Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Cumhuriyet, Ulus Devlet ve Yurttaşlık

Devletlerin, ulusların, halkların tarihi, düz bir çizgi şeklinde ilerlemez. Hepsinde gelgitler vardır. İniş çıkışlar vardır. Yükselişler, gerileyişler vardır. Zaferler, mağlubiyetler vardır. 

Milletlerin yaptıklarını ve yapamadıklarını, başardıklarını ve başaramadıklarını birbiriyle mukayese etmek, karşılaştırmak, kıyaslamak da her zaman doğru sonucu vermez. Hatta sıklıkla yanlış sonuçlar verir. Çünkü her milletin gelişim süreci farklıdır. Her millet; önüne çıkan engelleri aşarak, sorunları çözerek gelişir, ilerler. Hiçbir milletin tarihe çalım attığı, tarihin altından tünel kazdığı, tarihin üstünden sırıkla atladığı görülmemiştir. Her milletin kendi özgün şartları, tarihsel, siyasal, toplumsal, iktisadi, coğrafi, kültürel koşulları, deneyimleri, birikimleri farklıdır. O nedenle her milleti ve her devleti bu nesnel bakış açısıyla incelemek, yorumlamak, anlamak gerekir. Bu aklın, bilimin, mantığın olduğu kadar, vicdanın da gereğidir. 

Türkiye Cumhuriyeti; savaş ve devrimle kurulmuş bir devlettir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik konusunda bu denli duyarlı, bu derece kıskanç olmasının sebeplerinden biri de bu kuruluş sürecidir. Savaş; emperyalizme karşı verilen bağımsızlık savaşıdır. Devrim; egemenlik ve aydınlanma devrimidir. Egemenliğin kökünü, kaynağını değiştiren; egemenliği gökten yere indiren, kişiden alıp millete veren, dini olmaktan çıkarıp dünyevileştiren bir devrimdir. 

Siyaset biliminde kısa, yalın bir tanımla, Cumhuriyet için, monarşi olmayan rejimlerin ortak adıdır denir. Monarşide bir hanedan, babadan oğula geçen bir yönetim varken, Cumhuriyette bu yoktur. Fakat adında Cumhuriyet olan her devlet de, ideal anlamda Cumhuriyet değildir. Demokrasi de değildir. O nedenle Cumhuriyet deyince akla, hemen milli irade gelir. Çünkü Cumhuriyet; meşruiyeti milletten alır. Yasama ve yürütme gücünün kaynağı halktır. Yönetenlerin yönetme yetkisini, ilahi, dini olmayan bir kaynaktan aldıkları, daha açık ve ideal tanımıyla milletten aldıkları yönetim biçimidir. 

Halk iradesi söz konusu ise eğer, halkın, halk tarafından, halk adına, halk için yönetimi anlaşılır. Cumhur sözcüğü, Arapça, halk, ahali, kalabalık demektir. Cumhuri ve Cumhurriye, millete, halka özgü anlamına gelir. Cumhuriyet, Latince, res-publica demektir. Res mal, publica kamu demektir. Kamu malı anlamında, halka ait anlamında kullanılır. Bu nedenle Cumhuriyet ile kamuculuk, kamusallık arasında yakın ilişki vardır. 

Cumhuriyet, Devrimle Kurulmuştur

Türkiye de dahil olmak üzere dünya üzerindeki pek çok Cumhuriyet; monarşiyi yıkarak, feodalizmi tasfiye ederek kurulmuşlardır. Bu nedenle Cumhuriyet ile devlet, demokrasi, millet, milli irade, milli hakimiyet, milliyetçilik, bağımsızlık, ulusal pazar, milli burjuvazi, aydınlanma, laiklik arasında güçlü bir ilişki vardır. 

