Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Çin’in dijital yükselişi ve dijital bağımsızlık-1

Dijital çağın yeni “süper gücü”nü tanımlarken artık sadece ABD tekeline işaret edemeyiz. Çin, özellikle son on yılda yapay zeka (AI) ve sosyal medyaya uzanan geniş bir alanda küresel dijital oyun kurucu haline geldi. Bir yandan gençleri ekrana kilitleyen uygulamalarla küresel medya trendlerini belirlerken, diğer yandan AI ve altyapı yatırımlarıyla geleceğin teknolojisini inşa ediyor. Tüm bunlar Çin’in dijital altyapı, teknoloji ve veri akışları üzerinde dışa bağımlılığını azaltarak kendi teknolojik ekosistemini yaratması ve kontrol etmesi anlamına gelir. Çok boyutlu, iç politikalar ile küresel hamleleri bir araya getiren dijital bağımsızlık vizyonunu anlamak için öncelikle Çin’in dijital politikası ve stratejilerinin ne olduğuna odaklanmak önemli.

Öncelikle Çin, 2000’lerden itibaren devlet destekli Ar-Ge harcamalarını sürekli artırdı, 2020’de %2,4 GSYH seviyesine ulaştı (OECD). 2017’de kabul ettiği “Yeni Nesil Yapay Zeka Geliştirme Planı” ile AI’yi ulusal stratejik öncelik haline getirdi (weforum.org). Devlet destekli yatırım fonları ve “Ulusal Entegre Hesaplama Ağı” gibi projeler sayesinde Alibaba, Baidu, ByteDance gibi şirketler çok büyük Ar-Ge ve bilgi-işlem altyapısı kaynaklarına kavuştu (rand.orgweforum.org). Örneğin, 2022’de Çin’de yapılan AI patent başvuruları sayısı ABD’nin yaklaşık dört katına ulaştı. Düzenli kamu-özel işbirliği ve altyapı yatırımları, Çinli firmaların DeepSeek, Qwen, MiniMax gibi ileri transformer dil modelleri geliştirmesine olanak tanıdı (weforum.orgnature.com). ABD’nin çip ihracatı kısıtlamasına karşın açık kaynak modeli yaklaşımlarına yöneldi (nature.com). Örneğin DeepSeek’in R1 modeli, ABD’li muadillerine göre yaklaşık 2.000 Nvidia GPU ile ve sadece 5.6 milyon dolarlık bütçeyle geliştirildi. Gösterdiği üstün performans teknoloji piyasalarında şaşkınlıkla karşılanırken, üretken AI’de ve uzun vadeli hedefi olan kendi donanım ekosistemini kurma yolunda hızla ilerlediğini gösterdi (rand.org).

Çin bir süredir geniş yetenek nüfusundan yararlanarak milyonlarca öğrenciye AI eğitimi veriyor. Şirketler, devletin teknoloji laboratuvarları ve kuluçka merkezleriyle sıkı işbirliği yapıyor. Bu sayede Alibaba, Tencent, ByteDance gibi büyük şirketler kendi AI araştırma gruplarını kurup kapasite büyütürken, Baidu, Zhipu AI gibi yerli girişimler de hızla büyümekte. Öte yandan Çin hükümeti 2020–2022 döneminde Çinli teknoloji şirketlerine yönelik ciddi düzenleme ve antitröst müdahalelerde bulunarak devlet kontrolünü hatırlattı. Örneğin, 2020 sonunda Ant Group’un halka arzı son anda iptal edildi; bu dünyanın en büyük fintech şirketlerinden birinin büyümesini kontrol altına alma çabasıydı (techpolicy.press). Aynı dönemde Alibaba ve Tencent gibi şirketler yolsuzluk, tekelcilik ve veri güvenliği gerekçesiyle soruşturuldu (techpolicy.press). 

