Yılın bu vakti mutat olduğu üzere asgari ücret meselesi yine gündemin ön sıralarında.
Özellikle kendisine “muhalif” sıfatını uygun gören haber kanalları haklı olarak köpürttükçe köpürtüyor.
Memlekette neredeyse “ortalama ücret” haline geldiği için yurdum çalışanının kahir ekseriyeti pür dikkat Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndan çıkacak kararı beklemekte.
Sözüm ona enflasyonu, yaşam maliyetini, iktisadi göstergeleri, işçi ve işveren taleplerini dikkate alarak bir karar verecekler.
Tabi, yersen dolapta dolma var.
Tayyip Erdoğan ne derse o olacak!
Bu kadar basit!
Ancak şimdiye kadar bir rakam telaffuz etmiş değil. Son dakikaya kadar yurdum insanının nabzını tutacaktır, kimse şüphe etmesin.
Yine de bu ayın sonuna kadar zam oranının kesinleşmesi lazım ki 1 Ocak'tan itibaren yürürlüğe girsin.
Ortada, yüzde 20'den yüzde 40'a kadar çeşitli tahminler dolaşıyor.
Mehmet Şimşek, “enflasyonu arttırır” gibi saçma sapan bir bahaneyle zammı düşük tutmanın hesabında.
Yüksek mektepteki “iktisada giriş” kitabının yanından yöresinden geçmemiş olsa bile az buçuk meselelere ilgisi olan herkes, Türkiye'deki enflasyonun talebe bağlı olmadığını, iktidarın yandaşlarına sermaye aktarmak için fiyat artışlarını bilerek ve isteyerek körüklediğini biliyor.
Kamu harcaması diye bize ittirmeye çalıştıkları akıllara ziyan israf da en başta gelen sebep.
Hepsi ayrı ayrı yazı konusu ama benim bir yurdum insanı olarak dert ettiğim meselenin diğer yönü.
Dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım
Asgari ücrete zam daha açıklanmadan, hatta daha “niyet” aşamasındayken, memleketin dört bir yanında aynı refleks devreye giriveriyor.
Sanki birisi düğmeye basıyor.
Tuhaf bir refleks bu. Ne bilimsel, ne iktisadi, ne ahlaki ne de vicdani...
Kelimenin tam anlamıyla fırsatçı...
Sosyal çürümenin doğal sonucu!
Henüz asgari ücretlinin cebine tek kuruş girmemişken; Resmî Gazete’nin mürekkebi kurumamışken, ve hatta belki o mürekkebin şişeleri daha matbaaya doğru yola bile çıkmamışken; etiketler büyük bir hızla değişiyor, kasalar yeniden programlanıyor, fiyatlar hunharca yukarı çekiliyor.
Asgari ücretli, zammı cüzdanında görmeden füze gibi fırlayan fiyatlarla yüz yüze geliveriyor.
Soracak olursanız buna hiç utanmadan “piyasa gerçeği” diyecekler.
Hangi piyasa ve kimin gerçeği?
Yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamak mecburiyetinde kalanların gerçeği olmadığı ortada.
Asgari ücret zammı, az bir parayla ay sonunu getirmeye çalışanların alım gücünü artırmak için yapılır; en azından biz böyle biliyoruz.
Ama Türkiye’de bu zam daha çalışanın cebine girmeden esnafın kasasına yazılıyor.
Asgari ücretli ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken, esnaf yeni etiket bastırmanın telaşına düşüyor.
Ez cümle Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun kararıyla beraber, mahalle bakkalından büyük marketlere, kasaptan manava, sokaktaki berberden sanayideki esnaf lokantasına, kırtasiyeden araba yedek parçacısına kadar zincir halinde bir furya bekliyoruz.
Zincirin halkaları birbirine pek benzemiyor ama zihniyetleri aynı!
“Nasıl olsa zam geliyor, ben de bindireyim.”
Açık açık soralım:
Asgari ücretliye zam yapıldığında senin kira sözleşmen aynı gün mü yenileniyor? Elektriğe, suya, doğalgaza o dakika mı zam geliyor? Toptancı senin kapını çalıp “asgari ücret arttı, malına zam yaptım” mı diyor?
