Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,7329
Dolar
Arrow
34,9870
İngiliz Sterlini
Arrow
44,5064
Altın
Arrow
2973,0000
BIST
Arrow
10.011

Ruhuna el Fatiha...

Toz, duman henüz kalkmış değil ama resim yavaş yavaş netleşiyor.

Suriye, tarihinin sonuna geldi.

Güzelim ülke her geçen gün biraz daha yıkılıyor. 

Şimdiden dört, beş parçaya bölünmüş durumda.

Siyasi birlik zaten yok. Hani, toprak bütünlüğü filan demeye kalksan o da hak getire.

Batılı ülkelerde, kahir ekseriyetini kimlikçiliğin sarsaklaştırdığı zihniyetleriyle woke'çuların idare ettiği medya ve bizdeki saray beslemeleri, selefi teröristleri "devrimci" diye yedirmeye çalışıyor ama ortada buz gibi duran gerçek o ki, Suriye, neredeyse tek bir mermi sıkmadan Şam'ı ele geçiren cihatçılarla ortaçağa demir attı.

Üç vakit öncesine kadar Arap coğrafyasında seküler hayat şeklinin benimsendiği az sayıdaki ülkeden birisiyken, şimdilik resmi olmasa bile fiilen İslami rejim altına girmiş görünüyor.

Öyle seçim yapalım, ortak idare kuralım, ülkedeki gruplar arasında diyalog tesis edelim filan yok. 

Kimse boşuna beklemesin.

Selefi zihniyet 'Suriye'yi nasıl Afganistan yaparım'ın hesabında.

Tutar mı, tutma ihtimali giderek kuvvetleniyor.

Demokrasiden, insan haklarından, temel hak ve özgürlüklerden, hukuktan bahseden, ara ki bulasın. Kimsenin derdi değil.

Buna batılı ülkeler de dahil!

Bugün için asıl mesele, pastanın paylaşılması!

Ankara'nın derin mahfillerine kulak kabarttığımızda, gizli saklı yürütülen ciddi bir pazarlık var. 

Üstelik bu çoktan başlamış.

Denilen o ki, Amerika'nın güvenlik bürokrasisi, olur da Trump Beyaz Saray'a oturduktan sonra Ortadoğu'daki askerleri çekelim derse diye kendince önlem almak için Heyet Tahrir eş Şam'a yol vermiş, hadi gidin Esad'ı devirin demiş.

Ortalık birbirine girince Trump'ın tornistan edemeyeceği hesabını yapmışlar ve Beyaz Saray'a yerleşmeden önce  elini bağlayacak bir adım atmışlar.

Sonrasında ne olacak, üç vakte kadar öğreniriz.

Ama her şart altında, PYD, SDG, PKK ne derseniz deyin, Kürtler, Amerika için "stratejik müttefik"

Bu, tartışma konusu bile değil. Trump'ın bundan vazgeçeceğini düşünmek safdillik olur.

Tabii ki asıl niyetleri, Suriye'deki Kürtlerin elinde tuttuğu hidrokarbon kaynakları üzerinde tam bir hakimiyet sağlamak sonra da İsrail'in güvenliği için bu yapıyı güçlendirip kalıcı hale getirmek. 

Ardından, Akdeniz'e uzanacak Kürt koridoru...

Sırf bizdeki iktidar öyle istedi diye bu pozisyondan geri adım atmaları söz konusu olmayacaktır.

Belki de Trump bütün meseleyi, Tayyip'e havale eder. İstediğin kadar o koltukta otur benden sana tam destek, yeter ki bu işi benim menfaatlerime halel gelmeyecek şekilde çöz, der!

Trump'ın son açıklamalarına baktığımızda, hiç ihtimal dışı değil!

Heyet Tahrir eş Şam ise Amerika için sular durulana kadar kullanılacak taktik bir unsur.

Nasıl ki, 10 yıl evvelinde Irak ve Suriye'yi istedikleri kıvama getirmek için IŞİD'i ortaya atmışlar, sonrasında ipini çekmişlerdi; büyük ihtimalle Şam'ı fethedip Şeriat çığlıkları atan cihatçıları da aynı akıbet bekleyecek. 

Ama bugün ya da yarın değil. 

Bunlar orta ve uzun vadenin meseleleri.

Ez cümle, Amerika ve İsrail, hem Kürtlerin hem cihatçıların ipini elinde tutuyor. Bir anlamda masada pazarlığı iplerini bizzat tuttukları ve oynattıkları kuklalar yapacak.

Beş, on sene sonra Holywood'a güzel bir film senaryosu olur.

Bizimkilere gelince...

Emevi camisinde namaz kılarken verilen pozları içeride belki satarlar ama iş sahadaki gerçekliğe gelince Amerika ile nasıl aşık atacaklar, orası meçhul.

Ya da atmak isteyecekler mi, bilmiyoruz.

Bir de Suriye Milli Ordusu var, hani iktidarın uzun yıllar büyük umutlarla eğitip donattığı, maaşa bağladığı sözüm ona muhalif Suriyeliler.

Türkiye, şimdilik bunları PKK'nın garnizon devletçiğinin alan hakimiyetini kısıtlamak için kullanıyor. Amma ve lakin, Heyet Tahrir eş Şam, cazibe merkezi olursa ki öyle görünüyor; muhtemelen bizden gönüllü tezkere alıp buraya asker yazılmak isteyeceklerdir.

Yani, elimizde avucumuzda kimse kalmayabilir.

Sonrasını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.

Görünür gelecekte, hemen güneyimizde Afganistan benzeri, selefi cihatçıların idare ettiği bir ya da birkaç emirlik, hemen bitişiğinde Türkiye'yi sürekli taciz ve tahrik eden Amerikan koruması altında PKK garnizon devletçiği…

Şimdilik, pazarlık masasında Ruslar olmayacak gibi görünüyor.

2011'den beri Esad'ın arkasında taviz vermeden duran Putin'in, artık bütün bu meseleleri Amerika ile ikili düzeyde konuşarak çözmek istediği anlaşılıyor.

İsrail ise sanki köpeksiz köyde çomaksız geziyor, askerleri neredeyse Şam'a girecek.

Başkente 19 kilometre kadar yaklaşmışlar.

Netanyahu‘nun hiçbir fırsatı kaçırmadığını söyleyelim. İsrail Hükümeti, son olarak Golan Tepeleri'nde yerleşim alanının genişletilmesine dair "teşvik planını" onayladı.

Bu, haritanın kalıcı olarak değişmesi demek. Cihatçıların ise efendilerine -haşa huzurdan tepki göstermek ne hadlerine-cümlesi kuzuların sessizliğine bürünmüş durumda.

Bizim iktidar ise bu kritik gelişme karşısında İsrail'i hunharca kınamakla yetindi ve ıslık çalmaya devam etti.

Artık iyiden iyiye ortaya çıktı, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısı, İsrail'e öyle bir bahane yaratmış ki, Gazze'yi dümdüz edip, Hizbullah'ın kolunu kanadını kırdıktan sonra Suriye'yi işgal edebilecek cesareti gösterebiliyor.

Ez cümle, ak sakallı tarih baba 21. yüzyılı kaleme alırken bugünleri "Ortadoğu'nun distopyası" olarak dile getirecektir kuşkusuz!

Yazıyı bağlamadan, emperyalistlerin Büyük Ortadoğu Projesi‘nde Suriye sayfasının kapatılmak üzere olduğunu söyleyelim, ruhuna el Fatiha, diyerek yazımıza noktayı koyalım.