Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,3943
Dolar
Arrow
35,9072
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9296
Altın
Arrow
3304,0000
BIST
Arrow
9.842

Kandan beslenen 'barış güvercini'!

Her ne kadar Kürtçüler, çakma solcular, besleme foncuların cümlesi, barış güvercini muamelesi yapıyor olsa da adam çıktı küstahça koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni tehdit etti.

İmralı'ya giden yeğeni Ömer'e demiş ki:

"Bu mesele çözülürse yaşam kapısı herkese açılır, bu mesele çözülmezse Türkiye Anadolu’ya çekilir ve cehennemini yaşar. Ortadoğu’da yeni bir sistem kurabilecek olanlar Kürtlerdir ve kendileriyle birlikte diğer halkları kaldırabilirler. Türkiye kendini çözüm için hazırlamazsa, gelecekte Suriye, Irak, İran ve uluslararası güçlerin birçok planı var. Buralarda devlet ilan edilmesi ihtimali de var”

Bununla da yetinmemiş, kendince aba altından sopa göstermiş:

"Kürt meselesi çözülürse, Ortadoğu meselesi çözülürse, Ortadoğu’nun önü aydınlanır. Ama Kürt meselesi çözülmezse ve Ortadoğu meselesi çözülmezse, şimdi bir Gazze var, bu elli Gazze olur"

Buna Türkiye de dahilmiş!

Buram buram, tehdit ve şantaj kokan bu cümlelerine rağmen, hepimiz oturduk acaba 15 Şubat'ta açıklama yapacak mı, yaparsa da neler söyleyecek diye beklemeye başladık.

Bu ne cüret diye düşünmeyin!

Hem emperyalist efendilerine güveniyor hem de Türkiye'deki iktidarın kendisine mecbur olduğunu düşünüyor.

Ne derse desin, nasıl tehdit ederse etsin, nasıl şantaj yaparsa yapsın, yurdum insanının ses çıkarmayacağının farkında.

O yüzden son derece rahat.

Sanki İmralı'dan Türkiye'yi yönetiyor, siyasete ayar veriyor, iktidara ne yapacağını ne yapmayacağını söylüyor.

Olmadı tehdit ediyor!

Memleketin gündemini belirliyor.

Ama daha elim ve daha vahimi, artık bütün bunların yurdum insanının algı dünyasında giderek normalleşiyor olması.

Onbinlerce insanın ölümünden sorumlu, eli kanlı bir terörist olduğu gerçeği yavaş yavaş silikleşiyor, onun yerine itinayla 1999'dan bu yana İmralı'da haksız yere yatan sözüm ona "mazlum Kürt halkının bilge önderi" imajı oluşturuluyor.

Kilim gibi ince ince dokuyorlar.

Saray beslemelerini bir kenara koyalım, onların kime ve neye hizmet ettiği çok belli ama muhalif geçinen haber kanallarında bile Abdullah Öcalan'a açık açık terörist demeyen, demekten imtina eden fırsatını bulduğunda çaktırmadan güzelleme yapan sunucular, programcılar filan var.

Say ki, Meclis'te grubu bulunan bir siyasi partinin genel başkanı açıklama yapmış, onu duyuruyor.

Yurdum insanı belki çok farkında değil ama asıl tehlike burada.

İktidar, kendi siyasi ikbali için memleketi on yıllardır kana bulayan bir teröristi, normalleştirmeye, makul ve makbul göstermeye çalışsa da hala cumhuriyetin kurucu değerlerine bağlı laik, demokratik hukuk devletine inanan kitlenin bu tuzağa düşmemesi lazım.

Ancak, bu kitleyi tahkim etmesi, birarada tutması gereken CHP'nin bile meseleye dair belirgin bir tutumu yok! 

Özgür Özel sürekli topun gelişine vuruyor.

Kürsüye çıktığı zaman yaptığı laf kalabalığı arasından CHP'nin iktidarın "yeni paradigması" karşısındaki net siyasi pozisyonunu çıkarabilen varsa beri gelsin.

Esastan bir itirazı yokmuş da usulü gözden geçirebiliriz havasında. 

Oysa, Abdullah Öcalan'ın bu küstah tavrına karşı yeri göğü inletmesi gerekiyordu. Özgür Özel'in derdi, Kürtçülerden üç beş oy devşirmek olunca, kulağının üstüne yatmayı tercih ediyor.

DEM'cilerin yaklaşımı zaten herkesin malumu.

Memleket parça pinçik olsa da ve hatta cumhuriyet külliyen yıkılsa da onlar "cepte ne var" diye bakıyor. 

Tek dertleri Abdullah Öcalan'ın hapisten çıkması.

Geri kalanı ile zaten ilgilenmiyorlar.

Geçenlerde, üniversite son sınıf öğrencisi bir gençle ayak üstü sohbet ediyordum. Uluslararası ilişkiler okuyormuş, bir çok genç gibi o da okul bitince kapağı Amerika'ya atmak istiyormuş filan.

Gazeteci olduğumu söyleyince, biraz da kendini kanıtlama kaygısıyla "Halk TV'nin ve Sözcü TV'nin haberlerini hiç kaçırmam, her akşam mutlaka izlerim" dedi.

Aferin, ne kadar güzel…

Sonra laf, Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'ın salıverilmesini istemesi meselesine geldi. Birden farkettim ki, bizim uluslararası ilişkiler okuyan gencimiz, Abdullah Öcalan'ın kanlı bir terör örgütünü yıllarca yönettiğinden bihaber. Sadece duymuş, yıllarca bu memleketin onbinlerce evladının ölümünden sorumlu olduğunun farkında değil. Belki bir yerlerden kulağına çalınmış ama pek ilgilenmemiş. İmralı'da neyin cezasını çektiğini bilmiyor.

Mektebindeki Kürtçülerin ezberinden de etkilenmiş olacak ki siyasi çözüm filan diye eveleyip geveledi.

Oysa, lafın başında ne kadar Atatürkçü, ne kadar Cumhuriyetçi olduğunu, memleketin ancak kuruluş değerlerini sahiplenmekle düze çıkabileceğini söylüyordu. Babası Uğur Mumcu'nun hayranıymış, dedesi Köy Enstitüsü mezunu öğretmenmiş filan.

Lafı uzatmak istemedim.

Delikanlı, dedim; hangi kanalın hangi haberini hangi programını izlersen izle, hangi gazeteyi ya da internet sitesini okursan oku, önce aklının fikrinin süzgecinden geçir. Her bilgiyi sorgula, kabul etmeden önce iyice düşün. Sanal alemdeki bilgi kirliliğinin içinde boğulma.

Akıllı çocuktu, benim ne demek istediğimi anlamıştı!

Vedalaşırken, sizinle konuşmak ufkumu açtı, şimdi bütün bunları ben güzelce bir "google search" yapıp okuyayım dedi ve yanımdan ayrıldı.