Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,6775
Dolar
Arrow
38,6509
İngiliz Sterlini
Arrow
51,4208
Altın
Arrow
4180,0000
BIST
Arrow
9.242

Yumruk ve ötesi...

Özgür Özel'e atılan yumrukla kim nasıl bir mesaj vermek istedi, bir miktar siyaset okur yazarlığı olan herkes tahmin edebilir.

“Ayağını denk al”

Türkiye'de siyaset, bu dönemin moda tabiriyle “level” atladı.

Artık kimse “eskisi gibi” olmasını beklemesin, tabii iktidar bugüne kadar ortada siyaset olarak tarif edilebilecek ne bıraktıysa.

Bu saldırı, tansiyonu daha da yükseltecek.

Orası çok belli.

Meselenin hafife alınacak yanı yok.

Ancak, CHP bunun üzerine hakkıyla gidebilecek mi, Özgür Özel vaziyetin vahametini gerçekten kavrayabildi mi, orada ciddi soru işaretleri var!

Ama önce hakkını teslim edelim. Salı günü partisinin Meclis'teki grup toplantısında yağmasa bile bir güzel gürledi.

Dedi ki:

“Birileri bize şunu söylüyor; 'Biz Türkiye'yi bir noktaya getirdik. Bir şeye karar verdik. Siz, bu kararın önünde engelsiniz. Siz direniyorsunuz, itiraz ediyorsunuz, Sokağa çıkıyorsunuz, meydanları dolduruyorsunuz, her hafta miting, sürekli gündemde tutuyorsunuz. Durun, oturun, Ankara'ya dönün ve partinizde oturun'”

Belli ki verilmek istenen mesajı almış.

Sözleri meseleyi tam olarak tarif ediyor.

Ne eksik, ne fazla...

Ancak, Ziya Paşa'nın beytinde söylediği gibi, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!

Ankara'ya döndükten sonra “Bir santim eğilmeyiz, bir adım geri atmayız. Biz bir santim eğilirsek bunlar bu millete diz çöktürürler, asla sinmeyeceğiz, biz kazanacağız, Türkiye kazanacak” demiş olmasına rağmen, Beştepe'den gelen “geçmiş olsun” telefonuyla yelkenleri suya indirmiş olmasına dikkat çekelim.

Çünkü muhalefetin surlarındaki en büyük gedik işte tam olarak burada.

Belli ki yerel seçimden sonra hangi akla hizmet ettiği belli olmayan normalleşme, yumuşama, ılıklaşma siyasetinden vazgeçmemiş.

Sağda solda, ne kadar atsa ne kadar tutsa, fırsatını bulduğunda Tayyip Erdoğan'ın şefkatine sığınma ihtiyacı hissediyor.

Yani zurnanın zırt dediği yer...

Defalarca dile getirdik, Tayyip Erdoğan'ı sandıkta yense bile zihninde bir türlü aşamıyor.

Kendisini aradığında, açık açık “telef” sözü için özür diledi mi bilmiyoruz. İletişim Başkanlığı'nın açıklamasında da böyle bir ifade yok.

Buna rağmen "Sayın cumhurbaşkanının açtığı telefon bir değer taşıyor. Ben geçmiş olsun telefonunu dikkate alıp ‘telef’ sözünün geri alındığını düşünüyorum” diyerek Tayyip Erdoğan'ı mazur göstermenin derdine düştü.

Bu son derece vahim...

Üstelik, küçük ortağı “geçmiş olsun” mesajında adını anma zahmetine bile katlanmadı.

Şimdi biz, cümbür cemaat, saldırının azmettiricisinin ortaya çıkarılmasını, arkasındaki güçlerin bulunmasını filan bekleyeceğiz.

Tabii ki boşuna.

İlla ki sağda solda birinin sadece gıcık olduğu için özellikle azmettirmesi de gerekmiyor.

Bu memlekette iktidar sürekli olarak muhalif kimliği olan kim varsa zaten hedef gösteriyor, tehdit ediyor. Kolayını bulduğunda, gözünün üstünde kaşın var diyerek içeri atıyor.

Ne yazık ki memleket demokrasiden, insan haklarından, hukuk devletinden uzaklaştıkça, siyasetin yeni normali bu olacak.

Yani, “bana geçmiş olsun, dedi” diye zil takıp oynamak, demediğini dedirterek, iktidardan sıdkı sıyrılmış yurdum insanına hoş gösterme gayretine girmek yerine memleketin önündeki yakın ve gerçek tehdidin farkında olması lazım.

Ama çok umut vadettiği söylenemez.

Cümlelerinin tonuna bakarsak sanki, 15 milyon insanın tercihiyle Cumhurbaşkanı adayı olmuş İmamoğlu'nun haksız ve hukuksuz şekilde içeri atılmasını, CHP'li belediyelere arka arkaya yapılan operasyonları, her ağzını açtığında en hafif tabiriyle terbiye sınırlarını zorlayan açıklamalarını, hakaretlerini, tehditlerini unutmuş ya da unutmaya mütemayil, eğer ki saraydaki ipleri biraz gevşetmeye kalksın.

Oysa, bunun bir strateji olduğu çok açık...

Biliyor ki parmağını şıklatsa, karşısına geçip el pençe divan duracak.

İçi rahat.

Tayyip Erdoğan, kedinin kuyruğu ile oynadığı gibi oynuyor ve her seferinde kendi önüne alan açıyor.

Bunu görmüyor olamaz, peki o zaman neden aynı hatayı sürekli tekrarlıyor? Ya farklı bir hesabı var ya da gerçekten siyaset bilmiyor.

Asıl sıkıntı, yurdum insanında artık bıçağın kemiğe dayanmış olması. Kazan fokur fokur kaynıyor. Bardağın nasıl taştığını 19 Mart'ta gördük.

Eğer Özgür Özel toplumsal muhalefete layıkıyla liderlik yapabilirse, iktidarı sallayacak. Yoksa geri kalanı lafı güzaf!

Sadece miting muhalefetinin bir süre sonra yeterli olmayacağını söyleyelim, bu çok belli; insanlar fırsatını bulduğunda yine sokağa dökülecek.

Ya CHP'nin liderliğinde ya da değil...