Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,7243
Dolar
Arrow
35,1727
İngiliz Sterlini
Arrow
44,2850
Altın
Arrow
2959,0000
BIST
Arrow
9.672

Neo Hamidyen rejimini tahkim etmek için orta sınıfı yok ediyor!

Neo Hamidyen rejimini tahkim etmek için orta sınıfı yok ediyor!

Hem de bilerek ve isteyerek. 

Büyük bir hırsla...

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Bizi açlık sınırında yaşamaya, mutsuzluğa, umutsuzluğa mahkum etmek istemesinin en önemli nedeni bu!

Gelin dilimiz döndüğünce anlatalım.

2025'e bir hafta gibi vakit kaldı ya, iktidar zam üstüne zam yaparak memleketi, bizim gibi alnının teriyle üç kuruş kazanıp hayatını idame ettirmeye çalışanlara yaşanmaz kılmak için elinden geleni yapmakta.

1 Ocak'tan itibaren iğneden ipliğe artık ne varsa, fiyatları uçacak.

Zam, zam, zam...

Kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri alacaklar.

İktidarın vergilendirmediği sadece soluduğumuz hava kaldı.

Kolayını bulsa yapacak ama şimdilik ağırdan alıyor. Yoksa maazallah, birileri sokaklara çıkar, protesto etmeye kalkar.

Kartopu etkisi gösterir mi, çok emin olamadığı için ne olur, ne olmaz diyerek şimdilik rahvan gidiyor.

Acaba, Mehmet Şimşek önümüzdeki günlerde, 80'lerin sonunda Margaret Thatcher'ın çıkarmaya çalıştığı ama halkın büyük tepkisi sebebiyle geri çekmek zorunda kaldığı “kelle vergisi” benzeri bir atraksiyon yapar mı?

Bilmiyoruz ama iliğimizi, kemiğimizi fütursuzca sömürdükleri bir vakıa.

Alnımızın teriyle ne kazanıyorsak, neredeyse tamamına el koyacaklar da belki zamanını bekliyorlar.

Nasıl olsa ses çıkaran yok.

Geçen ay, pasaport, ehliyet, MTV, gelir vergisi gibi birçok kalemdeki artış oranı 43.93 olarak açıklandı.

Ama pek fazla ses çıkaran olmadı.

Yurdum insanı daha ne olduğunu anlamadan kendimizi birden Suriye meselesini tartışırken bulduk.

Memlekette gündem değirmeninin taşı öyle hızlı dönüyor ki bir bakıyoruz, başka meselelerin peşine takılıvermişiz.

Hakkını teslim edelim, Tayyip ve şürekası bu işte çok usta.

Muhalefeti suya götürür, susuz getirir.

Ama ne yaparsa yapsın çarşı, pazar alev alev yanıyor.

Sokaktaki enflasyon, TÜİK'in açıkladığının çok çok üstünde. Geçen seneden buyana fiyatlar, ikiye hatta bazı ürünlerde üçe katladı. Etiketler neredeyse her gün değişiyor.

İnanılmaz bir hızla fakirleşiyoruz.

Ama “biz” derken elbette iktidarın 22 yıldır itinayla besleyip büyüttüğü siyasal İslamcılardan bahsetmiyorum.

AVM'lerin lüks mağazalarında, beş yıldızlı otellerin havuz başlarında, sokaklardaki lüks jipleriyle arzı endam eden ve her daim mağdur olmaya mütemayil türbanlı bacılarımızdan, onların bedavaya almış olduğu devlet kredileriyle zenginleşmiş badem bıyıklı kocalarından da bahsetmiyorum.

Ya da AKP'nin il ve ilçe başkanlıklarından referansla polis, bekçi ya da uzman çavuş olup aldıkları ortalamanın üzerindeki maaşlarla iktidarın doğal seçmeni haline gelen taze devlet memurlarından...

Benim bahsettiğim, memleketin adıyla sanıyla “orta sınıfı”

Yani, Türkiye'de büyük çoğunluğu seküler, ulusçu, modernleşmeyi temsil eden ve taşıyan, mürekkep yalamış, kentli; mesela doktor, avukat, öğretmen, mühendis gibi eğitimli, alnının teriyle, emeğiyle hayatını kazanan profesyonel, meslek sahibi insanlar.

Şöyle bir geri adımla meselenin bütününe bakarsak dünya genelinde orta sınıfın, ekonomik açıdan daha özgür, entelektüel olarak kendi kendine yeten, kişisel menfaat yanında kamu menfaatini dikkate alan, hukuku önceleyen, doğası gereği hümanist bir topluluk olduğunu söyleyebiliriz.

Üç aşağı beş yukarı Türkiye için de bu böyle...

İşte iktidar, 22 yıldan bu yana izlediği siyasetle Türkiye'deki bu orta sınıfı yok etmeye, insanları fakirlikte, fukaralıkta eşitlemeye çalışıyor.

Zaten modernleşmeye ve ulus kavramına alerjisi var.

Ama asıl derdi, memlekette demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi taleplerin önüne geçmek.

Eğer Türkiye'de orta sınıf biterse ya da iktidarın bahşedeceği şekliyle sadaka ekonomisine muhtaç hale gelirse işte o zaman kendi kafalarındaki Neo Hamidyen rejimi iyice güçlendirip, kurumsallaştırabileceklerinin farkındalar.

Kimse demokrasi talep etmeyecek, insan hakları veya hukukun üstünlüğü demeyecek, içeride, dışarıda yaptığını ettiğini sorup sorgulamayacak; böylece, memleket dahilinde emperyalizmin hizmetindeki ümmetçi zihniyet istediği gibi at koşturabilecek.

Tayyip'in ekonomi biliminin bütün kurallarını hiçe sayıp Nas diyerek enflasyonu patlatmış olması tam olarak bu amaca hizmet ediyor.

O yüzden kimse, Mehmet Şimşek enflasyonu düşürecek diye beklemesin.

İşte zurnanın zırt dediği yer burası!

Biliyorlar ki, demokrasi ile orta sınıf arasında son derece yakın bir ilişki var. Eğer bir memlekette orta sınıf güçlüyse demokrasi de insan hakları da güçlü oluyor, hukukun üstünlüğü tartışılmıyor.

Ama bir memlekette orta sınıf yoksa veya siyasete etki edecek kadar güçlü değilse, o memlekette ne demokrasiden ne insan haklarından ne de hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün oluyor.

Bu yüzden Türkiye'deki orta sınıfı iktidarı için ciddi bir tehdit olarak görüyor.

Elbette Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok.

Bundan tam 2 bin 300 yıl önce Yunan filozof Aristo demokrasiyi ekonomi ile ilişkilendirmiş, orta sınıfın varlığını demokrasi için mecburiyet olarak görmüştü.

Bu gerçek o günden bugüne değişmedi.

Böyle giderse seneye bu vakit çok daha fazla fakirleşmiş olacağız. Yurdum insanında bıçak kemiğe ne zaman dayanır ya da dayanır mı diyerek on puanlık uzman sualini soralım, cevabını okuyucumuzun ferasetine bırakıp yazımıza noktayı koyalım.