Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
40,9439
Dolar
Arrow
37,9417
İngiliz Sterlini
Arrow
48,9577
Altın
Arrow
3799,0000
BIST
Arrow
9.581

Bir kare fotoğrafın faturası...

AKP'yle iç politika ve dış politika arasındaki çizgi giderek silikleşti.

İktidar için dış politika, içeriyi tahkim etmek için kullanılacak, sağdan soldan sıcak para gelmesini sağlayacak, Türkiye ve periferinde "İhvancı  Hilafet'in" zeminini oluşturacak bir aparattan ibaret.  

Ne memleketin ve milletin âli menfaatinin, ne küresel ve bölgesel dengelerin önemi var. Bütün mesele siyasal İslamcı zihniyetin varlığını sürdürmesi için gerekli malzemenin temin edilmesi...

Geçtik artık rasyonaliteyi, bu "ideolojik" bile değil!

Sadece "gibi..."

Say ki, Doğan görünümlü Şahin...

Aslında bu, Makyavel'e bile rahmet okutacak fütursuz bir pragmatizm.

Ne yaparım ne ederim de iktidarda kalırım... Nasıl olsa memleket, yağma Hasan'ın böreği!

Geçen hafta, Tayyip Erdoğan'ın Trump'la yaptığı telefon görüşmesinden sonra düğmeye bastığını, Ekrem İmamoğlu'nun önce diplomasının iptal edildiğini sonra da tutuklandığını yazmış, "Bu taraftan yapılan resmi açıklama, ilk bakışta sade suya tirit gibi görünse de içinde bazı önemli ipuçları var. En azından denklemin nasıl kurulduğunu anlayabiliyoruz" demiştik.

Bunun, "senin menfaatine halel getirmem ne istersen yaparım ama karşılığında sen de benim koltuğumu korumama destek ver, içeride yapacaklarıma ses çıkarma" uzlaşısı üzerine kurulu olduğu çok belliydi.

Yani bir nevi, sen benim sırtımı kaşı ben de seninkini, vaziyeti…

Sonra yavaş yavaş görüşmenin içeriği sızmaya başladı.

Trump demiş ki, bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız.

"Ortadoğu'da birlikte çalışalım" filan değil. Dosdoğru ABD'nin politikalarında Tayyip Erdoğan ile çalışacaklarını söylemiş.

AKP'nin selvi boylusu duyurmasaydı öğrenmemiş olacaktık.

Diplomatik üslubu, teamülleri filan bir kenara koyalım; Trump‘ın beşeri ilişkilerde bile bu ve benzeri "hiyerarşi" vurgusunun ne kadar incitici ne kadar gurur kırıcı olacağını bilmemesi mümkün değil. Kaldı ki bu, öyle ya da böyle iki bağımsız ve egemen devletin başkanı arasında yapılan bir konuşma. Her bir kelimenin kuyumcu terazisi hassasiyeti ile tartılarak söylenmesi gerekiyor.

Mesele Tayyip Erdoğan değil, mesele Türkiye Cumhuriyeti...

Haddini bilmesini ya da konuşmasına dikkat etmesini beklemenin bir manası yok. Adam, boş boğazlığının arkasına sığınıp önüne geleni aşağılayacağını, hakaret edeceğini sanıyor.

"Akıllı ol" mektubuna ses çıkarmayanın bu cümleye tepki göstereceğini düşünmek safdillik olur ama sonrası için ortada duran ihtimaller tabiri caiz ise Türkiye için kabus senaryosu.

Dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.

Gazeteciler, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi'ne sormuşlar, Tayyip Erdoğan ile ne konuştu diye...

"Muhteşem" diye tarif etmiş sonra da "dönüşümsel" diye eklemiş.

Neyin dönüştüğü gün gibi ortada. Mesele tabii ki Ortadoğu...

Tayyip Erdoğan, uzun zamandır dümeni Rusya ve İran'dan ABD'ye doğru kırma niyetindeydi. Fırsatını bulduğu anda da aksı değiştiriverdi. Binbir emekle yürütülmeye çalışılan Astana Süreci filan yalan oldu.

Cihatçıların Esad'ı devirmesine, Şii Hilali'nin çökmesine destek vererek, Tahran ve Moskova ile arasına mesafe koyarak, en kritik "dönüşümsel" adımı zaten atmıştı. Anlaşıldığı kadarıyla mesele burada nihayetlenmiyor. Ortadoğu'nun kaynayan kazanına daha fazla ateş atmak için Türkiye'deki iktidarın maşa olarak kullanılması söz konusu.

Ancak, ayrıntıların netleşmesi için biraz daha beklememiz lazım.

Mayıs ayında muhtemelen bir ABD ziyareti olacak. 

Hakan Fidan, Washington'da bu ziyaretin alt yapısını oluşturmak için temaslarda bulundu. Ele alınacak dosyalar, verilecek mesajlar, atılacak adımlar…

Bu, iktidar açısından kritik önemi haiz bir ziyaret.

Tayyip Erdoğan'ın tek derdi, Beyaz Saray'da Trump'la birlikte kameralara poz vermek. Çünkü bu, hem içeride hem de dışarıda tepe tepe kullanabileceği muhteşem bir malzeme.

Tabii şimdilerde fena halde muhtaç olduğu sıcak para için de lazım.

Amma ve lakin bu pozun Türkiye'ye faturasının çok ağır olacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok.

Mesela, al sana istediğin fotoğraf, şimdi ver bana İran'ı... Ya da Suriye'nin kuzeyindeki garnizon Kürt devletinin hamiliğini üstlen veya Karadeniz'i bana aç. Aslında liste çok uzun...

Derin mahfillerden sızan bilgilerden anlaşılan o ki, ABD önce S-400'lerin imha edilmesi karşılığında Türkiye'ye F-35 uçaklarını verecek.

Tayyip Erdoğan'a içeride psikolojik üstünlük sağlamasına zemin hazırlayacak, ardından İran için harekete geçecek.

Tabii ki iktidarın desteğiyle...

Bu arada Türkiye'nin Rusya ve İran ile ilişkileri dibe vurmuş olacak ki, kime gam...

ABD'nin meselesi, İsrail'in güvenliğinin sağlanması. Şii Hilali ortadan kalkmış olsa da İran hala İsrail için bir tehdit! Öyle ya da böyle bertaraf edilmesi gerekiyor.

Tabi, bu içeriye böyle pazarlanmayacak.

İktidarın hesabı, kitabı genel hatlarıyla şimdilik böyle... İçeride yurdum insanının sokaklara dökülmesi, sesini yükseltmesi bu hesabı, kitabı boşa çıkarabilir mi, diye soralım; cevabını okuyucumuzun ferasetine bırakıp yazımıza noktayı koyalım.