Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

Hukuk okumaya başlayanlara tavsiyeler

Hukuk fakültesinin kapısından girdiğinizde, kendinizi binlerce kanun maddesi, yüzlerce yıllık içtihatlar ve arkaik terimlerle dolu bir labirentin içinde bulacaksınız. Hocalarınız size bu labirentte yolunuzu gösterecek temel haritaları (ders kitaplarını) verecek. Ben ise o haritaları daha iyi okumanızı, kendi pusulanızı yaratmanızı ve en önemlisi, bir hukukçu olarak kendi özgün sesinizi bulmanızı sağlayacak stratejiler üzerine odaklanmak istiyorum. Gelin, bu uzun ve meşakkatli yolculuk için avukatlık çantanıza neler koymanız gerektiğine birlikte bakalım.

1. Kanun Metninin Ötesine Geçmek: Anlamak İçin Oku, Yorumlamak İçin Oku

Hukuk, okumaktır. Ama her okumak aynı değildir. Ortaöğretimdeki test alışkanlığının da etkisiyle olsa gerek, PISA sonuçlarının da gösterdiği gibi, bir metni derinlemesine anlama ve yorumlama konusunda ciddi zaaflarımız var. Edebi bir metni okurken yaptığınız hatalı bir yorumun sonucu en fazla bir arkadaşınızla tatlı bir fikir ayrılığına düşmek olabilir. Ancak bir sözleşmeyi, bir kanun maddesini veya bir mahkeme kararını yanlış yorumlamanın bedeli, bir insanın özgürlüğü veya bir şirketin geleceği olabilir.

Bu yüzden yorumlama kaslarınızı geliştirmeniz şart. Bunun yolu, sizi "yanlış anladığınızda" uyaracak metinlerden geçer. Felsefe, tarih ve iktisat gibi alanlarda yazılmış sağlam metinler, anlamadığınızda kendini hemen ele verir. Argümanı takip edemez, sonuca varamazsınız. Bu alanlar, size metnin yapısını sökmeyi, yazarın niyetini anlamayı ve satır aralarını okumayı öğretir.

2. Kaleminiz Kılıcınızdır: Düşünmek İçin Yazın, İkna Etmek İçin Yazın

Bir hukukçunun en güçlü silahı, kullandığı sözcüklerdir. Dava dilekçeleri, mütalaalar, sözleşmeler... Mesleğiniz, düşüncelerinizi yazıyla ikna edici bir şekilde sunma becerisine dayanır. Ancak test odaklı eğitim, en temel düşünme aracımız olan yazma yetimizi köreltiyor.

Yazmak, düşünmenin en disiplinli halidir. Bir iddiayı kâğıda döktüğünüzde, argümanınızdaki boşlukları, mantıksal sıçramaları ve zayıf halkaları net bir şekilde görürsünüz. Yüzlerce öğrencinin olduğu bir amfide hocanızdan size özel geri bildirim beklemek hayalcilik olur. Çözüm sizin elinizde: Kendi "dönüt mekanizmanızı" yaratın. Aynı dertten muzdarip arkadaşlarınızla bir yazı grubu kurun, birbirinizin dilekçelerini, makalelerini acımasızca eleştirin. Çevrimiçi atölyelere katılın. Unutmayın, iyi bir yazar olmak, iyi bir hukukçu olmanın ön şartıdır.

3. ''Sözelciyim'' Mazereti Bitti: Bilimin ve Teknolojinin Dilini Konuşun

"Ben sözelciyim, sayısalcı değilim" cümlesi, 21. yüzyıl hukukçusu için geçerli bir mazeret değildir. Bilişim suçlarından tıp hukukuna, fikri mülkiyetten çevre davalarına kadar hukukun en modern ve karmaşık alanları, temel bir bilim ve teknoloji okuryazarlığı gerektirir. Bir siber zorbalık davasında IP adresinin ne anlama geldiğini veya bir patent davasında bir algoritmanın nasıl çalıştığını anlamadan ne kadar etkili olabilirsiniz? Bilimsel düşüncenin yöntemini kavramadan, bir bilirkişi raporunu nasıl eleştirel bir süzgeçten geçirebilirsiniz? Bu konuları "sulandırmak" veya onlardan "kaçmak" yerine, üstüne gidin.

4. Rakamlardan Korkmayın: Piyasayı Anlamadan Hukuku Tam Anlayamazsınız

Ticaret hukuku, borçlar hukuku, rekabet hukuku, bankacılık hukuku... Modern hukukun kalbi, iktisadi ve finansal ilişkilerde atar. Bu alanlardan uzak kalmak, bir hukukçu olarak hareket alanınızı kendi elinizle daraltmaktır. Ancak bir uyarım var: Popüler ekonomi kitaplarının çoğu, belirli bir ideolojinin (genellikle neoliberalizmin) gözlüğünden yazar. Bu nedenle, hem piyasanın nasıl çalıştığını anlatan ana akım metinleri okuyun hem de o metinlere eleştirel bir mesafeden bakanları.

5. Kendi Gözlüğünüzün Farkına Varın: Hukuk ve İdeoloji

Hukuk asla tarafsız, steril bir alan değildir; baştan sona siyasaldır. Kanunu yazan da, yorumlayan da, uygulayan da bir insan. Her insanın da dünyaya baktığı bir pencere, bir dizi ön kabul, bir ideolojisi vardır. Mesele "ideolojisiz" olmak değil (ki bu imkânsızdır), kendi ideolojinizin, siyasi beklentilerinizin ve filtrelerinizin farkında olmaktır. Aksi takdirde, kendi eğilimlerinizin esiri olur, adaleti değil, sadece kendi görüşlerinizin yankısını ararsınız. Siyaseti hem bilin hem de kendi siyasi duruşunuza karşı acımasızca eleştirel olun.

Yine de adını anmadan geçemeyeceğim bazı metinler var ki her hukukçu muhakkak okumalıdır: 

Victor Hugo'nun Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Faruk Erem'in Bir Ceza Avukatının Anıları

Samuel Moyn'un Seza Özdemir'in pürüzsüz çevirisiyle dilimize kazandırdığı Eşit Olmayan Bir Dünyada İnsan Hakları Yeterli Değil

Ernst Von Hirsch'in Anılarım ve Pratik Hukukta Metot kitapları es geçilmemeli. 

Ülkemizde hukuk fakültesi açmanın kolaylığına kapılmış nice üniversitede hukuk eğitimi düzgün yapılmıyor. Bu sizin moralinizi bozmasın. Neyse ki youtube var. Barolar Birliği'nin, çeşitli hukuk topluluklarının ve hukuk bürolarının şahane video serileri var. Okul derslerinin zorluğundan ve sıkıcılığından hareketle bu videolardan kaçmayın. Muhakkak izleyin. Hele bir de çevrenize duyarlıysanız, tanıdığınız hukukçular varsa, onlara çıraklık edin. Çıraklık ustalığın anahtarıdır. Çıraklığın tadını çıkarın. Bu konuda benim gibi geç kalmayın. 

Unutmayın, hukuk fakültesi size kanunları öğretir ama hukukçu olmayı siz kendiniz öğrenirsiniz. Hukukçu olmak, bir metin yığınını ezberlemek değil, belirli bir şekilde düşünme, muhakeme etme ve argüman kurma sanatında ustalaşmaktır. Bu yolculuğun keyfini çıkarın, bolca okuyun, daha da çok yazın ve en önemlisi, adaleti sormaktan ve sorgulamaktan asla vazgeçmeyin.

Yolunuz açık olsun!