Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine dinamit koyuyorlar.
Gizli saklı değil. Açık açık...
Gözümüzün önünde!
Dün, BOP tiyatrosunun bir sahnesini daha izledik. PKK, sembolik de olsa güya silah bıraktı, arkasından Tayyip Erdoğan’ın Kızılcahamam'daki açıklaması geldi:
“AK Parti, MHP ve DEM Partisi olarak birlikte yürüyoruz”
Aslında malumu ilan etti.
Kürtçüler, İslamcılar, çakma solcular, ılık beyinli liberaller, foncular, emperyalizmin çanağını yalayan; Cumhuriyetten, Mustafa Kemal Atatürk'ten nefret eden artık kim varsa sevinç çığlıkları atmakta. 101 senedir zaten Cumhuriyetin altını zaten hep birlikte oyuyorlardı.
Birkaç yurtsever dışında kimsenin sesi çıkmıyor.
Üstümüze ölü toprağı serpilmiş.
Olanı biteni, sanki başka gezegende yaşanıyormuş gibi sessiz sedasız seyrediyoruz.
Belli ki, herkes kendine göre bir hesap peşinde.
Genç kuşakları geçelim ama tevellüdü bize yakın olanlar bile emperyalistlerin yakın coğrafyamızdaki kanlı oyunlarını unutmuş görünüyor.
Daha dün Srebrenitsa katliamının yıl dönümüydü.
Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Suriye...
Buralarda oluk oluk kan akıttılar. Güzelim memleketleri ya parça pinçik ettiler ya da kendilerine kayıtsız şartsız hizmet edecek ortaçağ zihniyetinin ellerine teslim ettiler.
Belli ki artık sıra Türkiye'de...
Sırf, bir kişinin siyasi ikbali için, Irkçı Kürt faşizminin önünde diz çökmemizi; terörü, teröristleri meşru ve makbul kabul etmemizi istiyorlar.
Türk-Kürt-Arap diyerek, ulus devleti ortadan kaldırmaya niyetliler.
Zaten, emperyalizmin çıkarları, bunların siyasi hesaplarının çok uzağında değil.
Seneler öncesinden bunu görmüş olan Mustafa Kemal Atatürk'ün aziz hatırası önünde yeniden saygıyla eğilelim:
“Bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler”
Daha nasıl ikaz etmiş olsun!
Ne yazık ki memleketin kurucu partisi CHP'nin başındakiler bu ihanet sürecine dahil olmak için can atmaktalar.
Türkiye'nin, şehitlerin kanıyla tescil edilmiş tapusu, narko bir terör örgütünün siyasi temsilcileri ile pazarlık meselesi yapılırken artık kelimenin tam anlamıyla lağım çukuruna dönmüş iktidar medyası ve sözüm ona düne kadar “muhalif” geçinen tayfa bunu “Terörsüz Türkiye” diye millete ittirmeye çalışıyor.
Sevr Antlaşması ile teslim alamadıkları Türkiye'yi içeriden yıkmanın eşiğine geldiler!
Buna “dur” demek için önümüzde çok fazla vakit kalmadı.
Yarın çok geç olabilir!
Çok Okunanlar

Ortalığı karıştıran evlilik teklifi

Gel bakalım Yiğit Bulut efendi

Yıkım günleri...

Anayasa değişikliğinin de ötesinde BOP'a hizmet eden süreç

İkinci Habur mu ikinci Mondros mu?

Gazeteler, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasını nasıl gördü?

Parmağına krem süren vekil gündemde

Zeki, Çevik ve Ahlaklı…

Spotify'la yaşanan 'Emine Erdoğan listeleri' krizinde yeni gelişme

Uyanır mıyız?