Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2634
Dolar
Arrow
34,1520
İngiliz Sterlini
Arrow
45,9557
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
9.777

Türk Dişhekimleri Birliği’nden felaket uyarısı: 'Dişhekimleri ülkeden kaçış halinde, meslek ölüyor!'

Sağlık sistemindeki güncel sorunlardan ve durumdan yakınan meslek örgütlerinin ve vatandaşın ortak söylemi haline gelen; “sistem tıkandı”, “sistem çöktü” diye başlayan cümleler hepimizin malumu. 

Hastanelerdeki randevu sorunu, TUS sonuçları derken sağlık sistemindeki sorun zincirine, diş hekimlerinin son yıllarda mesleklerini sürdürebilmek için yaşadıkları zorluklar eklendi. Geçen hafta Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) yaptığı basın açıklamasıyla yıllardır süregelen sorunlar hakkında bir kez daha çağrıda bulunarak özellikle 2028 sonrasına yönelik endişelerini dile getirdiler. 

“İşsizlik değil, istihdam kontenjanlarda adalet istiyoruz” başlığıyla yaptıkları açıklamada gelinen noktayı; “Rant var, çok sayıda fakülte var, hoca yok, altyapı yok, eğitim yok, gelecek yok...” diye özetliyorlar. 

Basın açıklamasında; diş hekimlerinin çalışma hayatındaki olumsuz koşullardan kaynaklı duydukları gelecek kaygısı ve tükenmişlik duygusu nedeniyle ülkeden kaçış halinde olduğuna işaret ediliyor ve “2028 sonrası için tam bir felaket tablosu ile karşı karşıya kalacağız” deniliyor.

Sağlık sisteminin herhangi bir halkasında “felaket” uyarısı normalleştirilecek veya dikkate alınmayacak bir mesele değil. Ama ne yazık ki merkezi otoritenin bu tür hayati konulara yaklaşımı, artık geleneksel hale geldiği üzere meslek örgütlerini dinlememek üzerine! 

Meslek örgütlerine 3 maymun oynanıyor

Meslek örgütlerinin görüşme taleplerini bin bir güçlükle kabul eden yetkililer, kendilerine sunulan sayfalarca rapora kayıtsız kalabiliyorlar. Mevcut sorunlar görmezden gelinince de “yok sayılmış” oluyor. 

Oysa bugüne kadar sağlık sistemiyle ilgili öngörülen tüm potansiyel sorunlar zaman içinde birer birer gerçekleşti. Tam da bu nedenle sektör temsilcilerinin sözlerine kulak verilmemesini, karar alınırken kendi çalıştıkları alanda doktorlara, diş hekimlerine danışılmamasını anlamak güç. 

Diş hekimlerinin gündeminde, acil olarak ele alınması gereken konuların başında yeni açılan fakülteler ve kontenjan sorunu var. Yine kamu kaynaklarının etkin şekilde kullanılması, diş hekimliği eğitiminin geliştirilebilmesi, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin niteliğinin korunabilmesi, yurtdışına göçün durması ve diş hekimi emeğinin korunabilmesi için bir dizi talepleri var. 

Sağlık Bakanlığı tarafından 2014 yılında hazırlanan Sağlık İşgücü Hedefleri ve Sağlık Eğitimi 2023 Yılı Projeksiyonu Raporuna göre, okul kontenjanları ve öğrenci sayılarındaki mevcut durum devam ederse; diş hekimliği ve eczacılık mesleklerinin arzının ihtiyaçtan fazla olacağı ve diş hekimliğinde toplam kontenjanın her yıl en fazla 1.000 olarak belirlenmesiyle 2023 yılında toplam 38 bin diş hekimine ulaşılacağı, bunun yeterli olacağı belirtiliyor. Ancak bakanlığın bu projeksiyonu vaktinden 2 yıl önce 2021 yılında 39.851 diş hekimiyle çoktan aşıldı. Diş hekimliği fakültelerinde son yıllardaki toplam kontenjan/ yeni kayıt sayısı ise Bakanlığın öngördüğü kontenjan sayısından oldukça fazla.

2023/2024 döneminde bu sayı daha da artarak toplam kontenjan/yeni kayıt sayısı, 11 bin 254 oldu. 

2028 sonrası 50 bin yeni diş hekimi mezun olacak

Türk Dişhekimleri Birliği’nin son açıklamasında geçmiş 10 yıldaki artışın sürdürülmesi halinde, 2028 sonrası için tam bir felaket tablosu ile karşı karşıya kalınacağı belirtilerek “Diş hekimliği fakültelerine öğrenci alınmasının durdurulması ve mevcut öğrencilerin beş yıl içinde mezun olması durumunda beş yıl içinde yaklaşık 50 bin yeni diş hekimi mezun olacaktır” deniliyor.

Peki bu artış durdurulmazsa diş hekimlerini neler bekliyor? 

Basın açıklamasının ardından görüşüne başvurduğum Türk Dişhekimleri Birliği Genel Sekreteri Emel Eroğlu Uzer, öncelikle öğrenci kontenjanlarındaki bu artışın 2024-2028 Onikinci Kalkınma Planı’na konulan maddeyle çeliştiğini söylüyor ve ekliyor:

“Maalesef bu artış duracak gibi görünmüyor. Konuya bir planlama dahilinde bakılmıyor. Popülist yaklaşımlarla, günü kurtarmaya çalışıyorlar.”  

