Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,6881
Dolar
Arrow
38,3463
İngiliz Sterlini
Arrow
51,1742
Altın
Arrow
4128,0000
BIST
Arrow
9.432

Böyle buyurdu ROK

''İstanbul Bakanlığı kurulsun! Başına da Murat Kurum geçsin!'' diye buyurdu ROK: https://www.youtube.com/watch?v=gJttYx34uVw

Rasim Bey, İstanbul depreminin getireceği olası yıkımın büyüklüğü, oluşabileceklerin ağırlığı nedeniyle konunun partileri aştığını belirtti. Haklı da... İstanbul'un ülke nüfusunun beşte birine ev sahipliğini dile getirdi ve bu nüfusun dünyadaki pek çok ülkenin nüfusundan fazla olduğunun altını çizdi. Çok haklı!

İstanbul'un sorunlarını çözmeye çalışan Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB yönetiminin pek çok hamlesine karşı partizanca tutum alanlar, birden ağız değiştirdi. İstanbul depremi ülkenin ortak sorunuymuş. Evet, elbette. Yeni mi aklınıza geldi? 

6 Şubat Depreminden sonra partizanca hareket edenler, kutuplaşma nedeniyle halkın elinden tutan elleri engelleyenler şimdi yeni bir politikayı hayata geçirecek. Diyebilirsiniz ki ''aman canım ROK'un demesiyle olur mu?''. Olabilir, hatta olur.

Politika değişikliğine dikkat! Kayyım atamak yerine, ülkenin ortak sorunu deyip İstanbul Dukalığını ilan etme süreci işletilebilir. İstanbul Bakanlığı, hem de İstanbul'da yerleşik, müstesna bir bakanlık. ''Apo Açılımı''yla birlikte düşünüldüğünde daha da anlamlı. Eyaletleşme siyasetlerini ara ara öne sürüp küllendiren bir siyasal aklın ağzının dediklerine dikkat etmek gerek. Ankara dışında müstesna, bölgesel bir bakanlık başka bakanlıklara kapı aralayabilir. 

''Murat Kurum çok başarılı bir mühendis ve iş bitirici'' diye buyurdu ROK. İş bitirici olduğu ilan edilen Murat Kurum'un siyasetlerini anımsayalım. Ülkenin ilginç dönemeçlerinde izleri olan bir bakandan söz ediyoruz. Kanal İstanbul, sokak hayvanlarının katlinin savunulması, Salda Gölü, İliç Madeni vb. projeler hem etkili hem toplumun hassas noktalarını kaşıyan hamleler... 

Muhalefet ''savunmada''yken, gürültü halindeyken olan bitene bakalım. ''Apo Açılımı''yla siyasi partiler üstü bir konsensus yaratılıyor. Birden ''aynı gemideyiz'', ''ortak sorunumuz'' söylemleriyle İstanbul Bakanlığı konuşuluyor. Başına da Murat Kurum geçsinmiş. Ekrem İmamoğlu'nun İBB seçimlerindeki rakibi, İstanbul Belediyesinin üstünde, Ankara'dan özerk bir dükalığın başına geçecek... Bu boş, düşünülmemiş, önemsiz bir öneri değil. Muhalefet bu konuda da hazırlıksız yakalanırsa milli güvenlik sorunu oluşturabilecek bir proje hayata geçirilebilir. 

Yiğidi öldürelim de hakkını yemeyelim. Rasim Bey birkaç konuda haklı. İstanbul depreminin yol açabileceği yıkım gerçekten çok büyük. İstanbul depremi, milli güvenlik ve toplumsal beka sorunu gerçekten de. Fakat bu depremin nedeni olan fay hattına, depremden etkilenecek beşeri, ticari ve fiziki sahaya bakarsak başta Marmara Bölgesi olmak üzere tüm Türkiye'nin tehdit altında olduğu açık. Öyleyse, niçin İstanbul Bakanlığı? 

Ülkenin milli güvenliğini, bekasını anımsayacaksak bir çağrı da benden: Türk Silahlı Kuvvetleri, AFAD, Kızılay, ilgili Belediyeler ve diğer ilgili kurum-kuruluşların eşgüdümü ve işbirliğinde afetlere karşı ortak bir birim kurulabilir. Bu birim, başta deprem olmak üzere, gerçekleşmesi olası, yıkıcılığı büyük afetlere karşı partiler üstü bir anlayışla çalışabilir. İlla ki bunun bir pilot çalışması olacaksa, Marmara Bölgesine özel bir birim kurulabilir. Zira Marmara Denizinde yaşanabilecek bir felaket, İstanbul, Bursa, Balıkesir, Yalova ve Kocaeli'ni birlikte vurabilir. Bu vilayetlerimiz, hem ikmal hem de imalat bakımından son derece kritiktir. Dolayısıyla, hem üniter yapıyı bozmadan hem ülkenin kaynakları doğru kullanılarak hem de partiler üstü bir anlayışla vatanımızı koruyabiliriz. 

Murat Kurum'a ve İstanbul Bakanlığı sözlerine dikkat etmeliyiz. Bunun ardında, Diyarbakır Özyönetimi gibi üniter devleti bozacak girişimler, Kanal İstanbul gibi finans soslu milli güvenliğe ve ekolojiye kast eden çılgın projeler, Ankara'nın etkisini yıkma planları olabilir. Ne yapalım insanın aklına geliyor... Madem ki partiler üstü milli bir anlayışı savunacağız o halde niye 6 Şubat Depreminde Türk Silahlı Kuvvetlerini harekete geçirmedik? 

Birbirimizi yemeyelim sorunları çözelim. Burası güzel. Ama aptal yerine de konmayalım. ''Milli birlik ve beraberlik'', ''hepimiz aynı gemideyiz'' makyajıyla kayyımsız kayyımlara, irade gaspına, ülkenin bölünmesine, teknokratik görünümlü tek parti hatta tek adam yönetimine teslim olmayalım.