Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
40,9439
Dolar
Arrow
37,9417
İngiliz Sterlini
Arrow
49,0201
Altın
Arrow
3799,0000
BIST
Arrow
9.659

Diploma meselesinde radikal çözüm

Yıllardır tartışılır durur... Recep Tayyip Erdoğan'ın yüksek öğrenim diploması var mı, yok mu? Şimdilerde ise CHP'nin en gözde cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun yüksek öğrenim diploması tartışılıyor. Gelin, bu kısır tartışmadan yararlı bir konuya geçelim.  

200 yıldır yüksek öğrenim, kentli kültür ve diplomatik usul son derece önemliydi. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeninde en yüce tabu, çok partili demokratik sistem oldu. Halk istediğini seçebilmeliydi. Ne var ki, Nazi ve Faşist rejimleri yaşamış ülkelerde, seçimlere dair bir güvensizlik de vardı. Halkın kimi seçeceği belli olmazdı. Seçilenler seçim sistemini, demokratik düzeni hepten bozabilirdi. 

Demokrasinin seçimle ortadan kaldırıldığını deneyimleyen ülkeler, anayasal düzeni, yargı vesayetini ve akademinin işlevini güçlendirmeye çalıştı. Bunun Türkiye'de de yansımaları oldu. Cumhurbaşkanı seçilmek için, Türk vatandaşı olmak, 40 yaşını doldurmuş olmak ve yüksek öğrenim mezunu olmak şartları aranıyordu. Buradaki mantık açıktı. Türk vatandaşı olmak, Türkiye Cumhuriyetine ve Türk milletine bağlılığın bir nişanı olarak önemliydi. 40 yaşını doldurmuş olmak, biyolojik ve sosyal açıdan bir olgunluk göstergesiydi. Yüksek öğrenim mezunu olmak ise belirli bir düzeyde kentli kültürüne sahip olmanın ve dünyayı anlayabilmenin bir nişanıydı. 

Gelgelelim, dünya değişti. Yüksek öğrenim eski görkemli günlerini yaşamıyor. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla ve özellikle sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte dünyayı anlamak kolaylaştı. Anımsayalım, Türkiye deneyiminde Bülent Ecevit yüksek öğrenim mezunu olmadığı için Cumhurbaşkanlığına aday olamamıştı. Üstelik kendisi Robert Kolej mezunuydu. 

Yüksek öğrenim mezuniyeti eskiden gerçekten de bir standarttı. Artık ne ayırt edici bir özellik ne de birtakım bilgiler için tek yol. Hal böyleyken yüksek öğrenim mezuniyetinde ne diye ısrar ediyoruz? Recep Tayyip Erdoğan, beğenelim beğenmeyelim 23 yıldır yönetiyor ülkeyi. 

Üstelik hem icrai başbakanlık, sembolik cumhurbaşkanlığı hem de icrai cumhurbaşkanlığı görevlerini yürüttü. Eskiden Cumhurbaşkanlığı makamı sembolikti, Başbakanlık icrai idi. Artık Başbakanlık yok. Cumhurbaşkanlığı ise icrai. Dolayısıyla, Başbakanlıkta aranan şartların Cumhurbaşkanlığı için geçerli olması makul. 

Şu an Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı veya AKP'nin sözü dinlenen bir akil insanı olsam, diploma şartını kaldıran bir kanun çıkarmayı teklif ederdim. Böylece hem çağa uymayan bir kanuni engelleme ortadan kalkar hem de ülke kısır tartışmalardan kurtulur. Dahası, çok partili demokratik hayata ve halkın ferasetine güvenen bir tavır sergilenmiş olur. Çok partili demokratik hayatın temel varsayımı, halkın feraset sahibi olduğudur. Buna katılmak elbette şart değil. Şahsen bu konuda kuşkularım var. Gelgelelim, şu an bu sistemde yaşıyoruz. O halde bu sistemin gereklerine göre yaşamak lazım. Halkın kendisini temsil edecek kişiyi seçebilecek ferasete sahip olduğuna inanıyorsak veya inanıyor gibi yapacaksak bu diploma şartından kurtulmamız lazım. 

Recep Tayyip Erdoğan bir seçim ustası. Şayet bu maharete güveniliyorsa, bu kanun kolaylıkla değiştirilebilir. Halkın doğru insanı seçmesi için halkın bilgi kaynaklarının güçlenmesi ve halkın sosyo ekonomik düzeyinin yükseltilmesi gibi daha önemli meselelerimiz var. 

Kişilerden bağımsız olarak düşünmemiz gerek. Herhangi bir yurttaşın sınanacağı en önemli minder halkın kanaati ve vicdanıdır. Şu veya bu kurumun imzaladığı bir ''yeterlilik'' belgesi değil. ''Milli irade'' diye yol yürüyenlerin milletten korkmaması veya korkar görünmemesi gerek.