Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
44,8588
Dolar
Arrow
39,2786
İngiliz Sterlini
Arrow
53,2223
Altın
Arrow
4199,0000
BIST
Arrow
9.616

Üslubu beyan...

Aslı Türkçe değil.

18'nci Yüzyıl'ın ünlü Fransız düşünürü Georges-Louis Leclerc Comte de Buffon söylemiş:

“Le style est l’homme meme”

Ziya Paşa, Türkçe'ye “Üslubu beyan aynıyla insan” diye çevirmiş.

Sonra da atasözü olarak dilimize yerleşmiş:.

Kimin şahsiyeti neyse, bu üslubuna akseder; konuşma tarzı insanın kendisini anlatır; anlamında.

Geçen günlerde Özgür Özel'i dinleyince, aklıma bu cümle geldi.

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidarın önde gelenlerinin üslubuna hiç girmiyorum; onlar 2002'den bu yana kendilerini hiç saklamadılar.

Çoğu zaman sıradan insanın bile kullanmaktan imtina edeceği kelimeleri, cümleleri siyasi üslubun normali haline getirdiler. Sokak jargonunu, hakareti, tehdidi ve hatta küfür etmeyi marifet saydılar.

Siyasi stratejilerinin bir parçasıydı.

Seçmen ile lider arasındaki bağı bu jargon üzerinden kurdular. O cenahtan biri ne söylerse söylesin, nasıl konuşursa konuşsun, 22 yıl sonra artık kimse yadırgamaz oldu.

Ama iş CHP'ye geldiği vakit, durup biraz düşünelim.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün ve hatta siyasi nezaketin kitabını yazmış olan Bülent Ecevit'in koltuğunda oturan siyasetçi, her ne olursa olsun üslubuna dikkat etmek mecburiyetindedir.

Bu kadar açık ve net; altını kalın kalemle çizelim.

En kuvvetli tepkiyi verirken bile seviyesini korumalı, kelimelerini dikkatlice seçmelidir.

Ama daha önemlisi, yaptığı açıklamalarla gerçek dünyadan kopmamalı, yapamayacaklarını söylememeli, söylediklerini de “bedeli ne olursa olsun” yapmalıdır!

Boş yere, laf olsun diye atıp tutmamalıdır.

Özgür Özel, geçen hafta CHP'li 5 belediye başkanının tutuklanması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e “Sert kayaya çarptın oğlum” sözleri ile tepki gösterdi.

Hızını alamamış olacak ki sonrasında "Gelirim, darmadağın ederim, aklını başına topla. Efendi gibi geliyoruz, eylemimizi yapıyoruz, dağılıyoruz ama tepemin tasını attırma, dağılmamak üzere toplanırız" dedi.

Tayyip Erdoğan'a da "AK Parti'de aklını başına alacak kim varsa söylüyorum. Buradan sonra bu işin sonu kötü, alın bunu buradan" diye seslendi.

Yargının, iktidarın sopası haline geldiğini, Tayyip Erdoğan'ın bu sopayla siyaseti şekillendirmek istediğini, muhtemel rakiplerini içi boş davalarla bertaraf etmeye çalıştığını; hak, hukuk, adalet, diyenin “Cumhurbaşkanı'na hakaret” bahanesiyle içeri atıldığını zaten biliyoruz.

Ayan, beyan ortada.

Ama mesele bu değil. Buradaki sıkıntı, Özgür Özel'in üslubu...

Akın Gürlek, senin sokakta çelik çomak oynadığın akranın değil ki, “oğlum” diye hitap ediyorsun.

Bu hitapla, hem Akın Gürlek'in hem de iktidarın eline koz vereceğini bilmiyor olamazsın! Kaldı ki, CHP'ye yapılan yargı operasyonlarının talimatının nereden geldiği belli. Akın Gürlek, sadece verilen talimatı yerine getiren bir bürokrat.

Zaten tam olarak ne söylemek istediğini anlayan varsa da beri gelsin!

Mesela, “sert kaya” diyerek kimi kastetti?

Eğer kendini kastettiyse, “sert kaya” olmadığını ve ne yaparsa yapsın olamayacağını, Tayyip Erdoğan'ın karşısında önünü ilikleyip, ılıklaşalım, yumuşayalım, normalleşelim dediği zaman göstermişti.

Koltuğa oturduğundan beri, ne Tayyip Erdoğan'a ne de getirdiği sisteme ve siyasal İslamcı zihniyete “ilkesel” bir karşı duruş ortaya koymadı. 

Sürekli, esastan bir meselemiz yok ama usule itiraz eder gibi yapabiliriz, havasında olduğu için buradaki “sert kaya” lafı zaten boşta kalıyor.

Aynı konuşmasında "Gelirim, darmadağın ederim" diye de efelendi.

Eğer bu cümlesine seçimden sonra siyasallaşmış yargıya el atacağım filan gibi mücerret bir anlam yüklediyse bilmiyoruz ama yurdum insanı muhtemelen, adliyeye baskın yapıp, önümüze geleni rehin mi alacağız yoksa adliye koridorlarında açlık grevine mi başlayacağız diye kendi kendine sormuştur.

Cümlesini bağlarken, “Efendi gibi geliyoruz, eylemimizi yapıyoruz, dağılıyoruz ama tepemin tasını attırma, dağılmamak üzere toplanırız” dedi.

Bugüne kadar gerek memleketin gerekse CHP'nin başına gelenler sebebiyle Özgür Özel'in tepesinin tası hala atmamışsa, orada çok ciddi bir sıkıntı var demektir.

Tepesinin tasının atması için daha fazla ne olmasını bekliyor? 

Mesela, iktidar 30 Haziran'da anahtarı Kılıçdaroğlu'na verip çatır çatır CHP'yi böldüğü vakit mi tepesinin tası atacak?

Eğer dağılmamak üzere toplanma gibi niyeti var idiyse, neden bunu 19 Mart'ta İmamoğlu tutuklanıp içeri atılırken yapmadı.

Eğri oturup, doğru konuşalım. Özgür Özel'in söylediklerinin hiç birinin gerçek hayatta karşılığı bulunmuyor. Belki yurdum insanının balık hafızalı olmasına güveniyor. Nasıl olsa, dün böyle demiştin, ne oldu çabuk unuttun, diyen olmayacak.

Ez cümle üslup sadece meselenin bir tarafı ama CHP, her anlamda kurucu ayarlarına dönmeden Türkiye için gerçek bir umut olamayacaktır, diyerek yazımıza noktayı koyalım.