Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2288
Dolar
Arrow
36,3010
İngiliz Sterlini
Arrow
46,1227
Altın
Arrow
3428,0000
BIST
Arrow
9.597

Hayırdır inşallah!

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre, şaşma ve merak veren olgular karşısında söylenen bir söz!

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’in görevden alındığını öğrenince gayrı ihtiyari “hayırdır inşallah” dedim.

Çünkü göreve başlayalı daha altı ay olmuştu.

Öyle sıradan bir diplomat da değildi. 

Siyasal İslamcıların rüzgârını arkasına aldığından genç yaşına rağmen “Büyükelçi” sıfatını layık görmüşlerdi.

Bununla yetinmemişler, Dışişleri Bakan Yardımcısı yapmışlardı.

Üstelik babası Maksut Serim, Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden arkadaşıydı. 

En çok önem verdiği isimler arasında yer alıyordu. 

Başbakanlığı sırasında 12 yıl Örtülü Ödenek Başkanlığı’nı yürütmüştü. Cumhurbaşkanı seçildikten sonrabu görevini sürdürmüş ardından danışmanı olmuştu.

Yani Tayyip Erdoğan, Maksut Serim’e kasasını emanet edecek kadar güveniyordu.

Evveliyatı böyle olunca, Yasin Ekrem Serim’in meselesine dair soru işaretleri önem kazanıyor.

Aslında haber, Kıbrıs’taki basına yansımış ama biz burada dehşet veren gündem ile harman olduğumuz için atlamıştık.

Yerine, 2018 - 2022 arasında Lefkoşa Büyükelçisi olarak görev yapmış olan Ali Murat Başçeri’nin atanacağı söyleniyor.

Türkiye, böylesine kritik günlerden geçerken iktidar, kendisine muhalif olanı, itiraz edeni, sesini çıkaranı içeri atıyorken, yurdum insanı aç biilaç yaşamaya çalışıyorken, memleket emperyalistlerin kirli pazarlıklarının yapıldığı masalarda meze oluyorken, nereden çıktı bu Kıbrıs meselesi?

Çok mu önemli?

Her ne kadar bizim gündemimizde ön sıralarda olmasa da Kıbrıs, bizatihi Türkiye için kritik önemi haiz bir meseledir. 

Bunun altını kalın kalemle çizelim.

Ancak bu, milli dava ile doğrudan ilgili değil.

Peki, ne oldu da, görevine daha 15 Ağustos’ta başlamış olan Yasin Ekrem Serim’i apar topar Ankara’ya çağırdılar.

Biraz kulislere kulak kabartalım.

Öncelikle Metin Feyzioğlu yerine Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi olarak atanmasıyla dedikodu kazanı kaynamaya başlamıştı. 

Daha önce kamuoyunda suikast sonucu hayatını kaybeden kumarhane işletmecisi Halil Falyalı ile ortaklığı nedeniyle tartışma konusu olmuş, bunun önüne geçmek için de atama kararından sonra hakkında internette yer alan tüm içeriklere yasak getirtmişti.

Ayrıca, kendisinin ve ailesinin Kıbrıs’taki ticari ilişkileri sadece Halil Falyalı ile sınırlı değildi. HİS Trading ve Black Sea Development adlı iki şirketi daha vardı.

Yani, en başında böyle bir göreve getirilmesi zaten sıkıntılıydı.

Bu yüzden dedikodular aldı başını yürüdü. Bilen bilir, özellikle siyasi dedikodular, Kıbrıslı Türklerin milli sporudur.

Yasin Ekrem Serim, büyükelçilik koltuğuna oturduktan sonra hakkında konuşulanlardan rahatsız olmaya başladı.

Çevresindekileri de bundan sorumlu tuttu.

Hal ve tavırları hem yerel makamlarda hem de büyükelçilik içinde rahatsızlık yaratırken çoğu zaman diplomatik teamülleri aşacak şekilde davranması, konuşması kendisine yönelik tepkileri arttırdı.

Buranın altını kalın kalemle çizmek gerekiyor.

Öyle ya da böyle KKTC Türkiye’nin resmen tanıdığı bağımsız bir ülke. Yani, o ülkenin başkentinde görev yapan büyükelçinin de herhangi bir ülkenin başkentinde görev yapıyormuş gibi diplomatik teamüllere uyması  çok önemli!

Yıllardır, dünyanın kendilerini tanımamakta ısrar ediyor olmasından dolayı son derece hassas olduklarını söylemek mümkün.

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi’nden asgari bir saygı ve diplomatik nezaket beklemeleri doğal.

Belli ki Yasin Ekrem Serim, bu sınırı fazlasıyla aşmış. Hakkındaki yakınmalar, şikâyetler Hariciyenin makam katına kadar ulaşınca, Hakan Fidan gözünün yaşına bakmadan “Çağırın, tiz vakitte dönsün” talimatı vermiş.

Tabi, bu talimatı verirken Saray’a danışmış olabileceğini varsayıyoruz.

Aksini düşünmek pek mümkün değil.

Peki, Tayyip Erdoğan buna nasıl onay verdi?

İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Acaba, Saray yavaş yavaş kontrolü mü kaybediyor? Belli yetkiler tedricen Hakan Fidan'ın eline mi geçiyor? Tayyip Erdoğan, kasasının anahtarını emanet edecek kadar güvendiği birinin oğlunu nasıl oldu da kolayca gözden çıkarabildi? Kıbrıs'taki pastanın paylaşımında sıkıntı mı var?

Buralara büyük bir soru işareti koyup, cevapları için perde arkası bilgilerin Ankara’nın derin mahfillerine sızmasını bekleyeceğiz.