9. Yargı Paketiyle ilgili Adalet Bakanı Tunç açıklama yapmış: "Toplumu suçtan korumak için ne gerekiyorsa yapma gayretindeyiz. Sosyal medyada hakaret suçunun giderek arttı. Hakarete ciddi caydırıcı cezalar geliyor. Toplumu suçtan korumak için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Cezasızlık algısı ile ilgili ciddi çalışmalarımız var." (Hürriyet, 15 Kasım 2024)
Demek "cezasızlık algısı" varmış. Toplum, suçu işleyenlerin ceza almadığını algılıyormuş.
Demek "sosyal medyada hakaret suçu" giderek artmış.
Demek "toplumu suçtan korumak" gerekiyormuş.
Toplum suçtan nasıl korunacak? Suçluların fiillerinden toplumu mu koruyacağız? Toplumu suç işlemekten mi koruyacağız? Yoksa ikisi birden mi? Toplumu suça sürükleyen ve suçluların toplumu tehdit etmesinin nedeni ne?
Atatürk'e, Alevilere, solculara, Kürtlere sosyal medyada her türlü ağır ifade sarf edilirken bunlara karşı suç duyuruları sonuç vermiyor. Takipsizlik kararları veriliyor.
Cumhurbaşkanına ve iktidara yönelik en ufak eleştiriler, basit bir CİMER başvurusuyla derhal soruşturuluyor.
Dürüst olalım. Derdimiz suçla mücadele, toplumu suçtan uzak tutmak, toplumu suçtan korumak falan değil. Suç sayısı çok arttı. Hepsini cezalandırma imkanı bulunmuyor. Bu kadar kişinin fiillerini inceleyecek, yargıda bunları muhakeme edecek, soruşturacak yeterli personel yok. Suçlu bulunmaları durumunda yeterince cezaevi yok. Ya kanunlar esnetilecek ve bazı fiiller suç sayılmayacak ya ceza muhakemesi ertelenecek/engellenecek/yapılmayacak... Mevcut siyaset anlayışında, devlet yönetiminde başka bir seçenek görünmüyor.
Dürüst olalım. Çifte standart uygulanıyor. Muhaliflerin adalete, devlete, yargıya inancı sarsılmış durumda. Atatürk'e, Alevilere, Solculara ve Kürtlere apaçık hakaret kampanyaları yürütülüyor. Buna karşı başvurular sonuç vermiyor.
Sınırsız ifade özgürlüğünü savunsam da çifte standart uygulandığında, kendilerine yönelen ve adeta kayırılan hakaretlerden rahatsız olanları anlayabiliyorum.
Dürüst olalım. Suç politikası, ceza politikası yargı paketiyle falan düzelmez. Suç politikası adalet bakanlığının görev ve yetki alanına sığmaz. Eğitim, adalet, vergi, kültür politikaları birlikte ele alınmadan suçla, suçluyla mücadele yapılamaz; toplumsal huzur ve barış sağlanamaz. Ama dert bu değil. Dert: Devletin kasasına daha fazla para girmesi, personel eksikliğine rağmen durumu idare etmek, algılara yön vermek vb.
Artık kabul edelim... Toplum parçalanıyor. Toplumsal bağlar sarsılıyor. Tüm toplumsal ilişkiler, paraya, çıkara ve güce indirgenmiş durumda. Parası olan, çıkarını savunabilen güç sahipleri dilediğini yapıyor. Bu imkanlara sahip olmayanlar da keklik gibi avlanıyor, kurban oluyor.
Adalet mülkün temeli! Adaletsiz ise kaosun nedeni! Samimi olalım. Kaostan beslenenler daha güçlü.
Çok Okunanlar
6 Aralık Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi yapım var?
Gazeteler, Erdoğan'ın Suriye ve HTŞ çıkışını nasıl gördü?
Yenidoğan savcısı Yavuz Engin'den sert paylaşım
Milliyetçilik nedir? Ne değildir?
Şirin Elmas cinayetinde soruşturmanın detayları belli oldu
AGİT'te ilk Türk Genel Sekreter: Feridun Sinirlioğlu
Taşkesenlioğlu'nun boşanma davasındaki kadının iddiaları yeni dava açtırdı
Ümit Özdağ: Öcalan o villaya gelemeyecek, İmralı’da ölecek
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
Asgari ücret için için yeni seçenek masada