Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu için Amerika'ya gitti ya gündemin pusulası değişiverdi.
Uzun zamandır, Trump ile baş başa görüşmek için fırsat kolluyordu.
Nihayet muradına erdi.
Eğer bir Allah işi karışmazsa 25 Ekim'de Beyaz Saray'da vuslat vaki olacak.
İçeride ne konuşulacağını Özgür Özel'den öğrendik.
Burada kısa bir parantez açalım.
Küçük Trump'la İstanbul'da yapılan görüşmenin istihbaratının hem de içeriği ile birlikte CHP'ye ulaşmış olmasının altını kalın kalemle çizelim. Bunun AKP'nin içinden sızdığı söyleniyor ama Amerikalılardan gelmiş olması kuvvetle muhtemel.
Böyleyse demektir ki Washington'dan CHP'ye uzanan gayrı resmi bir kanal var. Eğer, Amerikalılar Tayyip Erdoğan için kritik önemi haiz bir ziyaretin önünü, arkasını CHP'ye söylemeye niyet etmişlerse bunun üzerine oturup ayrıca düşünmek lazım.
Ayrıca, konvansiyonel diplomasinin dışına çıkılması ve küçük Trump'ın devrede olması Tayyip Erdoğan'ın ziyareti sırasında bazı gizli kapaklı işlerin döneceğine delâlet. Amerikan basınına sızdığında kokusu çıkacaktır. O vakit öğrenmiş oluruz.
Parantezi kapatalım ve devam edelim.
Anladığımız kadarıyla Türkiye'nin külliyatlı miktarda Boeing alımı, F-16 meselesinin çözümü, F-35 projesine dönüş için müzakereler masada olacak. Tabii ki S-400 meselesi de... Dosyalar kabarık.
Trump ne isteyecek; ortada resmi bir açıklama yok, rivayet muhtelif.
“Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementlerini bana verin” diyebilir. Ankara'daki boş boğaz büyükelçisi işaret fişeğini daha önce atmıştı.
Trump bu işleri çok seviyor.
Ne de olsa iş adamı. Mevzu bahis para olunca, akan sular duruyor.
Tayyip Erdoğan bunu bildiği için yola çıkmadan önce Amerika'dan ithal bazı ürünlerin ek vergilerini kaldırıp bir güzel jest yaptı.
Burada duralım ve soralım: Türkiye, Amerika'ya ek vergileri ne zaman uygulamaya başlamıştı?
Trump'ın 2018'de rahip Brunson'u serbest bıraktırabilmek için Türkiye menşeili çeliğe yüzde 50, alüminyuma yüzde 25 ek vergi koymasından sonra.
Peki, Trump Türkiye'nin canını yakmak için koyduğu ek vergileri kaldırdı mı?
Hayır. Hepsi olduğu gibi duruyor.
Yani, ortada bir jestten çok Türkiye'nin attığı bir geri adım var. Oysa bu vergilerin karşılıklı olarak kaldırılması lazımdı ki ilişkilerin bir ivme kazandığını düşünelim.
Ancak görüşmede sadece ticari açıdan “al gülüm ver gülüm” olmayacak.
Zaten Tayyip Erdoğan'ın memleketin alî menfaatlerini gözeterek bir pazarlık yapması da mümkün değil. Trump ne isterse verecek, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Bütün mesele bunun yurdum insanına nasıl satılacağında.
Önceliği kendisinin ve iktidarının geleceği. Beyaz Saray'da çekilecek bir kare fotoğraf, canlı yayında birlikte yapılacak üç beş cümle açıklama, Trump'tan gelecek bir ki övgü dolu söz...
Yeter ki, içeride parlatılacak “Dünya Lideri” imajı ortaya çıksın.
Bütün bunların iktidarının devamı için “onay” anlamına geldiğini çok iyi biliyor.
Buna fazlasıyla ihtiyacı var, her şey istediği gibi giderse içeride tepe tepe kullanacaktır.
Ya, işler sarpa sararsa. Yok canım, olmaz filan demeyin, sarabilir de...
Tayyip Erdoğan, Amerika'da tabiri caiz ise mayın tarlasında olacak.
