Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,7526
Dolar
Arrow
35,1594
İngiliz Sterlini
Arrow
44,1618
Altın
Arrow
2977,0000
BIST
Arrow
9.949

Yılbaşı meselesi

Büyük bir gayretle bugüne kadar korumaya çalıştığımız içimizdeki son umut kırıntılarını tamamen yok etmek istiyor ki sorgusuz sualsiz kendisine kul olalım.

2025 yaklaşıyor ya, birileri yine düğmeye bastı.

İslamcı güruh, yılbaşını kutlamak isteyenlere adeta nefret kusuyor.

Hep aynı terane!

Müslüman “Yılbaşı”, “Noel” kutlamazmış, harammış, günahmış falan filan… 

Kutlamaya niyeti olanlara, tehdidin, küfrün bini bir para. Güya memlekette din ve vicdan özgürlüğü var, yersen dolapta dolma da… 

Şeyhülislam efendi geçen Ayasofya’da verdiği Cuma hutbesinde çıktı dedi ki;

“Dinimiz ve medeniyetimizle hiçbir bağı olmayan, İslam dışı geleneklerden kalan figürlere özenmek, onlar gibi giyinmek, onlar gibi davranmak, inancımıza aykırıdır, yanlıştır. İşin en mantıksız tarafı ise insanları hak ve hakikate davet eden bir Peygamberin doğumu, onun getirdiği değerlere aykırı olarak bazı aslı, esası olmayan isimlendirmeler bağlamında kutlanmak istenmesidir. Dolayısıyla helal haram ölçülerine riayet edilmeyen ve mahremiyet sınırlarını aşan her türlü eğlence ve davranış, inancımıza aykırıdır, günahtır. Ayrıca hangi sebeple olursa olsun, masumları katledenlere destek verenlerin sattıkları ürünlerle hediyeleşmek, Gazze şehitleri ve bu toprakları bize vatan kılan bütün şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak kadar ağır bir vebaldir”

Bu sözleri neresinden tutalım!

İlk bakışta siyasal İslamcı zihniyetin kolpa kapitalizm eleştirisinden öte pek fazla anlam taşımıyor gibi görünse de altını kalın kalemle çizerek vurgulayalım ki aslında ortada seküler hayat tarzına karşı açılan bir savaş var.

Biz de Şeyhülislam efendiye soralım:

Arkadaş, peki o zaman neden sen, dini de kültürü de medeniyeti de farklı olan elin Alman’ının yaptığı Audi’ye, Mercedes’e biniyorsun; üstelik bu fukara milletin, aç karnını bile doyuramazken anasının ak sütü gibi helal kazancından verdiği vergileri, harcayıp çarçur ediyorsun.

Araf Suresi 31. Ayette, “Yiyiniz, içiniz ve israf etmeyiniz” yazmıyor mu?

İman ettiğin kitabı hiç mi okumadın!

Yani, bunlar günah değil de yeni yılı kutlamak mı günah?

Tabii elinde kılıçla kürsüye çıktığında her zamanki gibi sapla samanı itinayla karıştırıyor; böylece hem yurdum insanı bir güzel yiyebilsin hem de muhtemel tepkilere karşı kıvırma payı kalsın.

İktidar kültürel hegemonyasını tahkim edebilmek, halkı kendi zihniyeti doğrultusunda dönüştürebilmek için elinden geleni yapıyor. 

2002’den bugüne ne kadar başarılı olduğu tartışılır. Ancak ortadaki doku uyuşmazlığına rağmen baskıyla, tehditle, şantajla sürekli olarak mevzi kazandığı da vakıa!

Mesela, 2000’lerin başında caddelerde, sokaklarda, mağazalarda, AVM’lerde, evlerde hatta okullarda görmeye alışık olduğumuz yeni yıl süsleri artık yok.

Televizyon kanalları desen ha keza öyle…

Güzel bir yeni yıl programı, şarkıcılar, türkücüler, komedyenler, saat gece yarısını gösterdiğinde çıkan dansözü ara ki bulasın.

Oysa meselenin dinle, imanla, Allah’la, Kuran’la ne ilgisi var ne de alakası.

Noel bir Hristiyan bayramı.

Türkiye’de onların dışında zaten kutlayan yok.

Sırf merakından her 24 Aralık’ta İstiklal Caddesi’ndeki Saint Antuan kilisesinin içine doluşan yurdum insanından bahsetmiyorum.

Açın Hz Google’ı, bakın ne yazıyor!

“Noel, her yıl çoğunlukla 25 Aralık tarihinde İsa'nın doğumunun kutlandığı bir Hristiyan bayramıdır. Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş, Milat Yortusu olarak da bilinmektedir. Noel, her yıl dünyadaki Hristiyanların çoğunluğu tarafından 25 Aralık'ta kutlanır. Bazı ülkelerde kutlamalar 24 Aralık'ta Noel arifesiyle başlar ve 25 Aralık bitimine kadar devam eder. Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık'a denk gelen 6 Ocak'ı Noel olarak kutlarlar. Hristiyanların çoğunlukta olduğu bazı ülkelerde pratik olarak Noel tatili yılbaşı tatiliyle birleştirilir.”

