Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

15 Eylül'ün provası mı?

Abdulkadir Selvi, Gürsel Tekin'in CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım olarak atanmasından sonra “CHP’de hesaplar karıştı. Yeni bir denklem ortaya çıktı... Ayrıca bu karar, 15 Eylül’de çıkacak olan kararın da bir provası niteliğinde” diye yazdı.

Muhtemeldir...

Peki, iktidar “mutlak butlan” kozunu 15 Eylül'de bir kerede harcar mı?

Yoksa bu kozu erken seçimin arifesine kadar Özgür Özel'in üstünde Demokles'in Kılıcı gibi sallamak mı daha fazla işine gelir?

Tayyip Erdoğan gözünü karartmış durumda.

Belli ki çok acelesi var.

Vakit kaybetmeden CHP'yi dört bir yandan kuşatıp zapturapt altına almak istiyor.

Diyelim, 15 Eylül'de CHP'nin anahtarını Kılıçdaroğlu'nun eline verdi.

Sonrasında ne olur?

Çarşının fena halde karışacağından kimsenin kuşkusu olmasın.

O'nun gelişi, Gürsel Tekin'in İstanbul İl Başkanlığı'na polis marifetiyle girmesine hiç benzemeyecektir. Nefret kusanlar kadar olmasa da kendisine destek veren hatırı sayılır bir kitle de var.

Bunu göz ardı etmemek lazım.

O saatten sonra CHP'nin karpuz gibi ikiye bölünmesini ihtimal dışı görmeyelim.

21 Eylül'deki olağanüstü kurultaya kadar kim öle kim kala...

Tayyip Erdoğan'ın şapkasından bir hafta içinde bir düzine tavşan çıkarabilme kapasitesi ve becerisi olduğunu hepimiz biliyoruz.

Eğri oturup doğru konuşalım.

İşler şimdi tam iktidarın istediği gibi gidiyor. CHP'yi gündemde tutarak, kamuoyunda tartıştırarak, yargı eliyle sürekli hırpalayarak “muhalefet etme” enerjisini sönümlendiriyor. Türkiye, freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giderken milyonların umut bağladığı ana muhalefet partisi iktidarın yargı eliyle kurduğu tuzaklarla uğraşıyor.

Hal böyleyken Özgür Özel'in yurdum insanının gerçek gündemini; mesela, hayat pahalılığını, emeklinin, asgari ücretlinin, çiftçinin vaziyetini; halkın fakirlikte, fukaralıkta eşitlenmesini; eğitimin, sağlığın içler acısı halini, memleketin taşının, toprağının yağmalanmasını, kadın cinayetlerini, sokakların giderek tekinsizleşmesini... listeyi uzatmak mümkün; bütün bunları hakkıyla öne çıkarmasını beklemek çok anlamlı olmayacaktır.

Lafın gelişi, mitinglerde üç, beş cümle etmesi değil. Bunların üzerinden iktidarı sallaması... Ne yazık ki bugünün ahval ve şeraiti içinde çok mümkün görünmüyor.

Mesele sadece bunlarla mahdut değil.

Daha elim ve daha vahimi, iktidar CHP'yi kullanıp -ne yazık ki Özgür Özel'in Meclis'teki komisyon vasıtasıyla dahil olduğu – ihanet sürecini yurdum insanının dikkatinden kaçırmakta.

Asıl önemli olan bu!

Besleme basın ve kendilerine “muhalif” sıfatını uygun gören haber kanalları CHP'li belediye başkanlarının hapse atılmasına, itirafçıların ifadelerine, kurultay sürecine; ezcümle CHP'deki iç karışıklıklara odaklanarak Kürtçülerin memleketin tapusuna ortak olması, teröristlerin meşru, makbul ve muteber kabul edilmesi için yürütülen süreci gözlerden ırak tutuyor.

Yurdum insanının muhtemel tepkisi kontrol altına alınırken kamuoyu yavaş yavaş Tayyip Erdoğan'ın “Türk-Kürt-Arap” hayaliyle bezediği bir Türkiye'ye alıştırılıyor. Ahlat'ta “Son düzlüğe varmış bulunuyoruz. Biraz daha sabır, gayret ve dikkatle bu düzlüğü de geçecek, menzili maksudumuza suhuletle vasıl olacağız” demesi boşuna değil.

İktidar adımlarını sıklaştırdı.

Böyle giderse üç vakte kadar neo-hamidiyen rejim artık hepimiz için normalleşmiş olacak. O yüzden bugün CHP'nin canını dişine takarak boğuştuğu bu mesele sadece CHP'yi değil, hepimizin geleceğini yakından ilgilendiriyor diyerek yazımıza noktayı koyalım.