Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,5972
Dolar
Arrow
38,4917
İngiliz Sterlini
Arrow
51,2983
Altın
Arrow
4071,0000
BIST
Arrow
9.078

Pakistan-Hindistan savaşı çıkar mı?

Kimsenin kuşkusu olmasın, çıkar!

22 Nisan’da Camnu Keşmir'de 26 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısı sonrasında Hindistan ile Pakistan bir kez daha savaşın eşiğine geldi.

İki ülke restleşmeye başladı.

Hindistan, Pakistan vatandaşlarının vizelerini iptal etti, muafiyet kapsamındaki Pakistanlılara ülkeden çıkmaları için 24 Nisan'dan itibaren 48 saat süre verdi.

Ardından en kritik hamlesini yaptı ve Dünya Bankası garantörlüğündeki 1960 yılında imzalanan İndus Suları Anlaşması’nı askıya aldığını duyurdu.

Pakistan'ın misillemesi gecikmedi. Hint diplomatlarını sınır dışı etti ve hava sahasını Hindistan uçaklarına kapattı.

Şimdilik aralarında topyekûn bir savaş başlamamış olsa da sınır çatışmaları pek hayra alamet değil.

Tansiyon yüksek.

Eğer ki İndus'un sularını hiç karıştırmasalardı, mesele bir iki küçük sınır çatışması, içeriye dönük bolca hamaset filan derken soğuyabilirdi.

Ama Hindistan öyle bir yerinden yakaladı ki, atacağı her adım Pakistan için hayati önemde.

Yani ortada gerçek bir beka meselesi var.

Gelin dilimiz döndüğünce anlatalım.

Bu anlaşmayla İndus havzasının doğusundaki Ravi, Beas ve Sutlej nehirleri Hindistan'a, batısındaki İndus, Jhelum ve Çenab nehirlerindeki suyun yüzde 80'i ise Pakistan'a tahsis edilmişti.

Pakistan bugün tarımda kullandığı suyun yüzde 80'inden fazlasını - ki bu gıda üretiminin yüzde 90'nına tekabül ediyor - ve hidroelektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 30'unu İndus havzasından karşılıyor.

Gayrisafi yurt içi hasılasının neredeyse dörtte biri.

Yani, İndus havzası ülkenin bir anlamda hayat kaynağı, can damarı. O yüzden milli güvenlik meselesi olarak görülüyor.

Eğer su kesilirse, Pakistan'da bugün bildiğimiz şekliyle bir hayatın kalmayacağını söylemek abartı olmayacaktır.

Zaten bunu "savaş sebebi" sayıyorlar.

Eski Dışişleri Bakanı Zerdari'nin “Ya suyumuz bu nehirden akacak ya da Hindistanlıların kanları akacak” demiş olmasını yabana atmamak lazım.

Hindistan'ın İndus havzasındaki suya müdahale etmesi pratikte mümkün mü?

Özellikle yılın yağışlı döneminde nehirlerin debisinin çok yükselmesinden dolayı, Hindistan'ın istese bile suyu kesemeyeceği tartışmaları var.

Ama buna hiç girmeyelim, çünkü meselenin sadece üç beş cümle üzerinden gündeme gelmesi bile Pakistan'da alarm zillerinin çalmasına neden oluyor.

Özellikle kurak mevsimde üretimin yüzde 10-15 düşmesi, endüstriyel tarıma bağlı kırsal ekonominin çökmesi anlamına gelir ki, Pakistan'ın bunu göze alması mümkün değil.

2007 yılında İslamabad’daki hükümet yetkililerinden dinleyene kadar, meseleyi bu kadar ciddiye aldıklarını düşünmemiştim.

İçlerinden biri, Türkiye ile Suriye arasında su savaşı çıkmadı ama Hindistan ile bizim aramızda su savaşı çıkması muhtemeldir, demişti. Sonra da Hindistan'ın Pakistan'a karşı bir diplomatik bir kaldıraç olarak kullandığını söylemiş, “Su, bir tehdit, bir şantaj unsuru olmamalı. Ama Hindistan bizi ne zaman tehdit etmek istese su meselesini gündeme getiriyor” diye yakınmıştı.

Bu sözlerinin üzerinden 18 yıl geçti.

Görünen o ki, bahanesi terör saldırısı olsa bir su savaşının başlaması ihtimali giderek artıyor.

Bu iki ülkenin nükleer kapasiteye sahip olduğunu düşünürsek, ortada pek hafife alınacak bir vaziyet yok. Üstelik birbirlerinden kelimenin tam anlamıyla nefret ediyorlar.

Her iki ülkenin ordusu, elleri tetikte bekliyor.

Muhtemel bir nükleer savaşta bölgedeki on milyonlarca insanın hayatını kaybedeceği tahmin ediliyor.

Böyle bir savaş patlak verirse, siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan küresel etkileri de son derece büyük olacaktır.

Pakistan'ın arkasında Çin, Hindistan'ın arkasında ise Amerika var.

Bu krizle Amerika ile Çin karşı karşıya gelir mi, yorum yapmak için şimdilik biraz erken ama bizim için de ortada aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık vaziyeti olduğu tespitini de yapalım.

Yazıyı bağlamadan, meselenin pek gündeme gelmeyen arka planını ele almak için haftaya randevu verelim, bütün emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı da kutlayıp yazımıza noktayı koyalım.