Günümüzde ülkelerin dijital ağ yapısı ve dijital altyapıları dijital ekonomide nerede konumlandığını göstermektedir. Çin'de “Great Firewall” olarak bilinen korumalı pazarda devlet destekli platformlar öne çıkmakta. Bir zamanlar yalnızca “Batı’nın kopyalayıcısı” olarak görülen Çin teknoloji şirketleri, bugün yapay zekadan sosyal medyaya, e-ticaretten telekoma kadar küresel ölçekte oyun kurucu hale geldi. Çin’de dijital bağımsızlık, yüzeyde ve içeride “ulusal güvenlik” ve “özerklik” gibi kavramlarla meşrulaştırılır. Oysa arka planda, devlet destekli dijital teknoloji tekellerinin (Alibaba, Tencent, Huawei, ByteDance) küresel kapitalizmdeki rekabet gücünü artırmaya dönük birikim stratejisi vardır.
Çin’in “dijital bağımsızlığı” ve dijital platform tekelleri dünyanın medya tüketim alışkanlıklarını değiştiriyor, ekonomik, kültürel ve siyasi nüfuzunu küresel ölçekte genişletiyor. Çin’in dijital teknoloji stratejilerini anlamlandırmak için dijital medyadaki ekonomi-politik ve kültürel yansımaları, platformları irdelemek bu bakımdan önemli. Örneğin TikTok’un yükselişi bu hikayenin en görünür ve popüler yüzü. Çünkü TikTok’un kısa video formatındaki başarısı, küresel sosyal medya davranışlarını etkiledi. Dünya genelinde kısa videolu içerik üretiminin ve tüketiminin ivme kazanmasını sağladı. Aslında TikTok’un sırrı keşif algoritmalarıyla haberi/eğlenceyi ve alışverişi video-öncelikli ve tek arayüzde birleştirmesi. Sonuç olarak TikTok’un küresel ölçekteki başarısı üzerine Instagram Reels ve YouTube Shorts geliştirildi. Bu formatla kullanıcılara kısa video paylaşma imkanı sunuldu ve 2025’te dijital video reklamlarının payının televizyonları geçerek %58’e ulaşacağı bekleniyor (amazonaws.com). eMarketer verilerine göre ABD’de de sosyal medyada geçirilen sürenin %60’ı videolara ayrılıyor. Akış platformları, haber uygulamaları ve sosyal ağlarda büyüme, “daha çok kullanıcı”dan çok artık kullanıcı başına ekranda geçen süre rekabetine dönüşmüş durumda. Bu arada kısa-video tüketimi, dikkat süresi ve bilişsel yükü artırarak kullanıcıları olumsuz etkiliyor. Dikkat ekonomisindeki dopamin döngü tasarımı özellikle gençlerde kaygı/odak sorunlarını tetikliyor.
Çin’de büyük önem kazanan canlı yayınlar e –ticarette de yaygın olarak kullanılıyor. “Canlı alışveriş” platformlarındaki canlı yayınlarla markaların ürün tanıtımı ve satışının yaygınlaşması e-ticarette faklı bir yaklaşım olarak dikkat çekiyor. Bu arada Türkiye'de TikTok, işletmeler için önemli bir mecraya dönüşmüş durumda. Halihazırda platformda 10.500 işletme bulunuyor ve bunların %96'sı KOBİ'lerden oluşuyor (Newsroom | TikTok).
2025 itibariyle sosyal kullanım süresinin çoğunun videoda geçmesi reklam pastasını da değiştirdi. Bu, yayıncıların ürün-pazar uyumunu videoya kaydırmasının bir nevi zorunlu hale gelmesi demek. Çin’deki bir diğer video paylaşım sitesi Bilibili 1,07 milyar takipçisi ve on milyonlarca ücretli kullanıcısı ile etkileşim ve topluluk odaklı. Platform kısa video reklamlarında büyük dil modelleri ve yapay zekayı %30 oranında kullanarak üretim maliyetini düşürürken, eCPM yani bir yayıncının görüntülenen her 1000 reklam gösterimi için elde ettiği geliri çift haneli olarak artırdı (ainvest.com). Bu şekilde kısa videonun “varsayılan arayüz” haline gelmesi ve yapay zeka kullanımının görsellerde artmasıyla haberden eğlenceye tüm içerik tüketimi dönüşmekte. Artık haberler, politik tartışmalar ya da kültürel üretimler bağlamından kopuk mikro klipler halinde dolaşıyor. Bu, hem haberciliği hem kültürel üretimi parçalı ve algoritmaya bağımlı hale getiriyor.
