21 Ağustos'ta Diyarbakır'ın Tavşantepe
Köyü'nde, 8 yaşındaki Narin acımasızca katledildi.
Henüz hayatının baharındaydı.
Gözleri ışık saçan, cıvıl cıvıl bir
çocuktu.
Belki de en güvenli olduğunu düşündüğü
yerde; köyünde, yuvasında bir cinayete kurban gitti.
Yaşıtları gibi pazartesi günü ilkokulundaki
sınıfına adım atamadı, onun yerine kara toprağın bağrına girdi.
Kim bilir ne hayalleri, hayata dair ne
umutları vardı.
Başından bu yana her gün, her saat, her
dakika patlamış büyük bir çıbandan akan pis irin gibi ortaya saçılan bilgiler;
Narin'i, en yakınında olan, en güvendiği insanların hayattan kopardığını
gösteriyor.
O köyde, masum bir çocuğun canına mal
olacak kadar hangi kirli sırlar var, şimdilik bilmiyoruz.
Anlayabildiğimiz kadarıyla Narin'in
öldürülmesi, sadece bir aile trajedisi değil.
Daha fazlası...
Altını kalın kalemle çizerek yazalım:
Narin, kollektif bir şekilde öldürüldü.
Ak sakallı tarih baba, kara kaplı defterine
ailesini, Tavşantepe Köyü'nde yaşayan ve sessiz kalarak cinayetin üstünü
örtmeye çalışan akrabalarını, köylülere susun diyen aşiret önde gelenlerini;
hepsini ama hepsini cinayetin failleri olarak yazacak.
Bu vahşet vicdanlarına yük olur mu, bir şey
söylemek zor ama ne olduğunu bilip de konuşmayan herkes cinayetin suç ortağıdır.
Bu, sadece “örgütlü cehalet” ve “korkuyla”
açıklanabilir mi!
Öyle iddialar ortaya atılıyor ki, adeta
insanın kanı donuyor.
Aslında Narin'in cansız bedeninin günler
önceden bulunduğu, ama sonra ne olduysa, yeniden yok edilmeye çalışıldığı;
hatta işin ucunun iktidara dokunmaması için Diyarbakır'a talimat gittiği bile
söyleniyor. Galip Ensarioğlu, vaziyeti açık ettiği için Saray'da birileri
küplere binmiş. O yüzden, çıkıp siyaseti bırakacağım filan diyerek kendince af
dilemeye kalkıyor.
Ez cümle gerçekler bugün olmasa bile yarın,
öbür gün mutlaka ortaya çıkacak.
Ama cinayet çok farklı yönleriyle
memleketin gündeminde kalmaya devam edecek gibi...
Mesela, bu süreçte feodal ilişkileri,
dinci, muhafazakar zihniyetleri; siyasal İslamcı siyasete, iktidar partisine
yakınlıkları filan derken bir de baktık ki, köyde inanılmaz bir zenginlik var.
Öyle böyle değil.
Güran adını taşıyan oto galerileri, çakarlı
son model Mercedesler, milyon dolarlık arabalar; Tiktok videolarına yansıyan
lüks ve şatafat...
İnşaat ustası olan itirafçı Nevzat Bahtiyar
bile ayda 300 bin TL kazanıyormuş.
Zenginlikleri sadece 6 bin dönüm olduğu
söylenen sulak arazide ekilen pamuk ve mısırdan mı geldi! Yoksa kimsenin
bilmediği bir takım illegal işler mi dönüyor. Kimler, bu işlerin neresinde?
Bu ve benzeri düzinelerce soru cevap
bekliyor.
Biz belki, bir süre sonra Narin'i kimin ve
neden öldürdüğünü öğreneceğiz ama arkasındaki karanlık zihniyeti ve o
zihniyetin beslendiği sosyolojiyi anlamamız çok daha önemli.
Bunu anladığımız, ona göre bir tavır belirlediğimiz
zaman, belki başka Narinlerin katledilmesinin önüne geçme şansımız olur.
Söz konusu zaviyeden baktığımızda mesele
kritik önemi haiz çünkü İslamcı Kürtleri oy deposu olarak gören mevcut iktidar,
bölgede tam olarak bu sosyolojiye yaslanıyor.
Seçimde gelen blok oylar sağa sola kaçmasın
diye dinci, muhafazakar, feodal aşiret yapılarını itinayla ayakta tutuyor. O
yüzden, eğitimsizliği, cehaleti besliyor; küçücük çocuklara Kuran kurslarında
format atıyor; erkek egemen, ortaçağ artığı sistemin verdiği role uygun
yetişmelerini sağlıyor.
Şeyhler, şıhlar, ağalar zaten pek memnun.
Düzenleri bozulmamış, hatta iktidarın desteği ile güçlenmiş oluyor.
İşte bu nedenle güzeller güzeli Narin'in
acımasızca katledilmesinin arka planı “flu” kalmamalı ki, bölgedeki çağ dışı
zihniyetten siyasal İslamcı iktidara kadar uzanan silsileyi yurdum insanı bütün
çıplaklığıyla görebilsin, anlayabilsin.
Hiç uzağa gitmeyelim.
15 Temmuz'da FETÖ'cülerin ümüğüne çöküp
esir aldığı AKP paşası, geçen gün çıktı, “Eğitimin amacı bilgi edinmek
değildir” dedi.
Eğitimin amacının bir Allah korkusu iki
kuldan utanmak olduğunu söyledi.
Sonra devam etti:
“Eğer bu verilmezse şu gördüğümüz tablo
olur.
Bu sefer ateistle mi deistle mi
uğraşacaksınız?
LGBT ile mi uğraşacaksınız, Uyuşturucuyla
mı uğraşacaksınız?”
Bunları söyleyen, bir zamanlar Genelkurmay Başkanlığı
yapmış bir şahsiyet.
Dehşete düşmemek elde değil!
Acaba tekaüt olduktan sonra vekillik
kesmediği için Şeyhülislam özentisi Ali'nin yerine göz dikmiş olabilir mi,
bilmiyoruz ama Bursa Anadolu Lisesi'nden arkadaşım kıymetli yazar dostum Berrin
Yelkenbiçer'in dile getirdiği gibi Türkiye'nin
Narin gibi çocuklarını koruyamamasının arkasında Hulusi'nin
söylediklerindeki kafa yapısı var.
Memleketin bu kafa yapısından ivedilikle kurtulması, yeniden cumhuriyetin kurucu ayarlarına dönmesi gerektiğine güçlü şekilde vurgu yapalım, eğer bu devran böyle devam ederse daha çok Narin bu hayattan kopup gider diyerek yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar
A101 21 Kasım 2024 Perşembe aktüel ürünler kataloğu yayımlandı!
BEDAŞ 21 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
21 Kasım 2024 burç yorumları
Fatih Altaylı'dan Acun Ilıcalı ve yasa dışı bahis yorumu
Onur ve Semih arasında MasterChef'te kavga! Yeni fragmanda olay anları
UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye'nin rakibi kim olacak? Play-off maçı ne zaman?
Altın fiyatları bugün ne kadar?
Ebru Baki Sözcü'den ayrıldı mı?
Fenerbahçe'ye Talisca sonrası Eriksen piyangosu
20 Kasım reyting sonuçları 2024: Annem Ankara, Kuruluş Osman, Leyla