Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,0338
Dolar
Arrow
34,1384
İngiliz Sterlini
Arrow
45,5419
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.891

Yurdum insanı, nasıl olsa hesabını sormaz

Memleket yangın yeri...

Ekonomiden siyasete, eğitimden sağlığa, adaletten milli güvenliğe kadar neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyor.

Adeta bir distopyanın içindeyiz.

Siyasal İslamcı zihniyet; kendi yandaşlarına sermaye transferi yapmak için bilerek ve isteyerek patlattığı enflasyonla iliğimizi, kemiğimizi sömürüyor.

Öyle ki, yurdum insanının yüzde 98'i açlık ve yoksulluk sınırının altında hayata tutunma mücadelesi veriyor.

İşkembe-i kübradan sallamıyorum, Birleşmiş Milletler'in 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'nda yazıyor. Tüketici Hakları Derneği'nin hesaplamaları da teyit ediyor. Gizli, saklı değil, bunlar herkesin açık kaynaklardan bulabileceği bilgiler.

Emeklilerin hali zaten harap. Aldığı maaş yetmediği için günde bir öğüne indiren de var, akşamları çöplerden çürük sebze, meyve toplayan da.

Son derece derin bir fakirlik içinde debeleniyoruz.

Yetersiz ve kalitesiz beslenmeden dolayı, çocuklarımızda gelişim bozukluğu baş gösterdi. Yurdum insanının kahir ekseriyeti et, süt, yumurta yüzü görmüyor.

Sadece ekonomik krize değil aynı zamanda buna bağlı gelişen dehşet bir sosyal çürümeye de şahitlik ediyoruz.

Mesela, fakirlik arttıkça çocuk evlilikleri de artıyor!

Ergen çeteleri sokaklarda terör estiriyor; uyuşturucu kullanımı neredeyse ilkokullara kadar indi. Beline silah takan yeni yetmeler orada burada racon kesiyor.

Hudutlarımız elek gibi.

Yol geçen hanı misali, giren çıkan belli değil. Kaçak göçmenler, sığınmacılar, sağdan soldan ithal yeni mafya babaları, Türkçe bile konuşamayan Slav çakalları, cihatçılar, terör örgütü yöneticileri, hangi karanlık mahfillere hizmet ettiği belli olmayan -ya da çok belli olan – eli kanlı tetikçiler İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Adana'da, Bursa'da fink atmakta.

Cinayet, gasp, yaralama, taciz, tecavüz, kaçakçılık, adam kaçırma, uyuşturucu, kara para aklama suçları katlanarak artıyor.

Ez cümle tek adam rejimi ve bu rejimden beslenen asalak tayfası, hemen her yerde ümüğümüze çökmüş vaziyette. Memleketi yaşanmaz kılmak için ellerinden geleni yapıyor. Fütursuzca bir yağma söz konusu.

Bizim için adeta “yer demir gök bakır” oldu.

İşte, ahval ve şerait cümlemiz için böylesine namüsait bir mahiyette tezahür ederken, bir de baktık bütün bunların sorumlusu olan şahsiyet; Amerika'da sağa sola caka satmanın derdine düşmüş. Soframızdaki aşımızdan, çoluğumuzun çocuğumuzun rızkından eksilterek “vergi” diye topladıkları haracı, New York'ta zat-ı şahanelerinin boy boy reklamı için harcamaktalar.

Belli ki, Manhattan'ın caddelerinde özlü sözleri ve fotoğraflarının olduğu ışıklı panolara, bir aşağı bir yukarı tur atan kamyonların kasalarındaki reklamlara milyonlarca dolar para vermişler.

Ama elin gavuru bu tür reklamlara ve reklam kokan hareketlere pek itibar etmez, ciddiye de almaz.

Bunu bilmiyor mu, elbette biliyor.

New York'taki, “Dünya beşten büyüktür” gibi afilli ama içi boş sloganlarla bezenmiş gövde gösterisinin oradakiler için değil, burada ne verse yiyen, zatı şahanelerini “dünya lideri” zanneden kütle için yapıldığı aşikar.

