Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Özgür Özel, kocaman bir aferin aldı mı?

Saray medyasının önde gelen kadınlarından Buket Aydın açıklamasaydı, ortaya çıkmayacaktı.

"Değişim" diyerek, CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerine geçen Özgür Özel'in koltuğa oturur oturmaz ilk işi Buket Aydın'ı aramak olmuş. 

Çıktı, Haber Global'deki programda bir güzel anlattı. 

Meğerse, 2015 yılından beri tanışıp konuşuyorlarmış. Üstelik, o yıl Manisa'daki ön seçimden birinci çıkınca Buket Aydın kendisini aramış, "tam bir sol lider figürüsünüz, sizi tebrik ediyorum" demiş. 

Özgür Özel, selam-ı şahaneye mahzar olduğunu düşünmüş olacak ki, o zaman yapılan bu konuşmayı hiç unutmamış.

Kurultaydan sonra yememiş, içmemiş sarılmış telefona. "Bana böyle demiştin. Bak şimdi CHP Genel Başkanı oldum" sözleriyle mutluluğunu paylaşmış!

Buket Aydın kocaman bir "afferim sana" diyerek gönlünü hoş etti mi bilmiyoruz ama cumhuriyetin kurucu partisinin Genel Başkanı sıfatını taşıyan Özgür Özel'in seçildikten sonra kelimenin tam anlamıyla bir ergen gibi davraması, Türkiye'de muhalif siyasetin neden bir türlü güçlü ve karizmatik lider yetiştiremediği sorusunun yanıt bulması açısından önemli!

Anlaşıldığı kadarıyla Atatürk'ün, İnönü'nün, Ecevit'in koltuğunda oturmanın ne anlama geldiğini henüz tam olarak kavrayamamış.

Taşımakta olduğu "CHP Genel Başkanı" sıfatını içselleştirememiş, Kurultayda ipi göğüsledikten sonra eskilerin tabiriyle "buldumcuk" olmuş!

Eğer şansı yaver gider, günün birinde Cumhurbaşkanı olursa, Buket Aydın'ı arayıp, "Bak ben şimdi de Cumhurbaşkanı" oldum der mi, karşığında yine kocaman bir "Afferim" ister mi, bekleyip göreceğiz!

Normal koşullarda "siyasi magazin" diyerek konunun üzerinde çok fazla durulmaması gerekirdi. 

Ancak, bir süreden bu yana CHP'lilerin saray medyasının kadınlarına - gazeteci-siyesetçi ilişkisinin çok ötesinde - bir yaranma çabası içinde oldukları dikkatli gözlerden kaçmıyor. 

Nedendir bilinmez, saray medyasının kadınlarını görünce siyaseten attığı zaman mangalda kül bırakmayanlarda hoşafın yağı kesiliveriyor.

Oysa bu kadınların "gazeteci" sıfatı taşımaktan ziyade CHP'ye karşı yürütülen kirli propaganda faaliyetlerinde, algı operasyonlarında başı çektiklerini, birer "görevli" olarak hareket ettiklerini cümle alem biliyor.

Hadi, diyelim ki bunun farkında değiller veya iyi niyet gösteriyorlar. 

Peki, Özgür Özel'in daha düne kadar toz kondurmadığı Kemal Kılıçdaroğlu'yla, kendince alay etmeye çalışarak haddini fazlasıyla aşan Buket Aydın'la böylesine samimi olması normal mi? 

31 Mart seçimleri öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nu konuk ettiği programda partisine yönelik saylgısız, küçümseyici, incitici tavrından hiç mi rahatsız olmadı? 

Buket Aydın ve diğerlerinin varlık nedeninin CHP düşmanlığı olduğunu bilmiyor mu?

Belki farkında değil ama CHP tabanında, ülkeye egemen olan ortaçağ zihniyetini meşrulaştırmak için vitrin süsü olarak kullanılan bu kadınlara yönelik tepkinin ötesinde büyük bir nefret var.

14-28 Mayıs seçimlerden sonra seçmenin duygusal kopuş yaşadığı CHP'de, tabanın hassasiyetleri konusunda daha dikkatli olması gerekmiyor mu?

Tek bir basın danışmanı yerine daha çok "iletişim stratejisi" belirleyen, Genel Başkan'ın konuşmalarını kuyumcu terazisi hassasiyeti ile tartarak yazan, daha önemlisi gazeteciler ile dengeli ilişki tesis edip sürdürecek, parti sözcülüğü ile koordineli çalışacak güçlü ve deneyimli bir ekip oluşturmak çok mu zor?

Algının olgunun önünde olduğu acımasız siyaset evreninde, boğazı yırtılıncaya kadar çatallaşmış sesle belagat, bir yere kadar. 

Asıl önemli olan toplumsal psikolojiyi temel alan rasyonel bir ileşitim stratejisi oluşturulması; yoksa Buket Aydın ve türevlerine yaranarak ne kendisinin ne de CHP'nin bir yere varması mümkün değil.

Özgür Özel'in bu konuda tek örnek olmadığını biliyoruz.

Seçim öncesinde Ekrem İmamoğlu da hangi akla hizmet olduğu hiç anlaşılamayan biçimde muhalif kesimin en hafif tabiriyle nefret ettiği Nagehan Alçı'yı Karadeniz gezisine götürmüş, götürmekle kalmayıp kendisiyle mutlu mesut fotoğraf bile vermişti. 

Üstelik kendisine gelen eleştirilere de "vız gelir" diyerek tepki göstermişti.

Vaziyeti toparlamaya çalışan İmamoğlu'nun sözcüsü Murat Ongun önce "Biz o tartışmaları önemsemiyoruz. Topu topu 200-300 kişinin kendi aralarındaki yorumlarıdır. Nagehan Alçı o bölgede çok seviliyor. Biz fotoğrafın bütününe bakıyoruz" demiş, sonra koltuğundan olmuştu.

Özgür Özel de Buket Aydın'a telefon ederken fotoğrafın büyüğüne mi baktı? Kim bilir?

Sözün özü, bu ve benzeri davranışlarla kendisine açılan krediyi heba etmemesi gerekiyor. Siyaset aslında kılı kırk yararak düşünmeyi ve davranmayı gerektiriyor, aklına estiği gibi telefona sarılıp sağı solu aramakla, sosyal medya üzerinden gereksiz tartışmalara girmekle veya ona buna laf yetiştirmekle siyaset olmuyor!

Deniz Baykal'ın bu işlerde kantarın topuzunu kaçırmasının kendisine ve Türkiye'ye nelere mal olduğunu ayrıca hatırlatmaya gerek yok.

Özgür Özel'in oturduğu koltuğun ciddiyeti tam olarak kavrayıp ona göre davraması gerektiğinin altını bir kez daha çizelim ve yazımıza noktayı koyalım.