Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,8234
Dolar
Arrow
34,6841
İngiliz Sterlini
Arrow
44,3604
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
10.081

Böyle olur iktidarın Sefiri!

Kimden söz ediyoruz?

Tabii ki ömrünü Hariciye koridorlarında harcamış, memleketin âli menfaatlerini müdafa etmek için gecesini gündüzüne katmış, çoğu zaman Allah'ın bile unuttuğu yerlere bayrak taşımış, yedi düvelin diplomasi çakallarına karşı aklını ve göğsünü siper etmiş, meslek hayatı boyunca çoluğunu çocuğunu kedi yavrusu gibi oradan buraya, buradan oraya sürüklemekten bitap düşmüş kariyer diplomatlardan değil!

Siyasal İslamcılar, yani bugün memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar bir türlü aşamadıkları eziklikleriyle "monşer" diye aşağılamaya çalışsalar da düne kadar memleketin en iyi yetişmiş memurları  Hariciye'den çıkıyordu.

Onların hakkını teslim edelim!

Bizim sözünü ettiklerimiz, selamı şahaneye mahzar olduktan sonra eğitimine, bilgisine, becerisine, tecrübesine bakılmadan paraşütle sefir veya sefirehanım mertebesine taşınanlar!

Hepsi kötü mü, değil elbette.

İçlerinde Hariciye'nin rahle-i tedrisinden geçmemiş olmasına rağmen işini çok iyi yapanların bulunduğunu söyleyelim.

Ama ekseriyetinin evlere şenlik olduğu bir hakikat.

Mesela, zamanında Ahmet Davutoğlu'nun yakını diye Çad'a gönderilen Ahmet Kavas sosyal medyada Fransa'yı tenkit edeceğim derken “El Kaide ile terör aynı şey değildir” diye bir paylaşım yapmış, Ankara-Paris hattında ipler gerilivermişti.

Yarın öbür gün, devran dönerse AKP'nin dış siyasetiyle ilgili kalem oynatacaklar için en önemli fasıllardan biri kuşkusuz bu çakma diplomatlar olacaktır.

Gelin yakın gözlüğümüzü takalım.

Memleket haricinde 160'a yakın diplomatik misyon şefi görev yapıyor. Bunların neredeyse altıda biri dışarıdan atanmış.

Her biri için sayfalarca yazılabilir ama aralarında Egemen Bağış'ın yeri ayrı.

New York sokaklarında öğrendiği İngilizcesiyle uzun yıllar Tayyip'in harici işlerindeki kara kutusu oldu. En kritik temaslarda tercümanlığını yaptı, en mahrem konuşmaların şahidi oldu. Ama aynı zamanda bağlantılarıyla arka kapı diplomasisi yürütmesini sağladı.

Egemen Bağış, siyaseten kendisini pazarlamakta pek mahirdi.

Vekil olur olmaz klasik siyasi İslamcı tipolojisini değiştirmiş, Batılı muhataplarının tarzına bürünmüştü.

Gazeteci tayfasıyla da arası iyiydi.

Zaten başına ne geldiyse bu yüzden geldi.

17-25 Aralık döneminde Metehan Demir'in samimiyet tuzağına düşünce kendini açık etti. "Ben her Cuma bir tane ayet sallıyorum, Google’a gir, Kuran’da atıyorum kardeşlik, Kuran’da nankörlük Kuran’da bilmem ne diye search yap hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane salla gitsin” diyerek yaptığı boşboğazlıkla siyasette çabucak çıktığı merdivenlerden hızla inmek zorunda kaldı.

Ama Tayyip, bu "Bakara makara" skandalına rağmen kendisini Cüneyd Zapsu gibi buruşturup bir kenara atmadı.

Oysa, İslami hassasiyetler üzerinden siyaset yaptığını iddia ederken bu sözleri hoş görmenin izahının olmaması lazımdı.

Yüce Divan'dan paçayı kurtardıktan sonra nadasa bırakıldı.

Yurdum insanının balık hafızalı olmasına güvenerek eski günlerin hatırına taltif edildi. 2019 yılında Avrupa'nın en güzel başkentlerinden birine Prag'a Sefir olarak gönderildi.

