Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

YouTube'da yasaklanan boş koltuk

Dijitalleşme ile internet, sosyal medya ağları ve dijital platformlar siyasal iletişim ve siyasi katılım süreçlerinde etkileşim temelli dönüşümlere sahne oluyor. Dijital teknolojiler, siyasetçilerin ve siyasi partilerin mesajlarını daha kolay yaymalarını sağlarken, toplumsal değişim taleplerinde benzer düşünen yurttaşlar topluluk oluşturabiliyor. Diğer yandan kültürel ve sosyal sermayeye sahip gazeteciler geleneksel ana akım medyadan uzaklaşarak ekonomik ve editöryal bağımsızlık arayışlarını dijital medyada sürdürebiliyor. 

Çevrimiçi yayıncılıkta dünyanın en büyük platformu olan YouTube, bağımsız gazetecilere kullanıcılara doğrudan erişim, içeriklerin dijital arşivi ve gelir elde etmede farklı seçenekler sunuyor. Geleneksel medyanın görmezden geldiği, susturduğu veya uzaklaştırdığı gazeteciler, YouTube üzerinden doğrudan halka ulaşabiliyor. Son dönemde gazeteciler için “nefes alınacak alan” olarak görülen YouTube, bu anlamda uzun süredir en geniş ve en gür sesli mecra¬larından biri oldu. Verilere göre de bazı ülkelerde bağımsız haber içeriklerinin en çok izlendiği platform YouTube. Bunun sebebi, düşük giriş engelleri ve algoritmanın, resmi söylemin dışında kalan içeriklere belirli ölçülerde görünürlük sağlaması. Öte yandan kesinlikle unutulması gereken bir olgu da algoritmik önyargı, keyfi demonetizasyon ve içeriklerin kaldırılması uygulamalarını gerçekleştiren platformların, ülke yönetimlerinin içerik kaldırma ve erişim engeli talepleri karşısındaki yetersiz tepkisi. Örneğin YouTube Çin mahkeme kararları ya da yerel düzenleyici talepler üzerine 15 Mayıs 2024’de Hong Kong'da protesto marşını da engellemişti.  

OTORİTER SANSÜRÜN SEMBOL AVI 

Platformların ekonomi politikteki çelişkileri bir yana iletişim biliminde semboller, aslında iletişimin “ham maddesi” gibidir. Anlam taşıyıcı olmaları, duygular üzerindeki etkisi ve kültürel kodları yansıtması nedeniyle önemlidir. Aynı zamanda propaganda, manipülasyon, stereotipleştirme aracı da olabilir. Bu bağlamda dijital platformlardaki yayınlarda stüdyoda bulunan bir masa, koltuk, sandalye ve mikrofon bir iletişim sembolüdür. 

Yasaklama ve sansürde sadece kimin konuştuğu veya sadece içerikler önemli değildir. O içeriklerin imgeleri, görüntüdeki bağlamsal ipuçları nedeniyle semboller bile sansürleme, yasaklanma yoluna gidilebilir. Bazen bu sahnenin asıl anlamı, kameraya konuşan kişinin sözlerinden çok arka plandaki boş koltukta gizlidir. Bu boş koltuk, kimi zaman davet edilip gelemeyen bir konuk, kimi zaman da davet edilmesi dahi yasaklanan bir gazeteci ya da muhalif figürdür. 

Gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasının ardından YouTube’da boş koltuğu bir milyon kişi izledi ve boş koltuk başkaları tarafından doldurularak yayına devam edildi. Bunun üzerine geçtiğimiz hafta İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği tarafından Altaylı’nın YouTube kanalı hakkında erişim engeli ve içeriklerin yayından kaldırılması kararı alındı. Öyle ki, ekranın bir köşesinde görünen boş koltuğun veya koltuğun asıl sahibinin olmadığı durumlarda dahi “politik bir mesaj” taşındığı iddiasıyla videolara ve hesaba erişim engeli getirilmek istendi. Şu anda platform, mahkeme kararını uygulamasa da otoriter yönetimlerde duvarlar, gazetecilerin boş koltukları için dahi daralıyor. Denilebilir ki YouTube’un bağımsız gazetecilikteki rolü an itibariyle sadece içeriğin değil, içeriğin bağlamının ve sembollerinin de iletilebildiği bir alan yaratmak oldu. Bu, sansürün artık yalnızca metinlere ve görsellere değil, sembollere de yöneldiğini göstermekte.  Demek ki birileri için boş koltuk susturulan sesi; daha sonra koltuğa başkalarının oturması ise kaybolan ifade özgürlüğünü ve direnişi hatırlattı ve rahatsız etti.

Otoriter yönetimler aslında yönetemedikleri için sadece konuşanı değil, onun temsil ettiği sembolleri hedef alır ve bir boş koltuk, bazen bin kelimeden daha çok şey anlatabilir. Ve otoriter yönetimler, kelimelerin ve düşüncelerin olduğu kadar boş koltukların da halkın gözü önünde olmasından korkar. Sorun şu ki bir koltuğu dijital ekrandan silebilirsiniz; ama onun yarattığı boşluğu, toplumun hafızasından silmek o kadar da kolay değildir.  Çünkü erişimi yasaklanan "boş koltuk" bastırılan ses, engellenen gerçek ve direnen hafızayı temsil eder.