Asgari ücret açıklandı. Kimse memnun olmadı. 2025’in emekçiler, emekliler, dar gelirliler, küçük esnaf, yoksullar, kısacası toplumun geniş kesimleri için zor geçeceğini herkes söylüyordu. Fakat açıklanan rakam, iktidarın ekonomiye ilişkin çizdiği pembe tabloyu bir anda dağıttı.
Biliyoruz, Türk ekonomisinin yapısal sorunları var. Ürettiğinden çok tüketen bir milletiz. Dış borcumuz yüksek. Ciddi bir cari açık sorunumuz var. İşsizlik de yüksek, enflasyon da döviz kuru da. Türk ekonomisi dünya ortalamasına oranla yüksek büyüme kaydettiği dönemlerde bile, bu büyüme oranına koşut bir istihdam yaratamadı. Bir başka ifadeyle, istihdamsız büyüme hastalığına yakalanmış bir ekonomiyiz.
Önümüzdeki soru şu: Sanayi Devrimi’ni kaçıran bizler, acaba endüstri 5.0’ı kaçırmamak için ne yapıyoruz? Büyük veri analizlerini, yapay zekâyı, yeni iş modellerini, ileri teknolojiyi, robotları, en ileri bilgi ve iletişim teknolojilerini, üretim tekniklerini kullanmak için hangi adımları atıyor, eğitimleri alıyor, yatırımları yapmak için çabalıyoruz? Gerçek beka sorunu olan beyin göçünü önlemek ve tersine çevirmek için hangi bilim, eğitim, teknoloji, ar – ge politikalarını geliştiriyoruz?
Tarih derslerimizden biliyoruz; tarım toplumunda kas gücü öne çıkardı. Sanayi toplumunda makine gücü belirleyici oldu. Bilgi toplumunda beyin gücü ağır basıyor. Bu yüzden, kabaca çeyrek yüzyıllık bilişim, ileri teknoloji, yazılım şirketleri, yaklaşık 80 – 100 yıllık otomotiv, petrol, demir çelik, kimya, silah, finans şirketlerinden daha büyük, daha zengin, daha kârlılar. Bu şirketlerin sahiplerinin adlarını bütün dünya biliyor, Elon Musk, Jef Bezos, Mark Zuckerberg gibi… Bu sektörlerde çalışan beyaz yakalıların kazançları da, ötekilere oranla daha yüksek.
Malum; bilimsel bilgi ve gelişmiş teknoloji, bunların üretimi pahalı olduğundan, uzmanlık, çaba, altyapı, kurumsallaşma, planlama, uygun siyasal, toplumsal, kültürel, bilimsel, ekonomik zemin gerektirdiğinden, dünyada belirli bölgelerde, ülkelerde yoğunlaşıyor. Sanal âlem, çevrimiçi ortam çok hızlı. Sosyal medya çok dinamik. Ama bilginin paylaşıldığı alan genişlese de, bilginin bilimselliğine, gerçekliğine, güvenilirliğine ilişkin ciddi endişeler var. Bu konudaki etik tartışmalara ilişkin zengin bir literatür oluştu. Yasal düzenlemeler konusunda da çetin müzakereler yürütülüyor. Konunun ekonomik, politik, kültürel, toplumsal boyutları yanında ulusal savunma, güvenlik ve istihbaratı ilgilendiren yönleri de var.
Bir yandan patent kanunlarına, fikri mülkiyete ilişkin düzenlemeler öne çıkıyor. Diğer yandan hızla yayılan bilginin yoksullar, ezilenler, zayıflar için nasıl kullanılabileceğine ilişkin çabalar dikkat çekiyor. Neyse ki, bilimin çıktılarının, bulgularının, sonuçlarının evrensel olması gerektiğini, mülkiyetten bağımsız olarak, tüm insanlık için kullanılması gerektiğini savunanların sayısı da az değil.
Fakat bu hedefe ulaşmak için, sadece bilimsel alanda değil, ideolojik, politik alanlarda da örgütlü mücadele şart. Temel bilimlerden başlayarak bilime yatırım yapmadan, ar – ge ve ileri teknolojide öne çıkmadan, gelişmiş bir sanayi altyapısına, ihracatta ileri teknoloji içeren ürünlere sahip olmadan, devlet olarak ölçek büyütmek de büyük güç olmak da imkânsız.
Çok Okunanlar
İzmir'de deprem riski artıyor! Naci Görür'den korkutan uyarı
Santorini Yanardağı patlarsa ne olur? En son ne zaman patladı?
Teğmenler 'Poz' vermedi!..
Türkiye kıyıları da risk altında mı?
Anket sonuçlarında dikkat çeken sonuç!
BEDAŞ 5 Şubat'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Devlet yetkilileriyle yapılan görüşmenin detaylarını anlattı...
Meteoroloji ve AKOM'dan peş peşe uyarı! İkinci kar ne zaman yağacak?
Çetenin kilit isimlerinden Turan Yıldırım nasıl kaçırıldı? Film gibi operasyon..
ŞOK 5 Şubat 2025 aktüel indirimleri bugün raflarda! İndirimde neler var?