Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3594
Dolar
Arrow
34,4660
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6304
Altın
Arrow
2935,0000
BIST
Arrow
9.134

'Dertsiz gönüllere kramp, işte benim Donald Trump'

Yukarıdaki başlığı sosyal medyadan aldım.

Yurdum insanının orantısız zekasıyla ortaya koyduğu espri yeteneğinin çok güzel bir örneği.

Şaka bir yana, Trump'ın ABD seçimlerini kazanmasıyla ortalık karıştı. 

Amerika'yı bilen, Atlantik ötesinin sistemini yalayıp yutmuş bilim insanlarımızın hakkını peşinen verelim ama sonuçlar netleştikten sonra ekranların istisnasız hemen her meselede ahkam kesme yeteğine sahip profesyonel yorumcuları yine coştukça coştu!

Her kafadan bir ses çıkarken cümbür cemaat akşamları Trump kakafonisi izler olduk.

Üşenmedim, hepsine dikkat kesildim.

Saray beslemeleri zaten nalıncı keseri gibi sürekli iktidara yonttukları için Trump yeniden seçildi diye pek sevindiler.

Biden'a karşı nefretleri sebebiyle sonuçlar belli olur olmaz ellerini ovuşturmaya başladılar.

Ancak, anlaşılan o ki meseleye soğukkanlılıkla bakma gayretinde olanların, söylediklerini sağduyu ve bilgi ile besleyenlerin bile kafası bir miktar karışık.

Bu da çok normal çünkü artık neredeyse çözümü imkansız çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşen küresel siyaset ile Trump'ın patavatsızlığının, boş boğazlığının, hiçbir şart altında öngörülebilir olmamasının çarpan etkisi, değil orta ve uzun, kısa vadeli bir projeksiyon yapılmasına bile imkan tanımıyor.

Bir öncesi Başkanlık döneminden değil de bugünün ahval ve şeriatinin zaviyesinden bakarsak, Trumplı bir dünyanın ve Trumplı bir ABD'nin nasıl olacağı, nereye gideceğine dair büyük belirsizlikler var.

Delidir ne yapsa yeridir diyecek kadar olmasa da nerede ne söyleyip nasıl bir tavır alacağının belli olmaması, muhataplarını ciddi sıkıntıya sokuyor. Bazı Avrupalı liderler, Trump'ın kişilik analizlerini içeren dosyaların raftan indirilmesini bile istemişler.

Kazanan, kaybeden totosunda pek bir banko yok gibi görünüyor. Ama yine de önümüzdeki dönemde küreselci çetelerin, woke'çuların, sığınmacı romantizmiyle yanıp tutuşanların, azınlıkçıların, cinsiyetçilerin kaybedeceği kesin gibi...

Bunların sosyal medya hesaplarına bakınca gerçekten panik halinde olduklarını görmek mümkün. Yıllardır, kimlikçi zihniyetleriyle sömürüp tırmaladıkları kitlelerin artık isyan ettiğini anlamıyorlar.

Trump, ABD ile ilişkileri dibe vurmuş olan Türkiye için ise tam bir saatli bomba.

O yüzden alkış tutanların sevincinin hiç beklemedikleri anda kursaklarında kalma ihtimali çok yüksek.

İki ülke arasındaki ilişkiler Türkiye için adeta mayın tarlası. Memleket dahilinde iktidarı elinde tutanlar için büyük riskler var.

Biden gitti diye ilişkilerin birden düzelmesi pek mümkün görünmüyor. Çünkü, sıkıntılar artık yapısal bir hal aldı.

Ama yine de bizimkiler, önümüzdeki bahar aylarında Tayyip'in "resmi bir ziyaret" kapsamında Beyaz Saray'da ağırlanması için şimdiden zemin yoklamaya başlamış.

Eğer ki böyle bir ziyaret ayarlanır, Tayyip de Trump'tan Putin ile Zelenski arasında bir arabuluculuk kopartabilirse, bundan iyisi Şam'da kayısı olur ki, Zat-ı Âlileri buradan esen rüzgarla yelkenlerini şişirir, dünya lideri köpürtmesiyle tahkim edilen seçmenin gazı kaçmadan kısa sürede bir Anayasa değişikliği yapılır arkasından erken seçime bile gidilir.

