Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Decadamus

Dekadan sözcüğü daha çok edebiyatta kullanılır. Fransızca décadent olarak yazılır ve elbette ''dekadan'' diye okunur. Düşmek, çökmek, batmak anlamlarına gelir. 

Başlık ise farklı: Decademus. Latince... Anlamı ''hadi düşelim''. 

Evet, hadi düşelim. Madem bu kadar çürüdük, çöktük. Daha da düşelim. 

Madem ahlaki, etik, siyasal, mantıki bir hat yok. Hudut tanımayalım. 

Nasıl olsa bir günah keçisi buluruz. 

Bir günde denk düştüğümüz haberleri düşünelim. 

Tatilin ardından yurda gelen kız öğrencilerin görüp duyurmasıyla öğrendik. Kız öğrenci yurt odalarında alkollü içecek kutuları, izmaritler atılmış; prezervatifler, erotik mesajlar itinayla bırakılmış. ''Münferittir'' demek istiyoruz. 

On dakika sonra bir tweet veya whatsapp paylaşımı: Bir havayolu şirketinin pilotları whatsapp grubu kurmuş. Grubun adı ''Meziyetli Hostesler''. Yatık kalktıkları veya yatıp kalktıklarını söyledikleri hosteslere dair değerlendirmelerini paylaşmışlar beyefendiler. Kızıyoruz, değil mi onlara? Kızalım efendim ama bilelim, yalnız değiller. 

Tarikat yurt ve okullarında olanlar yıllardır hepimizin malumu. 

Güzellik salonu sahiplerini anımsayalım ve onlarla poz veren kadın hakları avukatını. Bu kadarına ihtiyaç var mı? 

Yargıda yetkililerin e-imzalarını kullanıp haksız kazanç sağlayanları, Gül Hakimleri, FETÖ borsalarını, rüşvetçi avukatları... Anımsayalım bunları. Anımsayalım ama bellek dolup taşıyor. 

Yenidoğan çetesini anımsayalım. Hastane sahipleri, işletmecileri, hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanları... Emeğini satarak geçimini sağlayanlar arasında hatırı sayılır bir ücret alan ender gruplardan. Buna karşın, şeytanın ayartısına kapılıyor. 

Rüşvet ve yolsuzluk iddialarına karşı akla ilk gelen yanıt, sosyal demokrasi, halkçılık gibi ilke ve ideolojilerdi. Bu ideolojileri benimsediğini söyleyenlerin halini görüyoruz. Aziz İhsan Aktaş'ın iddia ve itirafları, şayet hepsi iftira değilse, dehşet verici. Öteden beri sağcı partilerin bürokrat ve belediyecilerinde olan biteni biliyoruz. Bu kadarını bu cenahtan beklemezdi insan. Acaba beklemeli miydik?

Anlamaya çalışıyoruz acaba niye oluyor diye. Demek eğitim, para, dindar pozları kar etmiyor. Yetmiyor çöküşümüze. Bu ahlaksızlıklara yeltenenler az kazanan, cahil, eğitimsiz, görgüsüz insanlar değiller. Yapıyorlar çünkü yapabiliyorlar. Yapıyorlar çünkü alkışlayanları var. Yapıyorlar çünkü susanlar, dilsiz şeytanlar var. Yapıyorlar çünkü cezası yok. Yapıyorlar çünkü ahlaksızlar. Yapıyorlar çünkü... Bilmiyorum. 

Çöküşteyiz... Çöküyoruz. Çözüm görünmüyor ama suçlu ilan edilebilecekler çok. Siyasette de öyle. Kaybedenleri kaybetti diye, kazanamayanları kazanamadı diye suçlamayı seçiyoruz. Bu süreçte sorumluların sayısını bire indirdik mi içimiz rahatlıyor. Ya da bir kişiyi kurtarmak için ''çevresi''ni suçluyoruz. Kimi suçladığımız belli olmayınca suçlamak kolay, rahatlatıcı. 

Kişileri suçlamayı bıraktığımızda, bu sefer sistemi suçluyoruz. Kapitalizm suçlu. Kimisine göre din suçlu. Kimisine göre Laz müteahhit lobisi, kimisine göre Dersimli çetesi, kimisine göre Kürt mafyası, kimisine göre Çerkes dayanışması, kimisine göre kripto Ermeniler, kripto Yahudiler, kimisine göre bir başkası... Tabii bunu açıktan yapmak daha zor oluyor. Ne de olsa ırkçılık, ayrımcılık konusunda duyarlıyız. Şu ara Alevilere ölçüsüz eleştiri getiren yazarlarımıza karşı geçmişin Alevi düşmanları yetişti. Ayrımcıymış yazarlarımız. Yeni suçlular bulduk. Madımak'ı, Maraş'ı ve Çorum'u unutabiliriz. 

Akıllanmıyoruz, çöküşteyiz. Zihnimizi değiştirmeye ne hacet. Yeni düşmanlar, yeni günah keçileri buluruz. Günah paylaşıldıkça artar, sorumluluksa azalır. Sorumluluğumuzu azaltmak... Ah ne güzel iş!

Hanımlar Beyler farkında mısınız? Artık kişilerin, sistemin ötesindeyiz. Had hudut yok artık. Nasıl çıkacağız belli değil. Hadi düşelim. Hep birlikte... Çöküş yok tek başına!