Bir nevi seçime şimdiden hazırlanalım vaziyeti.

Kim ne derse desin, yurdum insanını çok iyi tanıyor, stratejisini ona göre belirliyor, siyasette oyununu ona göre kuruyor. Memlekette açlıktan nefesi koksa da, New York'ta ya da başka bir yerde sağa sola savrulan paraların hesabını sormayacağını çok iyi biliyor.

Nasıl mı, gelin biraz sayfaları karıştıralım.

Alman Friedrich Naumann Vakfı'nın, Özgürlük Araştırmaları Derneği ile yaptığı bir çalışma var.

Çok yeni, dumanı üstünde.

“Türkiye'de Liberal Değerler. 2024 Raporu”

Her ne kadar Alman vakıflarına son derece mesafeli olsam da söz konusu çalışmanın sonuçlarının dikkat çekici olduğunu söylemem gerekir.

Çoğu, yurdum dahilinde gazeteci gözüyle yaptığımız tespitleri teyit eder nitelikte.

Mesela, okumuş, yazmış, mürekkep yalamış; insanına, geleceğine dair hassasiyeti ve kaygısı olan kim varsa yargının siyasileşmesinden son derece şikayetçidir. Hele iktidara bir lokmacık muhalif olsan bile ak sarayın isim isim atadığı hakimlerin elinden kurtulamaz, mahkeme kapılarında sürüm sürüm sürünürsün.

Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında yaşananlara kadar gitmeyelim ama son dönemde yargıda arka arkaya patlayan skandallar herkesin malumu.

Belki de memleketin en büyük sıkıntısı, kanayan yarası.

Cümle alem biliyor ki, adalet olmadan ne ekonomi düzelir ne toplum ne siyaset.

Adaletin mülkün temeli olduğuna üç beş yobaz dışında pek fazla kimse itiraz etmiyor gibi görünse de yapılan çalışmadan kazın ayağının pek öyle olmadığı anlaşılıyor.

Bu araştırmada, yurdum insanının bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi için maalesef yeterince güçlü bir talebinin olmadığı ortaya çıkmış.

“Cumhurbaşkanının yargı mensuplarını kararlarıyla ilgili aramasını onaylıyor musunuz?” diye sormuşlar. Yüzde 40,82'si, neredeyse yarısına yakını “evet” cevabı vermiş.

Yani, iktidarın işine gelmeyen kararların çıkmaması için ak saraydan hakimlere açılan telefonlara çok fazla itiraz eden olmamış.

Benzer şekilde ankete katılanların üçte biri adalet bakanının HSK üyesi olmasına “benim açımdan bir sıkıntı yok” demiş. Her dört kişiden birisi ise iktidarın beğenmediği hakimleri başka yerlere sürmesini desteklemiş.

Gelelim on puanlık uzman sualine!

Yurdum insanı, iktidarın harcamalarının denetlenmesini istiyor mu?

Normal şartlarda, az buçuk demokratik zihniyetin yerleşmiş olduğu ülkelerde halkın kahir ekseriyetinin bu soruya “evet” cevabı vermesi gerekir.

Ama bizde durum biraz farklı. Ankete katılanların neredeyse yüzde 40'ı bunu gereksiz görmüş. Yani, iktidar bizim vergilerimizi har vurup harman savursun, çarçur etsin, kimse de bunun hesabını sormasın.

Dikkat edilirse iktidarın uygulamalarına destek verenlerin oranıyla, seçimlerde aldığı oy üç aşağı beş yukarı örtüşüyor.

Zurnanın zırt dediği yer de burası.

Haşmetmeapları bunu çok iyi biliyor.

O yüzden istediği gibi har vurup harman savurabiliyor. Arkasına aldığı ve istediği zaman din, iman, vatan, millet diyerek genişlettiği bu kütle olduğu sürece kendisine ve iktidarına kolay kolay halel gelmeyeceğinin farkında.

Peki ya muhalefet?, diyelim ve yazımıza noktayı koyalım.