TikTok’ın küresel başarısı gençler arasında dans, müzik ve espri-trendlere dayalı yeni içerik akımlarını da teşvik etti. Örneğin TikTok’ta popüler hale gelen bir şarkı veya dans akımı hızla tüm dünyaya yayılabiliyor. Bu dinamik, Batılı platformlardaki genç içerik üreticilerini de etkileyerek kendi içeriklerinde benzer akımları kullanmaya yöneltti. Tüm bu sosyo-kültürel gelişmeler, Çin’in teknolojik yükselişinin beraberinde getirdiği yumuşak güç nüfuzunun bir parçası olarak değerlendirilebilir. ABD ve Avrupa’da TikTok’un neden bu kadar tartışıldığını biraz da bu çerçeveden okumak gerekiyor. Artık mesele yalnızca gençlerin dans videoları değil; veri, reklam geliri ve kültürel nüfuz savaşı.
Çin’de süper uygulamalar ve içerik ekosistemi de farklılıklarıyla dikkat çekiyor. Batıdan farklı olarak WeChat ve Douyin gibi süper uygulamalar, tek bir platformda -mesajlaşmadan e-ticarete, ödemeden video izlemeye -içerik, topluluk ve ticaret gibi pek çok hizmeti bir arada sunuyor. Bu platformlar Çinli kullanıcılar arasında çok güçlü. Örneğin WeChat aylık ~1,38 milyar kullanıcıya sahip (demandsage.com). Diğer uluslararası platformlar ise Çin’de erişime kapalı. Süper uygulamalarda canlı yayın ve kısa video içerikleri, markaların satışlarını artırmada önemli bir rol oynuyor. Öte yandan Çin devleti, sosyal medyada pozitif bir imaj oluşturmak için “influencer” gücünden yararlanıyor. Araştırmalara göre, Çin hükümeti veya bağlı kuruluşlarıyla bağlantılı en az 200 sosyal medya içerik üreticisi, 38 farklı dilde propaganda veya PR videoları yayımlıyor (apnews.com). Çin seyahat ve kültür tanıtımı yaparak “blogger” kılığında hesaplar açan Çinli “influencer”ın gerçekte CGTN, China Radio International veya Xinhua gibi resmi kuruluşların muhabirleri olduğu ortaya çıkarıldı. AP Haber Ajansı, yüz milyonlarca takipçiye ulaşan düzinelerce hesabı tespit etti ve bu hesapların çoğunun Çin’i olumlu söylemle öne çıkaran içeriklerle yabancı izleyicilere yönelik reklamlar yayımladığını raporladı (apnews.comapnews.com). Bu durum, Çin’in platformlarda kültürel içerik ve günlük hayat görselleri üzerinden anlatıları ve söylemi dünya çapında nasıl dolaşıma soktuğunu ve tüm mesajların dış politika ve kamu diplomasisi aracı olarak işlev gördüğünü gösteriyor.
Kısacası Çin’in dijital yükselişi dünyayı, kısa video trendlerinin yayılması, canlı yayınla satış ve reklam, süper uygulamalar ve sosyal ticaret, yumuşak güç olarak medya ve influencer stratejileriyle içerik sunumu, dağıtımı, reklam, pazarlama ve e-ticaret formatlarında etkilemektedir. Bugün geldiğimiz noktada Çin’in yükselen teknoloji şirketleri, dünyada büyük ekonomik, kültürel ve siyasi bir etki alanı yaratmaktadır. Dijital ipek yolu Çin’in dijital emperyalizminin yeni evresidir. Dijital teknoloji AI uygulamaları ve sosyal medya platformları, denizaltı kabloları, 5G baz istasyonları ve gözetim teknolojileri, Çin sermayesinin yeni ihraç mallarıdır. Sermaye ihracı, veri akışlarının denetimi, veri altyapıları, platformlar ve gözetim teknolojileri ile gerçekleşmektedir. Çin böylece yalnızca ekonomik nüfuzunu değil, aynı zamanda siyasal-ideolojik kontrolünü de yaymaktadır. Batılı merkezlerin Çin’i “dijital sömürgecilikle” suçlaması bu açıdan tesadüf değildir. Fakat bu eleştiriler Batı’nın kendi tarihsel dijital hegemonyasını kaptırma telaşından kaynaklanmakta. Sadece Batı’da teknoloji şirketleri “garaj hikayeleri” ile anlatılırken, Çin’deki hikayede ise devlet, platform tekellerinin doğrudan ortağıdır. Esas soru şu: Dijital bağımsızlık kimin için olmalı? Devletin mi, sermayenin mi, yoksa kullanıcıların mı?
Çok Okunanlar

Son anket Türkiye’yi salladı

Hikmet Çetin, Kılıçdaroğlu'nun ne dediğini açıkladı!

Özgür Özel'den gündeme oturacak Yılmaz Tunç ve Akın Gürlek iddiası

CHP’de yeni dönem mi başlıyor?

Survivor yarışmacısı kuzeninin eski eşiyle evlendi

'Kürt cini' şişeden çıkmış

Yurttaşa bozuk et yedirmek için düzenek kurmuş

Mahkeme günler öncesinde Gürsel Tekin ile temasa geçmiş!

Yandaş Cem Küçük bütün senaryoları sıraladı

Savcı Ercan Kayhan’ın katilinin ilk ifadesi ortaya çıktı