Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8412
Dolar
Arrow
33,9580
İngiliz Sterlini
Arrow
44,8874
Altın
Arrow
2747,0000
BIST
Arrow
9.771

Lozan yalanları!

2023 seçimlerinin öncesinde Kızılay'daki Karanfil Sokak'ta ayakkabı boyacısı İsmail'e rastlamıştım.

İsmail, yaklaşık 30 yıldır Kızılay, Tunalı, Atatürk Bulvarı ve çevresindeki sokaklarda boyacılık yapar, o bölgede çalışan hemen herkesi tanırdı.

Sokağa çıktığı zaman selamlaşmadığı, hal hatır sormadığı kimse yok gibiydi.

Ayakkabılarını boyadıkları arasında Danıştay, Yargıtay üyeleri, bakanlar, milletvekilleri, doktorlar, avukatlar, gazeteciler vardı.

Ağzı iyi laf yaptığından yıllar içinde birçok önemli kişiyle ahbap olmuştu.

Siyaseti yakından takip eder, ayakkabılarınızı boyadığı üç beş dakika içinde arka arkaya gündeme ilişkin dikkat çekici sorular sorardı. Cevaplarınızdan tatmin olmazsa veya cevaplarınız kafasına yatmazsa, kendi fikrini söyler, size katılmadığı noktaları ortaya koyar, gerekçelerini son derece mantıklı şekilde açıklardı.

Müşterileri arasında gazete bayileri olduğu için, koltuğunun altında mutlaka bir, iki günlük gazete olurdu. Boş zamanlarında sakin bir köşeye oturur, gazeteleri neredeyse vefat ilanlarına kadar okurdu.

Seçimden 10 gün kadar önce Tunalı'nın Bestekar Sokakla kesiştiği köşede görmüş, yanına gitmiş, “İsmail” demiştim, “oyunu kime vereceksin?” AKP'den çok dertli olduğunu biliyordum. Siyasal İslamcılara çok kızıyordu. Hiçbirinin memleket yararına çalışmadığını hep ceplerini doldurduklarını düşünüyordu.

Bunu bildiğim için “Tabii ki CHP'ye” diye cevap vereceğini bekliyordum.

Ama, “Abi” dedi, “Tayyip'e vereceğim”

“Nassı yani, şaka mı yapıyorsun” diye çıkıştım.

“Yok abi, niye şaka yapayım, gerçek söylüyorum” diye lafa girdi, 2023 yılının Temmuz ayında Lozan Antlaşması'nın 100 yıllık süresi dolacağından, Türkiye madenlerini ve petrollerini çıkarmaya başlayacakmış. Meğerse bugüne kadar fakir kalmamızın sebebi İsmet İnönü'nün, Lozan Antlaşması'na gizli madde koydurup İngilizlerin oyununa gelmesiymiş. Bu gizli maddelere göre 2023 yılına kadar madenlerimizi ve petrollerimizi çıkarmama sözü vermiş. Şimdi Tayyip seçimi kazanırsa, yer altı kaynaklarımızı çıkarıp zengin olacakmışız, bu son şansımızmış, falan filan...

Çok şaşırmıştım; demek ki AKP'nin fısıltı gazetesiyle el altından beslediği bu yalan ciddi ciddi işe yarıyordu. Gün içinde ayakkabısını boyadığı birçok kişiden bunu dinlemiş olmalıydı. Yoksa bir iki kişinin söyledikleriyle aklı çelinecek biri değildi.

“Bu aşağılık propagandaya bari sen kanma İsmail” dedikten sonra yanından ayrıldım.

Bir iki gün sonra üç harfli marketlerin birinden alışveriş yapmıştım. Aldıklarımın parasını ödemek için beklerken, kasiyer kızın bilmiş bilmiş, Lozan'ın gizli maddelerinden söz ettiğini duydum. Yaşlıca bir teyzeye anlattıkça anlatıyor, coştukça coşuyordu. Sıra bana geldiğinde, önce hangi okulda okuduğunu sonra da Lozan'la ilgili anlattıklarını kimden öğrendiğini sordum.

Bir taşra üniversitesinde sınıf öğretmenliğini bitirmiş, sonra bir tanıdığının vasıtasıyla markette çalışmaya başlamıştı. Lozan'ın gizli maddeleri olduğunu da üniversitede eğitim psikolojisi dersine gelen hocasından duymuştu.

