Aslında İhvan'ın “son direniş” mevziisi olduğunun farkında.
Eğer ki Hamas da diğerleri gibi düşerse, Suriye'den Filistin'e, Mısır'dan Libya, Tunus ve Fas'a kadar, ümmetin halifesi olma hayalinin tamamen tükeneceğini biliyor.
Oysa Arap Baharı'nda işler ne güzeldi.
Obama ve Merkel açıkça destek veriyor, sözüm ona demokrasi rüzgarları estiriliyordu. Din ve vicdan özgürlüğü denilerek İslamofaşizme giden yolun taşları döşeniyordu.
Tunus'ta Gannuşi, Mısır'da Mursi, Filistin'de Haniye ile birlikte siyasi İslam, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da idareyi ele geçirecek, kendisi de postmodern bir halife olarak İslam dünyasının liderliğine soyunacaktı.
Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'nın doğal kaynaklarıyla semirecek İslamcı oligarşi, seküler devletleri ortadan kaldıracak, İslamcı olmayan kitleleri baskıyla, zor kullanarak dönüştürecek; dünyanın bu bahtsız coğrafyasını Batı'nın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeni bir ortaçağın karanlığına atacaktı.
Evdeki hesap üç aşağı beş yukarı buydu.
Ama çarşıya uymadı. İhvan projesi, Filistin dışında bütün ülkelerde hızla iflas etti. İsrail'deki ırkçı, dinci siyasetin meşruiyetini sağlamakla görevli Hamas, Netanyahu'nun desteğiyle Gazze'de varlığını ve gücünü korudu.
Ez cümle siyasal İslam’ın, uluslararası topluma pazarlandığı gibi demokrasiyle, insan haklarıyla, barışık olmadığı anlaşıldığında artık çok geçti.
Suriye ve Libya kana bulandı, bölgenin düne kadar iki demokratik ülkesinden biri olan İsrail'de İslamcı tehditten beslenen Netanyahu iktidarını pekiştirdi.
Türkiye'de ise işler istediği gibi gitmese de düne kadar Makyavel'e rahmet okutacak pragmatizmiyle bir şekilde idare-i maslahat edebiliyordu.
İhvan projesi çökünce yeniden pozisyon aldı.
Mesela, Mursi'yi iktidardan indirdi diye sadece anasına, bacısına sövmediği kaldığı Mısır lideri Sisi ile yeni sayfa açabilmek için önce İhvan’ın artık hamisi olmadığını hissettirdi.
İstanbul merkezli TV kanallarına kısıtlamalar getirdi, önde gelenlerine “fazla konuşmayın” talimatı gitti.
Görünürde İhvan'ın bazı üyelerini gözden çıkarmıştı. Amma velakin bu kullanışlı kartı tamamen çöpe atmadı. Eğer günün birinde ümmetin halifesi olacaksa, bu kartın en azından bir ucunun elinde olması gerekiyordu.
Yarın gün olur devran döner, Batı Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da İslamcılığı yeniden tedavüle sokarsa kapısı çalınacak ilk şahsiyet olacaktı.
İşte o zaman ucundan da olsa tuttuğu bu kartı pazarlık için kullanabilir, Avrupa'yla, Amerika'yla masaya oturabilirdi.
Ancak Haniye suikastıyla işler çıkmaza girdi. Arap Baharı'ndan sonra etrafa çil yavrusu gibi dağılan İhvancıları koltuğunun altında tutmaya çalışması bir yere kadar!
Önemli olan, Ortadoğu'nun kırılma noktası olan Gazze’de siyasi ve askeri mevzilerini korumalarıydı.
Olmadı.
Hamas'ın artık geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini çok iyi görüyor.
İhvan'ın Filistin yapılanmasının bundan sonra çözülme sürecine gireceğini tahmin etmek zor değil. Uluslararası kamuoyunun desteği Gazze'deki Filistin halkının arkasında olsa da psikolojik üstünlük İsrail'e geçti.
Gazze'deki acımasız savaşın sonunda, bölgede hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anladı.
Büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Kızgınlığı bu yüzden. Gitti Haniye için bir günlük yas ilan etti, taziye mesajını yayınlamadığı için milyonlarca lira zararı göze alarak Instagram'ı kapattı. Yas ilanını eleştirenlere “cibiliyeti bozuk” bile dedi. Hırsını aldı mı, bundan sonra daha ne yapar, neler söyler; bilmiyoruz.
Eğer Haniye yaşıyor olsaydı yarın öbür gün Hamas'ın muhtemel bir barış denkleminde yer alması söz konusu olabilirdi.
Bu, dolaylı yoldan diplomasi masasında kendisi için bir sandalye bulabileceği anlamına geliyordu.
Düşünsenize ondan sonrasını... 'Ümmetin halifesi Filistinlileri kurtardı'dan tutun da “Ortadoğu'ya barışı getiren lider'e kadar meselenin nasıl köpürtüleceğini, saray beslemesi basının neler yazacağını...
Aç tavuk kendini buğday ambarında görür atasözünü hatırlatıp, “hayaller ve gerçekler” diyerek dalga geçmeyelim. Çünkü, AKP mahfillerinde bunlar ciddi ciddi konuşuluyor.
Nereden bakarsanız bakın, İhvan projesi çoktan ak sakallı tarih babanın tozlu sandığının içine girdi ama hala Filistin meselesini içerideki milliyetçi, mukaddesatçı kitlenin tahkim edilmesi açısından bitmek tükenmek bilmez bir malzeme olarak görüyor.
Hele bir de İhvan üzerinden yapılan dinci hamasetle beslendiği zaman, içeride seçimi kaybetme ihtimali neredeyse sıfıra iniyor.
Şimdi bu kullanışlı malzeme yavaş yavaş elinden avcundan kayıp gidiyor.
Yazımızı bağlamadan önce Tülay'ın 70'li yıllarda ortalığı kasıp kavuran parçasını küçük bir değişiklik yaparak hatırlatalım; “İkimiz bir fidanın güller açan dalıydık” diyelim ve yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
Fenerbahçe-Kayserispor muhtemel 11 belli oldu
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
Kenan Yıldız Milan - Juventus maçında ilk 11'de mi? Maç ne zaman, saat kaçta?
22 Kasım Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi program yer aldı
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza