Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Bıçak sırtında 'seçmen' tahkimatı!

Gazze'de 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısı ile başlayan, İsrail'in ağır misillemesiyle devam eden savaş, Türkiye'de iktidarı, Batılı ülkelerle ilişkilerinde yeni bir dönemin eşiğine getirdi.

Erdoğan, krizin ilk günlerinde, tarafları itidalli davranmaya davet eden, eskiye göre bir miktar ölçülü ve daha dengeli açıklamalarla soğukkanlı bir yaklaşım sergiliyordu.

Ukrayna ile Rusya arasında olduğu gibi Hamas saldırısının hemen ardından kendisine her iki tarafta manevra alanı sağlayacak tarafsız bir tutum ortaya koyuyordu.

Ancak bu uzun sürmedi.

Geçen hafta, Batılı ülkelerin tüylerini diken diken edecek şekilde, "Hamas terör örgütü değil, kurtuluş ve mücahitler grubudur" dedikten sonra eleştirilerinin dozunu artırdı.

Bununla yetinmedi, İsrail'e gitme projesini iptal ettiğini, İsrail'in Filistin'e karşı "bir örgüt gibi davrandığını" söyledi. 

Cümlesindeki dikkat çeken ayrıntı, İsrail'i eleştirirken, "örgüt" tanımlamasının başına "terör" ifadesi koymamış olmasıydı.

Sözüm ona diplomatik dil kullanarak Batı'ya şirin görünme çabası, zevahiri kurtarmaya yetmedi!

Ağır bir eleştiri bombardımanına tutuldu.

Batı basını salvo atışına geçti.

Oysa Erdoğan bir süreden bu yana Batılı ülkelerle yakınlaşma çabası içindeydi.

Türkiye'deki ekonomik kriz artık bir buhrana dönüşüyordu ve bunun atlatılabilmesi için sıcak paraya ihtiyaç vardı.

Batılı ülkelerden gelecek sıcak para seçim öncesinde Erdoğan'a bir nebze olsun nefes aldırabilirdi.

Mehmet Şimşek de para aramak için çalmadık kapı bırakmıyordu.

Erdoğan, diğer yandan kendisinden pek hoşlanmadığını bildiği halde ABD Başkanı Biden ile bir araya gelmenin fırsatını arıyordu.

Kendince önemli bir adım atarak İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin belgeyi imzaladı ve onay için TBMM'ye gönderdi.

Böylece seçimden önce F-16 meselesini çözebilir, F-35'lerin parasının bir miktarını geri alabilir ve hatta belki ABD'ye resmi bir ziyaret bile yapabilirdi.

Biden ile verilecek birkaç kare fotoğrafı, yandaş basının köpürtmesiyle içeride tepe tepe kullanabilirdi.

Ancak ne olduysa Erdoğan ayağını birden frenden çekti.

Hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yurtdışında hassasiyetle yürütmeye çalıştığı temasları toz duman içinde bırakmayı göze alarak.

Bu tavır değişikliğine, Gazze'deki savaşın giderek kıyıma dönüşmesinden mi yoksa yürütülen diplomaside ve sonra kurulacak olası barış masasında kendisine yer verilmeyeceğini görmüş olmasından dolayı mı gittiği, sorusunun yanıtını şimdilik "duruma göre" diyerek verelim ve devam edelim.

Ankara'daki Batılı diplomatların bir bölümü inancından ötürü duygusal bir refleks verdiğini düşünüyor olsa da Erdoğan'ın pragmatizmi dikkate alındığında bu yaklaşımının  arka planında seçim öncesi muhafazakâr, milliyetçi seçmeni kendi arkasında hizalanması için tahkim etme çabası olduğunu söyleyebiliriz.

14-28 Mayıs seçimlerinde AKP'den kaçan oyların MHP'ye gittiği ortadayken, Erdoğan bu alanı boş bırakmayacaktır.