“Doğru değil kızım. Lozan'ın gizli maddeleri olmadığı gibi süresi de bu yıl bitmeyecek” filan demeye kalktım ki, “Hocamız mı iyi bilecek yoksa siz mi” diyerek beni bir güzel payladı.

Bu mesele üzerine kafa yorarken soysal medyadaki bazı paylaşımlar dikkatimi çekmeye başladı.

Aile, hemşeri, arkadaş, meslek veya semt gruplarında, sanki aynı merkezden çıkmış izlenimi veren Lozan paylaşımlarını fark ettim. Bu paylaşımlar, afilli grafiklerle süsleniyor, “Türkiye zincirlerinden kurtuluyor”, “Lozan esaretine son”, “Artık petrolümüz ve madenlerimiz bizim olacak” gibi üretilen aptalca sloganlarla bir güzel pazarlanıyordu.

Özellikle siyasi paylamışların altına yapılan yorumlar, toplumun nabzını tutma anlamında çok işime yaradığı için, yurdum insanının Lozan yalanlarına sanki gönüllü olarak kanma eğimlinde olduğunu hissettim. Hiç sorup sorgulamadan, “Yahu ülkenin her yanı maden ocağına döndü, daha dün altın madenindeki göçükte birçok insan öldü, öyle ya madem petrol çıkaramıyorduk, Batman'da çıkan vişneli gazoz mu” demeden, bu propagandanın rüzgarına kapılıp gidiyorlardı.

Sonunda berberim İlyas da aynı şeyi söyleyince, bu meselenin görünenden çok daha ciddi olduğunu anladım. Sağa sola sordukça, toplumun hemen her kesiminde buna inananlar vardı ve sayıları azımsanacak gibi değildi.

Bu yalanlar, insanlar arasında geometrik artışla yayılıyor ve kendi hayal dünyasında umut arayanları etkisi altına alıyordu.

Ne yazık ki o dönem, muhalefet bu propagandanın kendilerine seçim kaybettirecek kadar toplumda taraftar bulduğunu göremedi, görmek istemedi.

Seçimden sonra Lozan yalanlarının yurdum insanının en azından bir bölümünü nasıl efsunlamış olduğunu anladılar ama iş işten geçmişti.

Özgür Özel, 28 Mayıs'tan sonra günah çıkarırken bir televizyon programında dedi ki, “Biz insanlarımızın bu yalanlara kanacağını hiç düşünmemiştik. Bu kadarı da olur mu, diyecekler sanmıştık” mealinde bir açıklama yaptı. Bu kelimenin tam anlamıyla bir skandaldı ama sözüm ona muhalif basın kendisini CHP Genel Başkanlığı'na hazırlamakta olduğu için siyaseten son derece vahim olan bu sözlerini duymamayı tercih etti.

Ana muhalefet partisi nasıl olur da toplumun nabzını tutamazdı.

Bir gün önce Türkiye'nin egemenliğinin ve bağımsızlığının bir anlamda tapu senedi olan Lozan Antlaşması'nın 101'nci yıldönümüydü.

Ne yazık ki, 60'lı yıllardan bu yana Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının aşağılık yalanlar ürettiği tarihi meselelerin başında Lozan Barış Antlaşması geliyor. Siyasal İslamcılar, ne zaman başları sıkışsa, bu yalanlara sarılıyorlar.

2023 seçimlerinde de böyle oldu.

Ama sonrasında kimse, bunu gündeme taşımadı. Ne oldu, Lozan'ın gizli maddeleri, hani 100 yıl dolunca zincirlerimizi kıracaktık, hani madenlerimizi, petrolümüzü özgürce çıkartacaktık, diye sormadı.

Yurdum insanının balık hafızasında da pek yer etmediği için unutuldu gitti.

İktidar şimdi de Vahdettin üzerinden suni bir tarih yaratma çabası içine girmiş gibi görünüyor. Önümüzdeki dönem hangi yalanlarla fısıltı gazetesini besleyip yurdum insanını etki altına almaya çalışacaklar, bekleyip göreceğiz.

Yazımızı bağlarken, Mustafa Kemal Atatürk'ün Lozan için Nutuk'ta söylediği şu sözler ile noktayı koyalım:

“Bu antlaşma Türk milleti aleyhine, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını bildiren bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.”