Bunları ihtimal dışı görmemek lazım; Trump'ın bölgede Tayyip üzerinden birşeylere çeki düzen vermek isteyebileceği zaten uzun zamandır konuşuluyor. Beyaz Saray'da "öncelikli aranacaklar" listesinin başına olmasa bile ilk beşi arasına Tayyip'i koyarsa şaşırmayalım.

Peki, Trump’ın ipleri eline almasıyla dünya üzerindeki otoriter rejimlerin daha da otoriterleşmesininin önü açılır mı?

Yani, Rusya'da Putin, Macaristan'da Orban, Sırbistan'da Vucic, Polonya'da Morawiecki, Hindistan'da Mondi, Türkmenistan'da Berdimuhammedov, Çin'de Cinping daha fazla ne kadar otoriterleşebilir, bilmiyoruz ama bizim Trump'ın yaratacağı kelebek etkisine ihtiyacımız yok. Yurdum insanının azımsanmayacak ekseriyeti zaten bilerek ve isteyerek tek adama kul olmak için sonsuz bir gayret içinde.

DEM'ciler Tayyip'in uzattığı havucu alırsa, bizdeki Neo-Hamidyen rejim Trupm'tan bağımsız olarak kısa süre içinde tekemmül edecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Sadede gelelim...

Bundan sonrası için ABD'nin özellikle Çin ile ilişkilerine odaklanmak gerekiyor.

Çünkü, Trump iç pazarı güçlendirmek ve ABD sermayesini yeniden ülkeye çekmek istiyor. Bu da Çin ekonomisine hatırı sayılır bir darbe demek.

Aynı şekilde, ucuz iş gücü olan göçmenleri de sınırdışı edip ABD vatandaşlarına istihdam yaratmanın hesabında. Made in USA'yi canlandırmanın derdinde!

Belki bir ölçüde içe kapanma, yeni bir merkantalist dönemin kapıları açılabilir.

Ukrayna meselesinde, gidin kendi aranızda çözün, beni meşgul etmeyin diyecektir ama Çin için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Asya-Pasifik'te yeni gerginliklere hazırlıklı olmak lazım.

Burada patlayacak bir kriz, zaten kan gölüne dönmüş olan Ortadoğu'da işleri daha fazla içinden çıkılmaz hale getirebilir.

Meselenin temelinde küresel ticaretin yeniden şekillendirilmesi var.

Biden döneminde projelendirilen, Çin'in yerine Hindistan'ı "küresel tedarikçi" yapmak için Arap coğrafyası ve İsrail üzerinden Batı'ya uzanan yeni bir ticaret yolu 7 Ekim 2023'ten buyana doğum sancısı çekiyor.

Bu yüzden Trump'ın Netanyahu'ya destek verip bu işi biran önce çöz demesi muhtemeldir. Yeni ticaret yolunun işlerlik kazanmasıyla Çin'e buradan vurulacak ikinci darbe, Trump'ın elini daha da güçlendirecektir.

Sonrası ise bizi ilgilendiriyor.

Trump, İsrail'in güvenliği için Ortadoğu’da Arap olmayan unsurların desteklenmesini sürdürülecek mi? Ki bu yanıbaşımızdaki YPG/PYD veya adıyla sanıyla bir PKK devletçiğinin Türkiye için tam bir beka meselesine dönüşmesi riski var.

Trump, Pentagon'un tavizsiz tutumunu göz ardı edip bize ne Kürtlerden, askerimi Suriye'den çekiyorum der mi? Ya da bir süredir iktidarın yurdum insanına pazarlandığı gibi bu terör devletçiğini bize emanet edip, başınızın çaresine bakın yaklaşımını mı benimser?

Ortalık bu kadar sisli pusluyken bir şey söylemek zor ama her halükarda önümüzdeki yıllar bizim için ne içeride ne de dışarıda kolay geçecek gibi görünmüyor diyerek yazımıza noktayı koyalım.