Yerel seçime kadar, Gazze krizinin etinden, sütünden, yününden yaralanmayacağını düşünmek safdillik olacaktır.

İstanbul'da 29 Ekim'in bir gün öncesinde yapılan miting bunun ilk adımı oldu.

21 yıldır hemen her seçim öncesi uyguladığı "Batı'ya karşı hamasi söylem üzerinden kendi tabanını tahkim etme" stratejisi bu kez başarıya ulaşır mı, ulaşsa bile Batılı ülkeler Erdoğan'ın Hamas'a desteğini ve İsrail'e yönelik yaklaşımını hazmedip "önümüzdeki maçlara bakalım" der mi!

İşte zurnanın "zırt" dediği yer burası.

İslamcı oligarşi ve yanaşmaları ekonomik krizi hissetmiyor olsalar da toplumun büyük bölümü derin bir yoksulluk ve bu yoksulluğun yarattığı travma ile boğuşuyor.

Günde bir öğün yemekle yaşamaya çalışan emekliler var.

Çocuklarımızda yetersiz beslenmeden dolayı gelişim bozukluğu baş gösterdi.

Ailesinin yanında okumayan üniversite öğrencilerinin hali harap...

Çarşıda, pazarda 150-200 gram dönemi başladı. Meyve tane ile satılır oldu.

Sığınmacılar, iş gücü piyasasını aşağı çektiği için insanlar neredeyse karın tokluğuna çalışıyor.

Yani, artık Filistin gibi Türk halkını doğrudan etkilemeyen konu başlıkları üzerinden "seçmen tahkimatı" eskisi kadar kolay değil. 

Sokaklarda artık çok daha fazla insan, "Biz aç karnımızı doyuramıyoruz. Filistin'dan bize ne" yaklaşımı içinde.

Hamas ve Gazze konusunda kantarın topuzunu kaçırması durumunda bunun Erdoğan'ın aleyhine dönme riski bulunuyor.

Diğer yandan Batı, Erdoğan'a eskisi gibi bakmıyor.

Bir anlamda "son kullanım tarihinin" dolmak üzere olduğu şimdi daha yüksek sesle dile getiriliyor. 

Artık ne Washington'da Obama var ne Berlin'de Merkel.

Bir yıl sonra ABD'de seçim yapılacak.

Trump'ın nefesini ensesinde hisseden Biden, Yahudi lobisinin gözünün içine bakarken, Hamas'a destek açıklamaları yapan Erdoğan'ı Washington'a davet etmesi söz konusu olabilir mi?

Ters köşe yapacağına inananlar, Washington'a davet edilirse İsrail'e karşı tutumunu değiştirir görüşünü dile getirseler de Erdoğan'ın bu stratejisinin artık sonuç vermeyeceğini anlamak gerekiyor.

Bu dönemde Putin'e yaslanmak ise pek akılcı değil.

Sığınmacılar üzerinden başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine yapılan şantaj, bir yere kadar!

Ak sakallı tarih baba, Batılı ülkelerin, kendi çıkarlarına uyduğu sürece işbirliği yaptığı sonra gözünün yaşına bakmadan tarihin tozlu sayfalarına gömdüğü liderlerin listesini tutuyor .

Üstelik bu liste oldukça kabarık!

Ne yazık ki Erdoğan, Gazze krizinin stratejik anlamda çok önemli sonuçları olacak çok derin bir bölgesel kriz olduğunun, İsrail'in Hamas'la girdiği bu savaşın yeni bir küresel sistemin başlangıç noktasını oluşturduğunun farkında değil. 

Diplomasi okur yazarlığı, dış politikadan iç politikaya malzeme sağlamaktan öte gitmiyor.

Bütün meselesi, yerel seçimlerde İstanbul'u kazanıp buradan gelecek büyük rantla bu hastalıklı sistemin devamını sağlamak.

Ancak bu kez evdeki hesabı çarşıya biraz zor uyacak gibi görünüyor, diyerek yazımıza noktayı koyalım.