Çinli şirketler pazarı çeşitlendirmek için farklı yollar denedi. ByteDance (TikTok) ve Alibaba gibi şirketler, Amerika ve Avrupa’ya yönelik özel ürünler geliştirdi (thecgo.orgthediplomat.com).  Örneğin, ByteDance, 2017’de ABD’deki Musical.ly’i satın alarak TikTok’un kullanıcı tabanını hızla büyüttü; 2018’de ise yalnızca ABD reklamlarına günde 3 milyon dolar (yılda ~1 milyar dolar) harcadı ( thecgo.org). Bu agresif strateji sayesinde TikTok kısa sürede küresel çapta yüz milyonlarca kullanıcıya ulaştı. ABD’de TikTok’un yanı sıra Temu, CapCut ve Shein gibi Çin menşeli uygulamalar genç kullanıcılar arasında çok popüler oldu. Diplomat dergisi, ABD’de en çok indirilen beş uygulamadan dördünün Çin kökenli olduğunu belirtiyor. İlginç biçimde TikTok ve bağlı video düzenleme uygulaması CapCut, Google Play/App Store’da Singapur merkezli olarak gözükse de ByteDance’a ait şirketlerdir (thediplomat.com). Bu, Çinli şirketlerin küresel pazarlara uyum sağlamak için yerel şirket yapılarını nasıl kullandığını göstermektedir.

Yurt dışı büyüme stratejisinin bir parçası olarak Orta Doğu, Afrika ve Asya’nın yeni teknoloji merkezleri Çin şirketlerinin odak noktası haline geldi. Örneğin Dubai İnternet Şehri (Dubai Internet City) gibi teknoloji parkları, ByteDance ve Huawei gibi firmaların bölgesel ofislerine ev sahipliği yaptı (scmp.comscmp.com). Dünya çapında medya ortaklık ve yatırımları gerçekleştirdi. Örneğin Alibaba Cloud, Amazon Web Services gibi bulut hizmetleriyle rekabet ederken, yerel girişimleri satın aldı. Kuşak-Yol Girişimi kapsamında Çin, altyapı projelerine dijital unsurları dahil ederek (örneğin Afrika ve Asya’da telekom altyapısı) teknolojik nüfuzunu genişletti. Dolayısıyla denizaltı kabloları, 5G baz istasyonları ve gözetim teknolojileri, biriken Çin sermayesinin yeni ihraç biçimi oldu. 

Çin ve Türkiye arasındaki dijitalleşme yatırım ilişkilerinde de ilginç gelişmeler yaşanıyor. TikTok Türkiye’de 40 milyon aktif kullanıcıya ulaşırken, Alibaba, aylık 30 milyon kullanıcıya hizmet veren Trendyol’a yaptığı 1,4 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin E-ticaretinde söz sahibi oldu. Huawei ve ZTE, Türkiye’nin 4.5G altyapısında kritik rol oynadı ve 5G testleri de masada bir seçenek olarak duruyor. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi ve TESLA’nın rakibi BYD’nin Türkiye’de planladığı fabrika yatırımı, dijital mobilite ve batarya ekosistemine uzanan daha geniş bir stratejiye işaret ediyor. 

Kısacası Çin’in ABD ile küresel teknoloji alanındaki rekabeti ve dijital bağımsızlık arayışında “teknolojik soğuk savaş” tetiklendi. ABD teknoloji şirketleri (Google, Amazon, Microsoft vb.) tüm dünyayı dijital ağlarına entegre ederken, Çin de devlet korumalı teknolojik ekosistemini inşa etti; böylece iki ayrı dijital kapitalizm modeli ortaya çıktı. Bu ayrışma, günümüzde özellikle 5G, AI, gözetim teknolojileri ve kritik yarı iletkenler alanında kendini göstermektedir. Sonuç olarak ABD, dijital kapitalizmin hegemonik gücü olarak küresel standartları belirlemiş; Çin ise yıllar içinde korumacı yöntemlerle kendi sermaye birikim modelini inşa etmiştir. Bugün “ABD-Çin teknoloji savaşı” olarak tarif edilen durum, dijital pazarda iki farklı sermaye blokunun çıkarlarının çatışmasıdır.