Ne kadar farkında bilmiyoruz. Eğer farkındaysa demek ki içeride gördüğümüzden ve bildiğimizden çok daha fazla sıkışmış durumda.
Ekonomik kriz, Kürt meselesi, anayasa değişikliği ve Suriye'deki gelişmelerle ortaya çıkan tıkanmışlığı aşabilmek için bu riski göze alıyor. Belki de önünde fazla vakit olmadığını düşünüyor.
Gelin dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.
Trump'tır ne yapsa yeridir, demek lafı güzaf değil. Mesela, kameralar önünde şov yapmayı, misafirini sıkıştırmayı, eğer sevmediği biriyse madara etmeyi marifet sayıyor. Zelenski'yi bir dövmediği kalmıştı.
Dolayısıyla Trump ile kameralar önünde canlı yayına çıkmak ve hatta ortak basın toplantısı yapmak büyük bir risk; hele ki İsrail, Gazze ve Suriye'ye dair sıcak gelişmeler yaşanırken ve Tayyip Erdoğan ile Trump'ın bu meselelerde ayrı uçlarda olduğunu düşünürsek.
Mesela canlı yayında Gazze meselesini gündeme taşıyıp Tayyip Erdoğan'ın sinir uçlarıyla oynayabilir, nasıl eveleyip gevelediğini görmek için bile köşeye sıkıştırabilir. Karizmasını çizmek için bilerek boş boğazlık yapabilir.
“Rusya'dan petrol almayı bırak, yoksa havada bulut sen F-16'yı unut”, “İsrail'i tehdit etme, Hamas'la ilişkini kes” diyebilir, Türkiye'nin Suriye'de tamamen Amerika'nın dümen suyuna girmesini isteyebilir; öyle, el Şara çağırdı diye SGD'ye operasyon filan aklının ucundan geçirmeyesin mealinde ayar verebilir.
Artık nasıl aklına eserse...
Sadece bunlar değil.
Washington’da el Şara ile Netanyahu'nun güvenlik anlaşması imzalayabileceği söyleniyor.
Bu, Türkiye'yi basbayağı devre dışı bırakır. Bugüne kadar el Şara'ya yaptığı siyasi yatırım da gümbürtüye gider.
Deniliyor ki, bu anlaşmanın maddelerinden birisi de Suriye'nin hava sahasını İsrail'e açması. Diğeri de el Şara'nın İsrail'den Kürtlerin elindeki bölgeye uzanan Davut Koridoru'na yeşil ışık yakması.
Türkiye ne yapacak? B Planı var mı, yoksa yine topun gelişine mi vuracak?
Ya da mesela Netanyahu Washington'da çıkıp “Türkiye'nin F-35 programına dönmesine karşıyız. Trump'tan bunun garantisini aldık” derse ne olacak?
Bunlar kabus senaryoları. Üstelik Ankara'ya döndüğünde kıvırma payı bulması hiç kolay olmaz.
Amerika'nın taleplerini kayıtsız şartsız yerine getirmekle, içerideki kitlesini tahkim etme arasındaki hassas dengeyi bu kez koruyamayacak gibi görünüyor.
Hele bir de Amerikalılar, Beyaz Saray'da kameralar önünde gündeme gelmeyen ama içeride konuşulan gündem maddelerini, varılan mutabakatları, Tayyip Erdoğan'ın Trump'a verdiği sözleri CHP'ye sızdırırsa...
O vakit seyreyle gözüm cümbüşü diyerek yazımıza noktayı koyalım.
* Şebnem Ferah'ın karşılıksız aşkın belki en güzel anlatıldığı parçası!
Çok Okunanlar

Fatih Altaylı'dan gündeme oturacak Kılıçdaroğlu kulisi

Erdoğan'a kötü haber: CHP farkı açıyor, MHP ve DEM ayrıntısı dikkat çekti

Beytülmala asla el uzatmadım

Bu tarihlerde Türkiye genelinde sinema biletleri 80 TL olacak

Tutuklu Ayşe Barım'dan sektöre sitem!

MHP'li belediye başkanı 'talihsiz olaylar' diyerek istifa etti

'Mayın tarlasında dolaşıp durmuşum, aşk sanıp da' *

Üç kadın, kucağında çocuğu olan anneyi tekme tokat dövdü

Nagehan Alçı'dan eski eşi Rasim Ozan Kütahyalı'ya tebrik

Mehmet Ağar Umut Davası'nda ilk kez ifade verdi