Ben söylemiyorum, Cengiz Çandar yumurtlamış.
Yetinmemiş, “Sürecin başarıya ulaşmaması durumunda Türkiye’yi çok büyük riskler bekliyor” diyerek aba altından sopa göstermiş.
Şaşırmamak lazım, onların “normali” bu; tehdit dili üzerinden siyaset. PKK'yı üstünüze salarız, mesajı...
Tabi, hangi süreç diye sormanın lüzumu yok.
Tayyip Erdoğan'ın emri hak vaki olana kadar o koltukta oturması için DEM'cilerin desteği ile yapılacak Anayasa değişikliği, nihayetinde Kürtçülerin bir şekilde memleketin tapusuna ortak edilmesi süreci!
Şu cümlesinin altını çizelim ve not edelim. Yarın öbür gün birileri çıkıp, “Tayyip Erdoğan, DEM'cilerle pazarlık yapmadı” filan derse, önüne koyarız!
“Türkiye’yi yöneten irade, bunun sonuca ulaşmasını kendisi için yararlı görüyor. Bu, Kürtleri çok sevdiğinden ya da bayıldığından değil; bir takım siyasi hesapları var ve varoluşunu devam ettirebilmesi bu işin bir şekilde devam etmesi gerekiyor ve bunun yolunu arıyor”
Adam daha ne desin!
Ancak olan biten sadece bizi ilgilendirmiyor.
Iraklı Kürtler de meseleye kenarından köşesinden müdahil olmanın derdinde. İştahları iyice kabarmış olmalı ki pastanın tamamını Abdullah Öcalan'a bırakmak istemiyorlar.
Emperyalizme kayıtsız, şartsız hizmet ediyorlar ama aralarında bahar havası yok. Birbirlerinin gözünü oymak için fırsat kolluyorlar. Barzani tayfası, ne olur ne olmaz, diyerek meydanı boş bırakmak istemiyor.
O sebeple çeşitli vesilelerle, Türkiye'den meseleye müzahir isimleri Irak'ın kuzeyine davet ederek kendilerince siyasi, stratejik ve hatta psikolojik mevzilerini güçlendirmenin derdindeler.
Mesela geçenlerde Süleymaniye'de Arap Dünyası Sosyal Demokratlar İttifakı Kongresi yapıldı.
Erbil'de de Barzani familyasının sahibi olduğu Rudaw Medya grubunun 'ThinkTank'ı Rudaw Araştırmalar Merkezi “Türkiye’nin Zorlu Barışı: PKK’nın Silahsızlandırılması ve İstikrarsız Jeopolitik Durumda Siyasetin Dönüm Noktaları” başlıklı bir çalıştay düzenledi.
Başta Cengiz Çandar ve Tuncer Bakırhan olmak üzere Meclis'in Abdullah Öcalan Komisyonu'nundaki vekiller tası tarağı toplayıp, Erbil ve Süleymaniye'ye gittiler, etkinliklere katıldılar.
CHP'den Namık Tan, Oğuz Kaan Salıcı, Saadet Partisi'nden Bülent Kaya...
PKK'nın Suriye kanadının yöneticilerinden Salih Müslim de oradaydı.
Ancak temasları, açıklamaları Türkiye'de pek fazla öne çıkmadı. Ciddi ciddi oturulup tartışılması lazımken çoğu arada derede kaynadı gitti.
Yurdum insanı iktidarın gündemi CHP'nin üzerine yıkma operasyonuyla meşgul olduğu için Erbil'de, Süleymaniye'de ne olup bittiğiyle ilgilenme fırsatı bulamadı.
Gelin, şimdi yakın gözlüğümüzü takalım.
Mesela Cengiz Çandar verdiği bir röportajda demiş ki:
“Buz üstünde halay çekiyoruz, süreç kırılgan ama geri dönüş de yok. Türkiye toplumu 1993’e göre çok daha hazır”
Kürt meslektaşımız merak etmemiş olabilir ama biz soralım, “Türkiye toplumu” neye hazır?
Memleketin bölünmesine, parçalanmasına, eli kanlı terör örgütünün meşru, makbul ve muteber olmasına mı?
Sonra da Meclis'teki komisyonu gündeme taşımış:
“Bu komisyonun esas görevi, Casene Mağarası’nda yapılan silah bırakmanın yasal hukuki altyapısını oluşturmak. Yani Türkiye’ye dönmesi gereken binlerce PKK’lının dönmesini sağlamak, hapishanelerde örgüt suçlamasıyla yatanların serbest bırakılmasını ve sürgündekilerin geri dönmesini temin etmek. Kürt sorununun çözümü için Türkiye’de yepyeni bir iklimin oluşmasını sağlamak ve bunu birkaç ay içinde yapmak”
