Tayyip Erdoğan'ı anlarım.
Seçimle iktidarı devretme eşiğini çoktan aştığı için artık emri hak vaki olana kadar o koltukta oturmak zorunda ve bu yüzden DEM'e muhtaç!
Biliyor ki, siyasi ikbali İmralı'daki tescilli teröristin iki dudağı arasında.
O yüzden Kürtçüler ne isterse yapacaktır, kimsenin kuşkusu olmasın.
Burada bütün mesele yurdum insanının ikna edilmesi.
İktidar ve DEM'ciler bu görevi CHP'nin üstlenmesi için adeta seferber oldu.
Ne yazık ki Özgür Özel de buna teşne.
Uzatmayalım.
Tayyip Erdoğan, Meclis'te 400'ü bulup Anayasa'yı değiştirebilirse, atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş olacağından, sonrasında ne CHP'nin ne Özgür Özel'in esamisi okunacak.
O zaman “iktidar olacaktık ya hani” diye yutkunmaktan bademcikleri şişer mi, bilmiyoruz ama şimdi son derece sıkıntılı bir dönemdeyiz.
Sanki yer demir gök bakır.
Bir çıkış yolu arıyoruz.
Enseyi karatmayalım ama kolay görünmüyor.
Umut ışığı var mı?
Gelin dilimiz döndüğünce anlatalım.
Terör bir insanlık suçudur ve PKK, on binlerce insanın ölümünden sorumlu eli kanlı bir terör örgütüdür, DEM de bu terör örgütünün siyasi kanadıdır. Her ikisi, Batı emperyalizmine gönüllü olarak hizmet eder. Ortadoğu’da ulus devletleri yıkmak, Amerika'nın çıkarlarını koruyup kollamak, İsrail'in güvenliğini sağlamak ez cümle, BOP'u hayata geçirmek için küresel sermaye baronlarının elindeki en güçlü aparattır.
Arkalarındaki gücün de farkındadırlar.
Bu yüzden Batı'nın beslediği, büyüttüğü, toz bile kondurmadığı Kürt faşizmi Sevr'e dönmek için yanıp tutuşmaktadır.
Türkiye'de iktidarla halvet olan Kürtçülerin siyasi hedefi tam olarak budur.
Bilinmeyen gerçekleri yazmıyoruz.
Amma ve lakin burada bilmediğimiz, anlamadığımız, anlayamadığımız, anlamlandıramadığımız; memleketi kuran, devrimleri yapan, yurdum insanını kul olmaktan çıkaran, etnik ve mezhebi aidiyet gözetmeksizin herkesi Cumhuriyetin eşit onurlu vatandaşı kabul eden bir siyasi geleneğin temsilcisinin; CHP'nin başındaki şahsiyetin Kürt faşizmine teslim olmak için neden bu kadar can atmakta olduğudur!
Açık yüreklilikle soralım, bütün mesele sadece üç, beş Kürt oyu mu?
Hiç umutlanmasın, Özgür Özel, ağzıyla kuş tutsa, “elin yok muydu?” derler yine de oylarını CHP'ye vermezler.
Geçin kent uzlaşısını filan. Bunun karşılığında belediyelere kimlerin nasıl doldurulduğunu çok iyi biliyoruz. İzmir'deki grevle ortaya çıkan, akraba taallukat kepazeliğini unutmadık.
Genel seçimde ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt oylarının gideceği adres DEM olmazsa AKP'dir. Çünkü Kürt seçmen siyasal İslamcıların kendilerine çok daha yakın olduğunu düşünür. İşkembeyi kübradan atanları geçelim ama 2002'den beri özellikle Güneydoğu'daki seçmenin siyasi davranışını doğru düzgün analiz eden herkes bunu görebilir.
Gelelim, Meclis'teki açılım, saçılım komisyonuna.
Bu bir “ihanet” komisyonudur.
CHP'ye oy vermiş ya da vermemiş ama kenarından, köşesinden memleketin içinde olduğu ahval ve şeraitin ne kadar namüsait bir mahiyette tezahür etmekte olduğunu gören, üzülen, dertlenen kim varsa bunun bir tuzak, emperyalist bir tezgah olduğunu anlayabilir... de bir tek Özgür Özel mi bunun farkında değil?
Çıktı dedi ki:
“Biz bu komisyona çatır çatır görev yapmaya, demokratikleşme üzerinden mücadele etmeye, siyasi tutsaklar için mücadele etmeye, yeni bir demokratik açılımı sağlamaya ve çözülecekse bütün sorunların bunun üzerinden çözülmesi için mücadele etmek üzere giriyoruz. Biz bu komisyona Katolik nikahı kıymıyoruz”
Güler misin, ağlar mısın!
Siyasi cehalet mi, iş bilmezlik mi, akıl ve izan yoksunluğu mu; bir şey söylemek zor.
Hala, böyle bir komisyonun içinde demokrasi mücadelesi verebileceğini, İmamoğlu ve diğer tutuklu belediye başkanlarını kurtarabileceğini düşünüyorsa, CHP'liler partinin kapısına kilit vurup gitsin.
Demek ki Genel Başkanları bunca yıl ne Tayyip Erdoğan'ı ne AKP'yi ne de siyasal İslamcı zihniyeti tanımış.
Tanımadığı gibi siyaseti çocuk oyuncağı, hançereleri yırtılana kadar bağırıp çağırmayı, 'lan'lı, 'ulan'lı konuşmayı da siyaset sanıyor.