Basın açıklamasında da dikkat çekildiği üzere; “Başta tıp, diş hekimliği ve eczacılık olmak üzere sağlık meslek gruplarında eğitimin kalitesi artırılacak ve uzmanlık eğitimindeki müfredatları bilişim altyapısıyla desteklenerek ülke genelinde standart sağlanacak, sağlık alanında geleceğin ihtiyaç ve şartlarına uygun bir şekilde ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak her alanda yeterli ve nitelikli işgücü oluşturulacağı ve Yükseköğretim kontenjanlarının üniversitelerin kapasiteleri ölçüsünde, sektörel işgücü arz ve talebinin mevcut durum ve öngörülerle uyumlu olarak ve bölgesel ihtiyaçların dikkate alınarak belirlenmesinin sağlanacağı hedefinin yer verildiği 682.3 ve 711.1 maddeleriyle açıkça çelişmektedir” deniliyor. 

İki yılda bir diş hekimine gidiyoruz!

Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığımızda diş hekimine gitme oranımız çok düşük. Mesela bir kişinin diş hekimine gitme sıklığı gelişmiş ülkelerde yılda 5 iken, ülkemizde ancak iki yılda bir kez diş hekimi ziyaret ediliyor. 

İnsan gücü planlamasında, ilgili meslek alanındaki talebin temel unsur olarak gözetildiğini anlatan Emel Eroğlu Uzer, bunun nedenini şöyle açıklıyor: 

“İnsan gücü planlamasının bazı kriterleri var. Bilimsel kriterlere göre bakıldığında insan planlaması için son bir yılda nüfusun yarısının hiç diş hekimine gitmediği görülüyor. Hizmete ulaşmak sağlık kültürüyle ilişkilidir. Ne yazık ki insanımızın bu alışkanlığı yok. En önemlisi de hizmetin kullanım oranı. Sosyal devlet olarak halkın sağlığa erişimini kolaylaştırmanız lazım.”

Sürekli randevu sayısı artırılıyor

Diş hekimliği eğitiminin en pahalı eğitimlerden biri olduğunu hatırlatan Uzer, mevcut sistemin tedavi edici hizmetlere odaklandığını, ancak doğru olanın koruyucu sağlık hizmetlerini desteklemek ve geliştirmekten geçtiğini vurguluyor. Uzer, sistemdeki yanlışları ve sorunların mesleklerini getirdiği noktayı şu şekilde özetliyor: 

“Hekimlerin iş gücü o kadar çok ki… Diş hekimi sayısı belli ama sürekli randevu sayısı artırılıyor. 13 bine yakın diş hekimi kamuda çalışıyor. 154 civarında merkez var ama en az iki katına çıkması gerekir. 

Verilen hizmetin ne olduğu çok önemli. Koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerinin kamuda karşılığı hiç yok. Sadece tedavi hizmetleriyle sorun çözmek mümkün değil. İnsan gücünü boşuna çalıştırmış oluyorsunuz. 

Sağlık işgücü değersizleştiriliyor. “Giderlerse gitsinler, yeni mezunlarla yolumuza devam ederiz” diyorlar ama bunun arka planında bir doktorun, diş hekiminin, eczacının yetişmesinin ülke kaynakları için ne büyük emek olduğu düşünülmüyor bile.”

Genç diş hekimleri asgari ücretin altında çalışmaya zorlanıyor!

Türk Dişhekimleri Birliği’nin açıklamasında dikkat çekilen en önemli konulardan biri de ihtiyaçtan fazla mezunun katlanarak meslek hayatına atılmasıyla birlikte emeğin değersizleştirilmesi. 

Diş hekimlerinin işsizlik ve düşük ücret arasında sıkıştığının vurgulandığı açıklamada: “Genç meslektaşlarımız ne yazık ki sermaye tarafından adeta “Ucuz işgücü ara elemanı” gibi asgari ücretin bile altında çalışmaya zorlanmaktadır. Çalışma hayatındaki olumsuz koşullar, haklı olarak duydukları gelecek kaygısı ve tükenmişlik duygusu nedeniyle ülkeden kaçış halinde. Öyle ki bu kaçışın her yıl daha da artarak devam edeceğini rahatlıkla söyleyebilecek veriler mevcut” deniyor. 

Yurt dışına göç edenlerin sayısı katlanarak artıyor

Yurtdışına eğitim ve çalışma amaçlı giden diş hekimleri için TDB tarafından verilen iyi hal belgesini alanların sayısı her geçen yıl artıyor. Öyle ki 2015’te sadece 6 diş hekiminin iyi hal belgesi için başvurduğu kayıtlara geçerken son yıllarda taleplerin sayısı katlanarak artmış. Bu sayı, 2023’te bir önceki yıla göre iki kat artarak 416 kişiye ulaşmış. 2024’ün sadece ilk 4 ayında ise 158 diş hekimi yurtdışında çalışma amaçlı iyi hal belge başvurusu yapmış.