Geçen 25 Ekim'de de Tayyip kendisini görevden aldı yerine Saray yanaşmalarından Metin Feyzioğlu gitti.

Şimdi soralım, Egemen Bağış Prag'taki beş yıllık görevinde memleketin âli menfaatleri için neler yaptı?

Eski bir AB Bakanı ve Baş Müzakerecinin orta halli bir AB üyesi ülkede muhataplarını suya götürüp susuz getirecek kadar cengâver bir Sefir olması gerekiyordu.

Ama siyaseten "tıkı" çıkmadı.

Peki ya iktisaden?

Mesela, bu dönemde Çek sermayesi Türkiye'ye daha fazla yatırım mı yaptı?

Ya da Türkiye'nin bu memlekete ihracatında patlama mı yaşandı?

Türkiye'ye kayda değer bir yatırım geldiğini duymadık. Yatırım çekememiş olsak da belki Egemen Bağış sayesinde ihracatımız artmış olabilirdi.

Hemen resmi verileri bulup rakamlara baktık.

Gerçekten 2019-2024 yılları arasında ticaret hacmi patlama yapmıştı ve neredeyse altı milyar dolara ulaşmıştı.

İşte bu yüzden Tayyip'in kararnameyi imzalamasından bir iki gün önce Çekya Ticaret Odaları Birliği, Egemen Bağış'a, ikili ticaretin geliştirilmesine yönelik katkılarından ötürü "Merkür Madalyası" taktı.

Bu Çekya Ticaret Odaları Birliği'nin en üst nişanıydı.

Memleketin önde gelen haber kanalı NTV ne kadar gurur duysak azdır diye düşünmüş olacak ki, Egemen Bağış'ı allayıp pullayan haber bile yaptı.

Kendisi de bu haberi sosyal medya üzerinden paylaşıp güzelce hava attı.

Amma ve lakin kazın ayağının öyle olmadığını anlamamız çok uzun sürmedi. Resmi verilere bakınca meselenin aslına vakıf olduk. Egemen Bağış her zamanki gibi güzel bir algı operasyonu ile kendisini pazarlıyordu.

Nasıl mı?

Hariciye, 2021 yılından sonraki rakamları saklamış olsa da Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği  Genel Müdürlüğü'nün Trademap verilerini kaynak aldığı rakamlar bize gerçeği göstermeye yetti de arttı bile.

Patlayan ticaret hacmiydi ama bu patlama Türkiye'nin lehine değil aleyhine olmuştu.

2019'da yani Egemen Bağış Çekya'ya gittiği zaman ithalatımız, ihracatımızdan 1 milyar 225 milyon 337 bin dolar fazlaydı. 

Yani ciddi bir ticaret açığımız vardı.

Normal şartlarda geçen beş yıl içinde ihracatımızın artması ve ticaret hacminde makul bir dengeye ulaşması beklenebilirdi.

Bir tarafta 85-90 milyon nüfusa sahip bir Türkiye, diğer yanda 11 milyon nüfusa sahip bir Çekya...

Ama öyle olmadı.

2023'e gelindiğinde ticarette açığımız tam 660 milyon dolar arttı, 1 milyar 885 milyon dolara yükseldi.

Şöyle mukayese edersek geçen yıl her bir Çek vatandaşının cebine fazladan 66 dolar koymuş oluyoruz. Yurdum insanı açlık sınırında yaşamaya mahkum olmuşken, başkalarının refahını arttırmak ne mutluyuz ki yine bize düşüyor!

Tabii elin Ticaret Odaları Birliği o madalyayı boşuna takmadı. Kendi vatandaşları bile kendi memleketlerine bu kadar güzel hizmet etmiyor.

Asıl dikkat çekici olan bunu bir başarı olarak yurdum insanına yedirmeye çalışması. Ne yazık ki kimse meselenin aslına meraklı olmadığı için Egemen Bağış, sahte bir başarı hikayesi ile memleteke dönüyor.

Kendisiyle ne kadar gurur duysak azdır diyerek yazımıza noktayı koyalım.