Hayır.
Ama sen fiyatı artırıyorsun.
Çünkü mesele maliyet değil.
Mesele fırsat.
Eski Türkiye’de az buçuk “esnaf ahlakı” diye bir kavram vardı.
Şimdi hiç kalmadı.
AKP iktidarı, geçen 23 yılda itinayla bir güzel yok etti.
Bir zamanlar, Ahilikten söz edilirdi.
Helal kazançtan, kul hakkından, teraziyi doğru tutmaktan filan...
Bugün nostaljik bir hikaye gibi anlatılıyor; say ki inananı kalmamış bir masal!
Açık yüreklilikle yazalım, bugün karşımızda olan Ahilik kültürünün mirasına sahip çıkan esnaf değil, kelimenin tam anlamıyla bir açgözlülük loncasıdır.
Türkiye’de esnafın büyük bölümü maliyet hesabı tutmaz.
Psikolojik zam yapar.
Komşu dükkân ne yazdıysa o da hiç beklemez, konduruverir.
Eğer sosyal medyadan ya da haber kanallarından mesela “asgari ücret 27 bin TL oldu” haberini duyarsa hiç düşünmez etiketi hemen değiştiriverir.
Aslında bu bir sürü psikolojisidir.
Üstelik bu zam furyası öyle “biraz” da olmaz. Asgari ücrete yüzde 30 zam konuşulur, marketteki zam yüzde 60'ı bulur.
İşçi bir yıl boyunca aynı maaşı alır; esnaf fırsatını her bulduğunda hiç çekinmeden bindirir.
Bahaneleri hazırdır:
“Biz de zor durumdayız.”
Orhan Veli'nin dediği gibi, geç bunları anam babam bir kalemde. Herkes zor durumda, sadece sen değil...
Ama herkes aynı şekilde davranmıyor.
Zor durumda olmak, fırsatçılığı meşru kılmaz, zor durumda olmak, üç kuruşla hayata tutunmaya çalışanların emeğinden çalmayı haklı göstermez.
Bu ülkede asgari ücretli, zaten aldığı maaşın yarısını kiraya veriyor.
Geri kalanla çocuğunu okula gönderiyor, mutfağını döndürmeye çalışıyor, ez cümle yaşamaya, ayakta kalmaya çalışıyor.
Sen ise ona yapılan zammı, daha maaş eline geçmeden geri alıyorsun.
Bu senin için ahlaki bir iflastır.
Sevgili esnaf kardeşim, dükkanının duvarına yaldızlı çerçeve içinde iki ayet asmak, ortasına “Allah'ın dediği olur” yazısını kondurmak seni kurtarmayacaktır, emin olabilirsin!
Üstelik bu tablo sadece küçük esnafla sınırlı değil.
Büyük işletmeler aynı ahlaksızlığın daha “profesyonel” halini yapıyor.
Yazıyı bağlamadan altını kalın kalemle çizelim; bugünün iktisadi ahvalinin içinde asgari ücrete yapılacak zam, gündelik hayat için hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Kimsenin derdine çare, kimsenin yarasına merhem olmayacaktır!
Toplum çürümüşse, o artış sadece kâğıt üzerinde kalır.
Türkiye’de sorun sadece düşük ücret değil; yüksek fırsatçılıktır.
Asgari ücretliye yapılması düşünülen zam, eğer şimdiden esnafın iştahını kabartıyorsa, burada konuşulacak olan enflasyon değil, ahlaktır; diyerek yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar
Show TV, Sevilay Yılman’ın işine son verdi
Ela Rümeysa Cebeci Şafak Sezer’in o filminde oynamış!
'Ela Rümeysa Cebeci itirafçı oldu' dedi, başsavcılıktan açıklama geldi
Hablemitoğlu suikastı: Savcı gitti... KYOK kalktı...Çakır tutuklandı
Mehmet Akif Ersoy operasyonu aylar öncesinden biliyor muydu?
İsrail, Yunanistan ve GKRY arasında üçlü zirve
Refah payı çağrısı iktidar ortağından geldi
Asgari ücret
Kıyamet alametleri
Murat Övüç cezaevinden Özgür Özel'e seslendi