinde serveti bulunan kişi sayısı 2022'de bin 761 iken, 2023'te bin 932 kişiye yükseldi.
Geçtiğimiz günlerde küresel servet raporunu açıklayan bir İsviçre bankasına göre de Türkiye’de milyoner sayısı 2028’e kadar yüzde 43 artacak.
En zengin yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı pay artarken en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay azalıyor. Diğer bir deyişle gelir dağılımındaki eşitsizlik ve adaletsizlik, ultra zenginlerle ultra yoksullar arasındaki uçurumu giderek daha da derinleştiriyor.
Çok Okunanlar
Türkiye'nin en lezzetli yemeği belli oldu
Fenerbahçe - Athletic Bilbao maçı ne zaman? Saat kaçta?
BEDAŞ 11 Aralık'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Özlem Cankurtaran kimdir?
Günlük burç yorumu: 11 Aralık Çarşamba günü hangi burçlar için güzel geçecek?
'Batı Kürdistan' kimin olacak? - I
Meslek meslek 2025 maaş artışı: Öğretmen, doktor ve polis ne kadar alacak?
Bir köfte markası daha ifşa edildi
Gazeteler Suriye'deki son gelişmeleri nasıl değerlendirdi?
Japon deprem uzmanı Türkiye’deki 4 tehlikeli bölgeyi açıkladı!