Kelimesi kelimesine bunları söylemiş.
Yani meselesinin Özgür Özel'in bize ittirmeye çalıştığı gibi olmadığını, Cengiz Çandar'ın ağzından öğrenmiş olduk.
Tabi bunların yanı sıra Abdullah Öcalan’a umut hakkı tanınmasını; Anayasa değişikliği, anadilde eğitim düzenlemesi, vatandaşlık tanımlamasının yeniden yapılmasını istemiş.
Oğuz Kağan Salıcı da Cengiz Çandar'dan aşağı kalmamış.
Erbil'deki çalıştayda, “Ortadoğu da değişiyor. Erbil değiştiği gibi Ortadoğu da değişiyor. Tüm dünya değişiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin Ortadoğu'daki değişikliklere ve dünyadaki değişime de ayak uydurabiliyor olması gerekiyor” demiş.
Sonra da 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecini hatırlatmış, CHP'nin sürece karşı çıkmadığını, sürece kredi açtığını, Kılıçdaroğlu'nun ağzından “Eğer benim siyasi kariyerime mal olacağını bilsem dahi bu sürece bir kredi açıyoruz” dediğini söylemiş, yetinmemiş Kürt meselesinin artık devlet politikası olduğunu dile getirmiş.
Bunu da “Devlet politikası bir iktidarın ömrünü aşsa dahi meselenin çözülmesi gerektiğini düşünür” sözleriyle açıklamış.
Meali şu:
“Siyasal İslamcılardan vazgeçersen, ben Kürt meselesinde hizmet etmeye hazırım”
Bu mesaj, Atlantik ötesinde kaale alınır mı ya da ne kadar kaale alınır, bir şey söylemek zor.
Söz buraya gelmişken, Washington Büyükelçiliği de yapmış olan Namık Tan'ın temaslarına dikkat çekmeden geçmeyelim.
O, diğerleri gibi aklına estiğince konuşmamış, cümlelerini kuyumcu terazisi ile tartmış. Süleymaniye'de Talabani’nin mahdumu Bafıl ile bir araya geldikten sonra sadece sosyal medya hesabından suya sabuna dokunmayan bir açıklama yapmış.
Görüşmede bölgedeki kalıcı barışın yalnızca devletler aracılığıyla değil, milletlerin ve halkların kaynaşmasıyla mümkün olabileceğini vurgulamış, ayrıca laik ve demokratik değerlerin Ortadoğu’daki sorunların çözümüne katkı sağlayabileceği için işbirliğinin önemini ele aldıklarını söylemiş.
Serde diplomatlık var ya “milletler” ve “halklar” diyerek Kürtçülere ince bir mesaj vermeyi ihmal etmemiş. Ama, Talabani familyasının önde gelenleriyle fotoğraf çektirmesinin bile bir “anlamı” olduğunun altını çizelim.
Derleyip toparlarsak; ne yazık ki BOP tıkır tıkır işliyor.
Emperyalizmin Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme planı içinde sadece siyasal İslamcılar, Kürtçüler yok, CHP de var.
Meclis'teki komisyonun görünenin çok ötesinde bir anlamı ve görevi bulunuyor.
Bu komisyon, sadece eli kanlı terör örgütüne meşruiyet sağlamayacak, yeni dönemin siyasi ve hukuki altyapısını oluşturacak. CHP aracılığıyla yurdum insanın tepkisini sönümlendirecek, rıza inşa edecek. Özgür Özel kayyım işleriyle boğuşurken meseleyi tereyağından kıl çeker gibi halledecek.
Ne yazık ki emperyalizm, CHP'nin kurduğu cumhuriyeti CHP'ye yıktırmak için elinden geleni yapıyor, diyerek yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar

Son anket Türkiye’yi salladı

Hikmet Çetin, Kılıçdaroğlu'nun ne dediğini açıkladı!

Özgür Özel'den gündeme oturacak Yılmaz Tunç ve Akın Gürlek iddiası

CHP’de yeni dönem mi başlıyor?

Survivor yarışmacısı kuzeninin eski eşiyle evlendi

'Kürt cini' şişeden çıkmış

Yurttaşa bozuk et yedirmek için düzenek kurmuş

Mahkeme günler öncesinde Gürsel Tekin ile temasa geçmiş!

Yandaş Cem Küçük bütün senaryoları sıraladı

Savcı Ercan Kayhan’ın katilinin ilk ifadesi ortaya çıktı