Ne diyelim, Zürafa Sokak'tan bakire çıkar ama iktidarın kurduğu bu komisyondan demokratikleşme çıkmaz.
Bu kadar açık! Kimse boşuna beklemesin.
Zaten, adamların varlık nedeni demokrasiyi, insan haklarını, laikliği, hukuk devletini ortadan kaldırmak, Cumhuriyetin kazanımlarını berhava etmek değil mi? 2002’den bu yana Türkiye'deki demokrasinin köküne kibrit suyu ekmek dışında demokrasi adına ne yaptılar ki bundan sonra olumlu yönde adım atsınlar.
Bir imzayla İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiler, daha ne olsun!
Kendi zihniyetleri doğrultusunda kazandıkları bütün mevzilerden Özgür Özel'in paşa gönlü istiyor diye mi vazgeçecekler!
Oysa CHP’nin bu komisyonda yer alması, PKK'nın meşrulaştırılmasını, terör örgütünün kanlı ellerini yıkamasını, tescilli katillerin makbul ve muteber görünmesini sağlayacaktır.
Elbette CHP üzerinden hızla bir “rıza inşası” süreci başlatılacak, Türk toplumu ya da en azından muhalif kitle ikna edilmeye çalışılacaktır.
Bu ikna sürecinde bir başarı söz konusu olmasa bile milyonlar siyasi liderlikten mahrum kalacağı için iktidar, köpeksiz köyde çomaksız gezer gibi Anayasa değişikliğini rahatça yapabilecek; PKK'nın, DEM'cilerin bir dediğini iki etmeyip Neo Hamidyen rejimini Kürtçülerin etnofedoal zihniyetine göre yeniden şekillendirecektir.
Açık açık yazalım:
Ne yazık ki Özgür Özel, komisyonda yer alma kararıyla iktidarın besleyip büyüttüğü Kürt faşizminin karşısında diz çökmüştür.
Ortalık yerde sürekli atıp tutsa da CHP, komisyonda etkisiz eleman olacak.
Bu, gün gibi ortada.
Üye aritmetiği, iktidar bileşenlerinin CHP'ye ihtiyaç duymadan istedikleri kararı alabileceklerini gösteriyor. Mesela, İYİP'in katılmayacağını açıklamasıyla 48 üyeden oluşacak komisyonda karar kabul oranı, sayısı; ya üçte iki yani 32 oy ya da beşte üç yani 29 oy anlamına gelecek. Üçte iki olursa, AKP, MHP, DEM ve Yeni Yol’un oyu toplam 32'yi bulacak. Beşte üç olursa da AKP, MHP ve DEM’in 29 oyu yetecek.
Yani, ana muhalefet partisi konu mankeni olmaktan öte geçemeyecek.
Eğer ki seçmene “Biz elimizden geleni yaptık ama iktidarın derdi başkaymış” gibi bir mesaj vermek için böyle bir tezgahın içine girmeye niyetlendilerse, bunun son derece yanlış bir hesap olduğunu söyleyelim. Komisyonda o görüntüyü verdikten sonra, bu işin geri dönüşü olmaz.
Yarın öbür gün Tayyip Erdoğan, elini yıkar kenara çekilir; CHP'lilerin DEM'cilerle el sıkıştığı fotoğraf iktidara malzeme olur.
Ayrıca kimse kimseyi de kandırmasın.
DEM'cilerin, İmralı'dan geldikten sonra Özgür Özel'in önüne Abdullah Öcalan'ın talep listesini koyduğunu, dolayısıyla CHP'lilerin komisyonda ele alınacak konu başlıklarını bildiğini biliyoruz.
Mesela, Abdullah Öcalan'ın salıverilmesi hakkında ne düşünüyorlar; PKK’lıların dağdan inip sanki askerlerin, polislerin, öğretmenlerin, çoluk çocuğun katili onlar değilmiş gibi ellerini kollarını sallayarak İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e gelmesine “tamam, canınız sağ olsun” mu diyecekler, Anayasa'nın vatandaşlık tanımını düzenleyen 66'ıncı maddesinin ve eğitim ile ilgili 42'nci maddesinin değiştirilmesine yeşil ışık mı yakacaklar?
Göründüğü kadarıyla pek itiraz etmeye niyetleri yok.
“Cumhuriyeti, Cumhuriyeti kuran partiye yıktıracaklar” diyenler haklı çıkar mı, bilmiyoruz ama Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üç beş DEM'cinin oyunu alacağım diye verdiği bütün bu tavizlerin faturası hem kendisine hem de ülkeye çok ama çok ağır olur diyerek yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar

PKK'nın elindeki kanı CHP mi yıkayacak!

Fatih Altaylı CHP'li belediyelere operasyonun nasıl başladığını paylaştı!

CHP lideri Özgür Özel'den flaş adaylık açıklaması!

Fenerbahçeli futbolcular arasında gerginlik!

Gazeteler, Özgür Özel’in komisyon kararını nasıl gördü?

Ama Filistinli

ABD 2025 / Weimar Cumhuriyeti 1933

78 albay ve generalin görev yerleri değiştirildi

Tutuklu Rıza Akpolat'ın baldızı gözaltında

31 Temmuz 2025 tarihli Resmi Gazete'de öne çıkan kararlar