Türkiye’de kalıcı bir hava harp sanayii kurmak cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk hedeflerinden biri olmuştur. Vakit kaybetmeden başlatılan girişimler 1925 yılında kurulan TOMTAŞ (Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi) ile somutlaşmış ve 1926’da faaliyete geçen fabrika ile ilk meyveler alınmıştır.
Türkler gerek Birinci Dünya Savaşı’nda, gerekse Kurtuluş Savaşı’nda kendi uçaklarını üretemiyor olmanın sıkıntısını çekmişlerdi. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar az sayıda olsa da Osmanlı ordusuna uçak desteği sağlamışlardı. Kurtuluş Savaşı’na girildiğinde ise Türk ordusunun elinde hiç uçak yoktu ve Yunanlıların hava üstünlüğü 1922’ye kadar dengelenememişti. Türklerin Yunan hava harekâtına mani olamıyor olmaları Yunanlılara özellikle bilgi (keşif) açısından avantaj sağlamış, Türkleri ise pek çok noktada çaresiz bırakmıştı. Atatürk aynı çaresizliğin bir kez daha yaşanmaması için gerekeni yapacaktı.
Atatürk en başından beri Türkiye’nin kendi uçaklarını üretmesini hayal ediyor olsa da gerek sanayi altyapısın yetersizliği, gerekse elde çok az uzman olması nedeniyle yola yurt dışından satın alınan lisanslar ve montaj sanayi ile çıkılacaktı. Teknoloji ithalatı amacıyla 1925 yılında aralarında Vecihi Hürkuş’un da bulunduğu bir ekip Avrupa’daki uçak fabrikalarını gezmiş ve II. Dünya Savaşı yıllarında efsanevi Stuka pike bombardıman uçaklarını üretecek olan Alman Junkers Firması’yla anlaşma imzalamıştı.
Bu girişim sadece Türkler için değil Almanlar için de bir fırsattı. Keza Almanlar Versailles Antlaşması’nın şartları gereği kendi ülkelerinde savaş uçağı üretemiyorlar ve fabrika kuracak (ve savaş pilotlarını eğitecek) bir ülke arıyorlardı. Türkiye’de kurulacak bir fabrika ise Almanlara Versailles Antlaşması’nın adaletsiz dayatmalarını delme fırsatı vermişti (ancak Türkiye bu konuda ilk değildi, Junkers 1924 yılında Rusya’da bir fabrika kurmuştu).
Almanlarla yapılan anlaşmanın Türkler için avantajı dönemin en son teknolojisine sahip uçakların üretilecek olması (Atatürk’ün en büyük kaygısı demode bir uçak tipinin patentinin alınmasıydı), dezavantajı ise tasarımların fazla yeni ve muharebe performanslarının belirsiz olmasıydı. Almanların ürettikleri uçaklar Versailles Antlaşması gereği sivil uçaklardı. Almanlar her ne kadar uçaklarını silahlandıracak şekilde üretiyor olsalar da bu uçaklar muharebe testlerine tabi tutulmamışlardı. Almanya’nın avantajı ise merak edilen bu testlerin Türkiye’de yapılacak olmasıydı (benzer testlere 1926 yılında Rusya’da da başlanmıştır).
Vecihi Hürkuş, Türkiye’de üretilmesi ve Almanya’dan satın alınması kararlaştırılan uçakların sivil versiyonlarının tamamını Almanya’da test etmişti. Üretilmesi planlanan (ancak üretilmeyen) Junkers Ju A-35 uçağının silahlandırılmış (uçak silahsız versiyonuna göre çok daha ağırdı) versiyonunu test etmek için de apar topar Almanya’dan Türkiye’ye geldi. Eskişehir’de yapılan savaş oyununda Vecihi Bey’in kullandığı Junkers Ju A-35, Fransız Nieuport-Delage NiD 29 avcı uçağı ile karşı karşıya geldi ve Nieuport’a üstünlük sağladı. Vecihi Bey anılarında bu karşılaşmanın gerçek bir çatışma olması halinde Nieuport’un kesin olarak düşeceğini kaydetmiştir.
Üretilmesi planlanan (ve üretilen) diğer uçak olan Junkers Ju A-20 ise bizzat savaş alanında test edildi. Silahlandırılmış Ju A-20’ler 1926’da doğuda patlak veren isyanlarda yakın hava destek uçağı olarak görev aldılar ve rüştlerini başarıyla ispatladılar. Bu deneyimler hiç kuşkusuz Almanlar tarafından da gözlenmiş olmalıdır.
Türk Ordusunun Hizmetinde Silahlandirilmiş Bir Ju a-20.
1925 yılında kurulması planlanan uçak fabrikası 1926 yılında Kayseri’de faaliyete başladı. Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi’nin hisselerinin yüzde elli biri Milli Savunma Bakanlığı’na, yüzde kırk dokuzu da Junkers’e aitti. Kayseri’deki imalat merkezinin yanı sıra Eskişehir’de de bir bakım/onarım merkezi kuruldu. Kayseri’deki fabrika ilk açıldığında personelin 120’si Alman, 50’si Türk’tü. Girişim başta büyük bir heyecan uyandırmış olsa da kötü yönetim ve Junkers Firması’nın iflasın eşiğine gelmesiyle ekonomik darboğaza girdi ve 1928 yılında fabrikanın üretimine son verildi. TOMTAŞ iki yıl süren macerasında otuz adet Ju A-20 üretti ve Junkers’e ait çeşitli uçakların bakım ve onarımını yaptı.
TOMTAŞ’a Almanya’dan da umulan destek gelmedi. Keza Almanlar 1926 yılında Rusya’nın Lipetsk şehrindeki gizli hava üssü ve havacılık okulunun kullanıma girmesiyle daha TOMTAŞ’ın açıldığı yıl Türkiye’ye olan ilgilerini kaybetmişlerdi. Burada kendi uçaklarını bizzat test etmekle kalmıyor, savaş pilotlarını da eğitiyorlardı. Bu açıdan Rusya, Almanlara Türkiye’nin asla sunamayacağı bir hizmet sunmaktaydı. Nitekim gemileri yakmış Rusya’nın aksine Türkiye, Almanlara hava üssü tahsis ederek Birinci Dünya Savaşı’nın kazananları ile karşı karşıya gelmeyi göze alamazdı.
Kapatılan fabrika 1931 yılında Kayseri Uçak Fabrikası adı altında tekrardan açıldı ve 1942 yılındaki kapanışına kadar çeşitli ülkelerden alınan patentlerle 212 adet uçak üretti.
Çok Okunanlar
Serdar Ortaç: Sol kolumu kaybettim, artık ölmek istiyorum
Gelinim Mutfakta bugün kim elendi? 13 Aralık Cuma 10 altın bileziği kim aldı?
Arif Güran'ın yüz yüze görüşme tutanağı ortaya çıktı
Bahçeli'nin teröristbaşı açılımı çöpe gider!..
Kararsız seçmen oranı yüzde 30'u aştı
Reyting sonuçları açıklandı! 12 Aralık 2024 Perşembe birincisi kim oldu?
Bu hafta Avrupa’da sadece Başakşehir kazandı
Narin Güran cinayetinde şok edici iddialar: Uygunsuz şekilde mi gördü?
Bugün hangi maçlar var? 13 Aralık Cuma hangi takımların maçı var?
Rusya'ya kaçan Beşar Esad'ın evinin içinin son hali görüntülendi