Ayakkabısını bağlayacak veya yürürken sakız çiğnemeyi becerebilecek kadar zekâsı olan herkes bu cümleleri anlayabilir.

Kaldı ki siyasal İslamcıların Noel düşmanlığı, pek savundukları İslami değerlere de uygun değil. 

Tamam, İslam itikadına göre bugünkü İncil’de sıkıntı var, peki ya Hz İsa ile derdiniz ne?  

Kuran'da tam 93 ayette, İsa’nın adı "Meryem'in oğlu", "Allah'tan bir ruh" ya da "Allah'ın Kelimesi" unvanlarıyla veya özel ismiyle toplam 180 defa zikrediliyor. Üstelik Kuran’da doğumu en ayrıntılı şekilde anlatılan peygamber de Hz İsa…

Şimdi bir sürü anlamsız bahaneler bulup, yok öyle değil, şöyle filan gibi atıp tutan olacaktır ama buradaki soru son derece basit:

Bir Müslüman, itikadının temel kaynağı olan Kuran’da adı tam 93 ayette geçen bir peygambere neden bu kadar büyük bir nefret duyar.

Ya külliyen cehaletten ya da aklını, fikrini, vicdanını, itikadını siyaseten kiraya vermiş olmaktan…

Başka izahı yok!

Batılı ülkelerin, Noel tatili ile yılbaşını pratik nedenlerle birleştirmiş olmaları üzerinden yürümeye çalışsalar da, bu bizde zaten böyle değil. 

Gelelim Noel Baba’ya. O evrensel bir figür… 

Nasıl, Oğuz Aral’ın Avni’si dünyaya mal olmuştu, Noel Baba da öyle. 

Kaldı ki Demreli olması, memleketin turizmine katkı sağlamakta.

O zaman yılbaşı kutlamalarına neden bu kadar karşılar?

İşte zurnanın zırt dediği yer burası.

Çünkü yeni yıl demek, yeni umutlar, yeni hayaller, yeni planlar demek… 

Sayalım ki bahar aylarına da açılan bir kapı.

Sadece takvimsel bir eşik ama insanlar yeni yıla umutlarını, hayallerini tazelemiş olarak giriyor.

Bütün dünyada bu böyle...

Hiç uzağa gitmeyin, bakın yeni yıl mesajlarına, hep sağlık, mutluluk, refah temennileri ile doludur. 

Cümlelerin sonunda illa ki yeni yılda bütün hayallerin gerçekleşmesi dileği vardır.

İşte siyasal İslamcı zihniyetin derdi tam olarak bu!

Umutlarımızı bitirmek, hayallerimizi yok etmek, mutluluğumuzu elimizden  almak istiyor.

Yeni yıla girerken birazcık neşelenebileceğimiz birkaç saate bile tahammülü yok.

İnsanlar ne kadar mutsuz ve umutsuz olursa, hayata olan bağı zayıflarsa, öbür dünyada payına düşecek 72 huri ile avunursa, o kadar işlerine geliyor.

Arap masallarıyla beyni yıkanmamış, yaşadığı hayattan kopmamış; ara sıra yakın dostları ile birkaç kadeh rakı parlatıp keyiflenmeyi bırakmamış, hala nefes alıyorken umudun ve mutluluğun peşinde koşan, güzel bir şarkı, oynak bir türkü ile coşmaktan vazgeçmeyen insanlar, ortaçağ zihniyetiyle bezedikleri Neo Hamidyen rejim için ciddi bir tehdit olacaktır.

Bunun farkındalar!

Karanlığa mahkûm ettikleri insanların, bu hastalıklı rejime gönüllü kulluk yapacağını düşünüyorlar, o yüzden yüklendikçe yükleniyorlar.

Ama mesele kendilerine gelince, o başka tabii...

Yeni yılın son haftasında Avrupa’nın hemen her şehrinde açılan Noel pazarlarına gidin, Türkiye’den tatile gelmiş türbanlı bacılarımızı ve onların badem bıyıklı kocalarını görürsünüz.

Büyük katedrallerde mum yakarlar, Noel Baba’yla Tiktok videosu çekerler, çaktırmadan bol hardallı domuz sosisi yerler, karanfilli, tarçınlı sıcak şarap içerler.

Yazıyı bağlamadan “fakirin ekmeğidir” kolaycılığına kaçmayalım; yeni yılın arifesinde enseyi karartmanın manası yok.

Ama Romalı düşünür Seneca’nın “Yaşıyorsak hala umut var demektir” sözüne atıfla yazımıza noktayı koyalım.