Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Tüy dikti!

Önce kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nu devirdi sonra yerel seçimlerde CHP'yi Türkiye'nin birinci partisi yaptı.

Siyasetin çeyrek yüzyılına damgasını vurmasa bile güzel bir çentik attı.

31 Mart'ta, CHP tarihinde Bülent Ecevit'in ardından en fazla oyu aldı, AKP'yi hezimete uğrattı.

Hakkını teslim edelim.

Az buz bir başarısı yok.

Ama yine de ilgi bekleyen, beğenilmek, takdir görmek isteyen, sürekli kendini kanıtlama çabası içinde olan ergenler gibi davranmaktan vazgeçmiyor.

Yerel seçim sonuçlarından öyle bir sevindirik oldu ki yine ne yapacağını şaşırdı.

Maalesef, ağır, oturaklı, kararlı bir siyasetçi görüntüsü vermiyor, veremiyor.

CHP Genel Başkanı olmanın, Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturmanın ne anlama geldiğinin, bunun kendisine yüklediği tarihi sorumluluğun pek farkında değil.

Ciddiyetsiz hareket ediyor.

Ülkenin içinde bulunduğu ahval ve şeraitin son derece namüsait bir mahiyette tezahür etmekte olduğunu görmüyor.

31 Mart'tan sonra, erken seçimi zorlayıp AKP'yi sandığa gömecek güçlü ve sonuç alıcı bir siyaset izlemesini, en azından seçmenini verdiği oya pişman etmemesini beklerken bir baktık ki kendisi şeklinin, şemalinin derdine düşmüş.

Önce ameliyat masasına yatmış, ses tellerini düzelttirmiş.

Sonra gitmiş gözlerine akıllı lens taktırmış.

Gözlüklerinden kurtulmuş.

Arkasından saçını boyatmış.

Hatta daha genç görünmek için botoks bile yaptırmış.

Burada duralım, derin bir nefes alalım ve “hadi” diyelim, “bu bir tercih meselesidir”

Sonuçta, yurdum insanının karşısına nasıl çıkacağına tabiatıyla kendisi karar verecektir.

Belki CHP'nin imaj maker'ları, gözlüklerini atarsan, sesin çatallı çıkmazsa, saçlarında beyazlar, yüzünde kırışıklıklar olmazsa daha fazla oy alırsın demiştir.

Bilemiyoruz.

Yeni imajının işe yarayıp yaramayacağını; sırf, genel başkanı daha genç ve daha yakışıklı göründüğü için CHP oy patlaması yaşayıp yaşamayacağını zaman içinde göreceğiz.

Ama yine de kimsenin buna söz söylemeye hakkı yok.

Ülkenin içine düştüğü bu bataklıktan kurtulması için CHP'yi umut olarak görmek isteyen kitleleri, Genel Başkan’ın şekli, şemali pek fazla ilgilendirmiyor.

Saçının rengi, sesinin tonu, gözlüklerinin olup olmaması çok önemli değil.

Ama siyaseten yalpalaması, sağa sola savrulması, cumhuriyetin temel ilkelerine, laikliğe güçlü şekilde vurgu yapmaktan kaçınıyor olması, CHP'ye oy veren Atatürkçü kitleleri birebir ilgilendiriyor.

Çünkü bunlar temel meseleler.

Bir de siyaseti yürütme şekli var.

Maalesef bu konuda pek iyi bir sınav veremedi.

Şimdi de Tayyip'in iktidara geldiğinden buyana devletin bütün gücünü kullanarak CHP'yi ezmeye çalışmasını, PKK ile bir tutmasını ve hatta CHP’lilere doğrudan “terörist” demesini, ülkenin kurucu felsefesini “cehape zihniyeti” diyerek aşağılamasını görmezden gelip kendisine yaranmanın derdine düştü.

Çıktı dedi ki:

"Ben Sayın Cumhurbaşkanı ile bayramda telefonlaştığımızda da söyledim. Biz Türkiye'nin ana muhalefet partisiyiz. Bu seçimlerde birinci partiyiz ama yurt dışına çıktığımızda Türkiye'nin partisiyiz. Türkiye'nin hakları, menfaatleri için birlikte çalışmak durumundayız. Bunun için önümüzdeki süreçte Sayın Erdoğan'la yüz yüze bir görüşmemiz de olacak. Orada da konuşacağız. Bizim bazı devlet geleneklerine hızla geri dönmemiz lazım..."

Tayyip de kendisine can suyu olacak, siyaseten nefes aldıracak ve seçimde AKP'yi sandığa gömmüş olmasına rağmen CHP'yi kendisinin emir kulu gibi gösterecek bu fırsatı elbette kaçırmadı.

"CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sizden randevu istediği konuşuluyor. Bu talebe yanıtınız ne olur?" sorusuna "CHP’nin Genel Başkanı Sayın Özel’e kapımız açık. Ele alacağımız konu başlıklarımız çok, ziyarete geldikleri anda oturur konuşuruz" cevabını verdi.

Ben kendi adıma gerçekten çok merak ediyorum. Türkiye'yi hemen her açıdan uçurumun eşiğine getiren, ülkenin kaynaklarını tarikatlara, cemaatlere peşkeş çeken, toplumu kutuplaştırıp herkesi birbirine düşman eden; kendisi gibi düşünmeyen herkesle kavgalı, Atatürk ve İnönü'ye “iki ayyaş” diyecek kadar nefret dolu, CHP'yi her ağzına aldığında neredeyse bir küfür etmediğini bırakan biriyle konuşacak nesi olabilir ki?

Ekonomi mi konuşacak, dış siyaset mi? Yoksa sığınmacılar meselesini mi?

Devletin kaynaklarını har vurup harman savurmamasını mı isteyecek ?

Yoksa Saray'a gidip önünde el pençe divan durarak, haşmetmeaplarından talimat mı bekleyecek?

Bir de “hızla devlet geleneklerimize geri dönmemiz gerektiğini” düşünüyormuş!

Hangi devlet geleneğinden bahsediyor?

Tayyip, devlet geleneği mi bıraktı.

Türkiye'de artık ne kuvvetler ayrılığı var, ne hukukun üstünlüğü, ne insan hakları ne de demokrasi.

Bürokraside liyakat hak getire...

Hepsini, bilerek ve isteyerek yok etti. Tek adam rejimiyle bütün devleti kendi çıkarı doğrultusunda AKP'lileştirdi.

Siyasal İslam, devletin iliklerine kadar işledi.

Asker de Tayyip'in askeri, polis de, hakim de, savcı da...

Yeni imajı ile karşısına çıkıp “Sayın Cumhurbaşkanı, çok ayıp ettiniz” mi diyecek?

Eğer illa görüşecekse, bu eşitler arasında olmalı. Tayyip'i AKP Genel Merkezi'nde AKP Genel Başkanı olarak ziyaret edecekse, o başka...

Ama Saray'a gidip önünde ezilip büzülecekse, bu 2002 yılından bu yana Atatürk Cumhuriyetini savunmak için çok büyük bedeller ödeyen insanları gerçekten rencide eder.

CHP'nin bu tarihi başarıyı elde etmesi için çaba gösterenler, Özgür Özel, Tayyip Erdoğan'ın peşinde koşsun, O'nu ve O'nun tek adam rejimini meşrulaştırsın diye kendisine destek vermedi.

Belki farkında değil ama bu bakış açısıyla AKP'nin bu ülkeye karşı işlediği bütün günahları da temize çekmiş olur.

Böyle bir görüşmenin CHP için götürüsü getirisinden çok daha fazla olur diyerek yazımıza noktayı koyalım.