Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Ev zencisi

Ev zencisi tabiri İsrail-Hamas Savaşı’nın ilk günlerinden itibaren muhafazakâr cenahtaki bir takım kişiler tarafından, İsrail’i yeteri kadar kınamadıklarını iddia ettikleri, Starbucks’a gitmek gibi ayıp (!) eylemlerde bulunan ve kendi cenahlarına ait olmayan muhalif kesim için kullanılmaktaydı. Bu tabire sosyal medyada sık sık rastlıyorduk.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu yakışıksız tabiri 5 Ağustos’ta yaptığı konuşmada kullandı.

Ev zencisi veya daha doğru bir tabirle ev kölesi Amerika’da ortaya çıkmış, kölenin niteliğini ve pozisyonunu tanımlamak için kullanılan bir tabirdir.

Bilinen ilk ev kölesi veya ev zencisi terimi 1711 yılında Amerika’da yayınlanan bir gazetede görülmüştür. Terimin bu tarihten önce sözlü olarak yaygın bir şekilde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Tabir, sahibinin evinde çalışan ve ikamet eden hizmetçi köleleri,tarlada çalışan kölelerden ayırmak amacıyla kullanılmıştır. 

Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı manada ev zencisi tabiri ise MalcomX’in 1963’te yaptığı konuşma ile dünya genelinde popüler hale geldi:

“Ev zencisi çoğunlukla sahibinin yakınında yaşar, sahibi gibi giyinir. Kıyafetleri sahibinin eski kıyafetleridir. Sahibinin tabakta bıraktığı yemekleri yer. Çoğunlukla evin bodrumunda veya çatı katında yaşar ama yaşadığı yer sonuç itibarıyla sahibinin evidir.

Ev zencisi daima kendini sahibinin ağzıyla tanımlar. Sahibi ne zaman “güzel yemeklerimiz var” dese zenci de “evet, yeteri kadar güzel yemeğimiz var” der. Sahibi “güzel bir evimiz var” dediğinde zenci de “evet, güzel bir evimiz var” der. Sahibi hastalansa, kendini dibine kadar sahibiyle özdeşleştirdiği için “efendim, bizler hasta mıyız?” der. Sahibinin ıstırabı kendi ıstırabıdır. Evde yangın çıksa yangını söndürmek için ilk zenci koşar ve sahibinin dahi göstermeyeceği bir performans sergiler.

Tarlada ise ev zencisi azınlık konumundadır. Sahipleri hastalandığında tarladaki köleler ölmesi için dua ederler. Evi yansa rüzgârın yangını daha da yayması için dua ederler.

Birisi ev zencisine kaçıp gidelim dese, Tom Amca “nereye giderim, efendim olmadan ne yapabilirim? Nasıl giyinirim? Benimle kim ilgilenir?” diyecektir. Ev zencisi budur.”

MalcomX’in zikrettiği Tom Amca, Harriet Beecher Stowe’un 1852’de yayınladığı “Tom Amca’nın Kulübesi” adlı romanın başrolündeki iyi yürekli ve diğer köleler için elinden geleni yapan, cezalandırılmayı göze alarak diğer köleleri cezalandırmayı reddeden ve hatta diğer köleleri kurtarmak pahasına ölümü göze alan bir ev zencisidir. MalcomX ise iyi yürekli ve pek çok kölenin hayatına olumlu etki etmiş Tom Amca’yı sistemin bir parçası olmayı kabul ettiği için reddeder ve her siyahinin asıl vazifesi olarak kabul ettiği “baş kaldırı” yerine uyum sağlamayı seçtiği ve böylece sistemin işleyişinde kilit bir rolü kendi rızasıyla kabul ettiği için negatif bir figür olarak yorumlar.

MalcomX’in tarifinden çok daha aşırı bir tarifi ise Quentin Tarantino’nun “Djengo Unchained” filminde Samuel Jackson’ın canlandırdığı Stephen karakterinde gördük. Stephen, efendisinin ayrıcalıklarını, efendisinin de taleplerinin ötesinde, hatta yer yer efendisine dahi muhalefet ederek savunmakta ve diğer zencilere karşı beyazların dahi sergilemedikleri bir ırkçılık ve gaddarlıkla yaklaşmaktadır. Bu ikonik karakter kraldan çok kralcı olmanın en aşırı tasvirlerinden biridir.

Tarantino’nun ev zencisi tasviri, MalcomX’in tanımından çok daha aşırı olsa da daha gerçekçidir. Çünkü MalcomX’inve Stowe’un aksine Tarantino ev zencisinin var oluş amacını da ortaya koyar. Ev zencisinin varlık amacı ev işleriyle ilgilenmek değil, diğer kölelere amirlik ve komiserlik yapmak ve böylece kölelerin beyaz efendilerine olan nefretini kendi üzerlerine çekmektir. Bunu da amirlik vazifesini icra ederken çoğu zaman kraldan çok kralcı davranarak yapar. Ev kölesi, gerektiğinde diğer köleleri sahiplerinden daha fazla kırbaçlar, daha gaddar davranır ve daha fazla aşağılar. Bu sayede tarladaki zenciler efendilerinden çok ev zencisinden nefret ederler, sahiplerinden önce ev zencisinin ölmesi için dua ederler ve böylece ev zencisi olası bir nefret saldırısının birincil potansiyel hedefi haline gelerek sahibi ve yakınlarına bir kalkan görevi görür.

Ev zencisi, daha iyi koşullarda yaşamak pahasına onurunu, haysiyetini yok sayan, düşmanın tarafına geçerek kimliğini ve geldiği yeri unutarak kendi toplumuna ihanet eden kişidir. Ev zencisi sadece bununla kalmaz, arasından sıyrıldığı bireyleri de kendinden daha küçük görür, bundan dolayı da efendilerinden daha ırkçı, daha faşisttir. Ev zencisi düşmanın kültürünü benimsemiştir, onun gibi giyinir, onun gibi davranmaya çalışır, çıktığı toplumun kültür ve geleneklerinden ise nefret eder.

Şu an Türkiye’deki kutuplaşma ortamına bundan daha uyan bir terim duymadım desem yeridir. Recep Tayyip Erdoğan, ev zencisi lafı ile Türkiye’deki muhalif kesimi sadece düşmanla işbirliği yapan hainler olarak tanımlamıyor, takip edilmesi gereken yegâne fikrin, yegâne bakış açısının, yegâne aklın sadece kendilerinde olduğunu da vurguluyor. Sadece kendi doğruları doğru, kendileri ile aynı fikri paylaşmayanlar ise düşmanla bilinçli veya bilinçsiz şekilde işbirliği içinde olan vatan hainleri…

Normal şartlarda benim böyle bir beyanatı ciddiye almam mümkün değil. Bu açıklamanın İsrail ile ticareti kesmeyerek İsrail’in savaşma kapasitesine katkıda bulunan bir karar alıcıdan gelmesinin yarattığı çelişki ise ciddiye alınabilirliği eksi seviyelere indirmekte.