Türkiye örneğinde olduğu gibi, sermaye birikiminin zayıf, burjuvazinin güçsüz, işçi sınıfının cılız ve örgütsüz olduğu, Sanayi Devrimi’ni yaşamamış, kapitalist aşamaya ulaşamamış, yarı sömürge durumuna düşmüş bir imparatorluğun küllerinden doğan bir Cumhuriyette, milli demokratik devrim, asker – sivil aydınlar öncülüğünde başarılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk; halkın büyük özverisi, desteği ve kahramanlığıyla savaşı örgütlerken, Türk Halkı da, milletleşirken devletleşmiş, devletleşirken de milletleşmiştir. 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk hem teoride hem pratikte, Kurtuluş Savaşı’nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Stratejiyi tasarlayan da uygulayan da Atatürk’tür. Her büyük devrimci gibi Jakoben ve zamanlama dehası olan Atatürk; önce milleti, sonra meclisi, sonra da orduyu örgütlemiştir. Ezici çoğunluğu mazlum ve yoksul olan Türk Halkı, bu sayede emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı dünyanın en görkemli ulusal kurtuluş savaşını vermiştir. İçerideki işbirlikçilere ve isyancılara karşı verilen savaş, bazı dönemlerde işgalci düşmana karşı verilen savaştan daha zorlu, daha çetin geçmiştir. Bu yalın gerçek, 3. Dünya Devrimlerinin tunç yasasıdır. 

Cumhuriyet, kamuculuk ve planlamadır, diğer tanımları yanında. Planlı ekonomi, planlı sanayileşme, planlı kalkınma, kamu öncülüğünde ve mülkiyetinde büyük sanayi tesislerinin, fabrikaların (KİT’ler) kurulması Cumhuriyetin bu anlayışının seçkin örnekleridir. Bütüncül kalkınma anlayışıyla, sadece iktisadi değil, toplumsal, kültürel, sanatsal yönüyle de büyük ve devrimci adımlar atılmıştır gelişme yolunda. 

Ekonomide, sanayide bu adımların atılmasında birkaç amaç güdülmüştür. Bunlardan biri, iktisadi bağımsızlığı elde etmek, emperyalizmin baskısından kurtulmaktır. Diğeri milli burjuvaziyi yaratmaktır. Devletin sadece kural koyma ve bunun uygulanmasını denetleme dışında, öncü, gerektiğinde müdahale edici işlevi de bunu gerektirir. 

Cumhuriyet, Tam Bağımsızlık ve Ulusal Egemenliktir

Cumhuriyet; ulusal egemenlik, tam bağımsızlık, özgürlük konusunda demokrasiye oranla çok daha kıskançtır, çok daha duyarlıdır. Örneğin, demokrasinin iyi işlemesi şartıyla, bir demokrat, bir diğer devletin mandası olmaya, himaye ve güdüm altında yaşamaya itiraz etmeyebilir. Ama bir Cumhuriyetçi, böyle bir durumu asla kabul etmez. Onun için ülkesinde özgür yaşamak ne denli önemli ve vazgeçilmez ise dışarıya karşı bağımsız olmak da aynı derecede önemlidir. 

Cumhuriyet; egemenliğin mutlak biçimde millete ve yurttaşa ait olması konusunda da çok duyarlıdır. Bu nedenle toplumcu demokrasiyi yeğler Cumhuriyet. Sadece kâğıt üzerinde, yasalar önünde değil, aynı zamanda siyasal, toplumsal yaşamda da eşitliği önemser. Fırsat eşitliği, sosyal adalet, sosyal devlet Cumhuriyetin olmazsa olmazlarıdır. Bu nedenle Atatürk şöyle demiştir: “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir”. 

Cumhuriyet; yurttaşları arasında din, ırk, mezhep, yaş, milliyet, cinsiyet, doğum yeri, kültür, siyasal tercih ayrımı gütmez. Bunlara karşı ilgisiz, kayıtsız, duyarsızdır. Cumhuriyet bir üst kimlik, ortak kimlik, ulusal kimlik rejimidir. Alt kimliği muhatap almaz. 

Yozlaşmış, piyasaya, paraya teslim olmuş demokrasilerde, gerçekte birbirinden pek farkı olmayan ya da aralarındaki fark Coca Cola ile Pepsi Cola arasındaki fark kadar olan partiler öne çıkarlar. Hele de neoliberalizm, post modernizm çağında,siyasi partiler arasındaki fark iyice belirsiz hale gelmiştir. Bu durum, demokrasiyi yozlaştırır, Cumhuriyeti çürütür. O nedenle Cumhuriyet; yurttaşlarını paranın tahakkümünden korumaya çalışır. Piyasa ekonomisine karşı çıkmaz ama piyasa toplumuna karşı çıkar. Siyasi partilerin, egemen sınıfların siyasetteki sözcüsü olarak görev yapmasına itiraz eder. Fransızların ünlü düşünürü Regis Debray’ın dediği gibi; “Cumhuriyet’te siyaset ekonomiye egemendir, demokraside ise ekonomi siyasete”.