CHP'nin kurultay davası ertelendi; evde bir bayram havası, say ki Ankara'dan abim gelmiş!*
Yurdum muhalifi neredeyse zil takıp oynayacak.
Borsa bile coştu.
İktidara gelmiş olsalar ancak bu kadar sevinebilirler!
CHP'nin avukatı Çağlar Çağlayan “Davanın haksız olduğu ortaya çıktı” filan diye eveleyip geveledi, sanki memlekette hakkın, hukukun, adaletin esamisi çok okunuyormuş gibi...
Davacı Lütfü Savaş'ın avukatı Yusuf Üregen esas hakkında karar verilinceye kadar parti yönetimine tedbiren Kemal Kılıçdaroğlu'nun atanmasını talep ediyordu.
Mahkeme böyle bir karar almadı; o cenahtakilerin hevesleri kursaklarında, elleri böğürlerinde kaldı.
Oysa daha bir gün öncesine kadar CHP'ye çöktükten sonra kimlerin kuyruğuna teneke bağlayacaklarının hesabındaydılar.
Fırtına biraz olsun dindi. Şimdi cümbür cemaat 24 Ekim'i yani bir sonraki duruşmayı bekleyeceğiz.
Ama onun öncesinde sabah akşam üç gün sonraki kurultayı konuşuyor olacağız.
Ne güzel...
CHP'lilerin mutluluğuna limon sıkmış gibi olmayalım ama ortada ne kazanılmış bir meydan muharebesi ne de siyaseten büyük bir zafer var.
Aksine, işler tam iktidarın istediği gibi gidiyor.
CHP milyonları sokağa döktü, kuvvetli bir muhalif tavır ortaya koydu, bu nedenle iktidar frene basmak zorunda kaldı, mahkemeden de mutlak butlan kararı çıkmadı diye kendisini avutanlar ya siyasal İslamcıları hiç tanımıyor ya da başka memlekette yaşıyor.
Mehmet Şimşek, ekonomi daha fazla çuvala girer diye korkmuş olabilir ama o kadar. Saray'a gidip, “Hazine'den bir 8 milyar dolar daha uçarsa ben bu işte yokum” diyebilme cesareti göstermiş olması muhtemel.
Ama Özgür Özel'in, yurdum muhalifinin gazını güzelce almasından gayet memnun olduklarını söyleyebiliriz.
Açık açık yazalım, Tayyip Erdoğan'ın sınırlarını çizdiği alan içinde siyaset yapıyor. Onun dışına çıkabilecek ne iradesi var ne kapasitesi... Niyeti var mı, orası da kuşkulu.
Açıklamalarını dikkatlice dinlediğinizde, sürekli bahçe duvarının içine referans verdiğini görürsünüz.
Ama hakkını teslim edelim, kendisini paralayıp duruyor; pat burada, pat kapı arkasında, bağırıp çağırmaktan ciğerlerinin yırtılmasına, ses tellerinin kopmasına ramak kaldı. Miting üstüne miting, milyonları meydanlara çekti... Şarkılar, türküler, sloganlar... Tayyip Erdoğan'ın vaktinde “Hasan abi” diyerek yanağından makas aldığı tescilli ikinci cumhuriyetçi Hasan Cemal bile pılısını pırtısını toplayıp Tandoğan mitingine gelmiş.
Sonuç?
İktidar ne CHP'li belediyelere yönelik operasyonları durduruyor ne içeri attığı belediye başkanlarını salıyor ne de sandığı milletin önüne koymaya niyet ediyor. Aksine gaza bastıkça basıyor.
Ortada, Özgür Özel için sanki öfkeli abimiz Saffet Soykal'ın dediği gibi “Ben kime söylüyorum! Duvara...” vaziyeti var.
Üstelik, muhalefet partilerinden kıçı boklu belediye başkanları da kapağı AKP'ye atmak için sıraya girmiş durumda. Zoru gören topukları yağlamak için fırsat kolluyor.
Ez cümle iktidarın derdi CHP'yi kamuoyunda tartıştırabildiği kadar tartıştırmak. Ötesi lafı güzaf!
Bunu da iyi beceriyor.
Hukukmuş, adaletmiş, siyasi ahlakmış filan umurunda değil.
Bundan sonra CHP'yi yine 7/24 gündemde tutacaklar.
Hem saray beslemeleri hem de kendisine “muhalif” sıfatını layık gören kanallarda, yok efendim 21 Eylül'deki kurultaydan bir sürpriz çıkar mı, yok 24 Ekim'de mahkeme ne karar verir, mutlak butlan çıkmadı diye Kılıçdaroğlu küser mi, gider bir Alevi partisi mi kurar filan diye devam edip gidecek.
Sular biraz durulacak gibi olursa iki önemli büyükşehir belediyesine operasyon, al sana CHP yine gündemin birinci maddesi.
Yurdum insanı için can yakan asıl meseleleri; hayat pahalılığını, enflasyonu, sokakların tekinsizliğini, kadın cinayetlerini, yolsuzlukları, sosyal çürümüşlüğü, sığınmacı meselesini... liste çok ama çok uzun, bütün bunları gözlerden kaçırmak için CHP'yi saçma sapan bahanelerle hırpalayıp duracaklar.
Mevzi muharebelerde alınan galibiyet, diyelim ki yurdum muhalifinin ağzına çalınan bir parmak bal, bununla avunacak.
Bütün mesele Tayyip Erdoğan'ın emri hak vaki olana kadar koltuğunda oturması. Onun için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarından kimsenin kuşkusu olmasın.
Buna, ana muhalefet partisini kriminalize etmek de dahil.
DEM'cilerle ortak olup Anayasa'yı değiştirene kadar CHP'nin gardını iyice düşürecekler. İstedikleri kıvama getirecekler, yumuşatacaklar.
Tabi,itinayla kokuşturdukları siyasetin CHP'ye sirayet etmiş olması ayrıca işlerine geliyor.
Yıllardır alıştıkları muhalifliğin konforlu alanından çıkmaları kolay değil ama bunun böyle gitmeyeceği de ortada. CHP'nin yakaladığı bu ivmeyi sonuç odaklı siyasetin itici gücü olarak kullanması gerekiyor. Yoksa yurdum muhalifi sittin sene iktidar yüzü göremez diyerek yazımıza noktayı koyalım.
*İlhan Şeşen'in aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyorum.
Çok Okunanlar

Her dediği çıkan yandaş kalemden iş dünyasına operasyon iddiası

Fenerbahçe'de İsmail Kartal seçim öncesi sessizliğini bozdu!

AKP, CHP'li bir büyükşehir belediye başkanını daha transfer edecek

2 polisi şehit eden 16 yaşındaki katilin ifadeleri kan dondurdu

AKP'li Şamil Tayyar'dan Can Holding operasyonu ile ilgili çarpıcı açıklama

AKP için 'yeni transferler' iddiası

'Ankara'dan abim gelmiş'

Ahu Yağtu hastaneye kaldırıldı

Hakkında tutuklama talep edilen Orkun Özeller'in savcılık ifadesi

Netflix belgeseli krize döndü