Karikatür, siyasal ve toplumsal eleştiriye son derece uygun bir resim olarak benzersiz bir propaganda niteliğine sahiptir. Bu doğrultuda 18. yüzyılda yaygın hale gelmesi ile birlikte savaşların da kaçınılmaz olarak parçası olmuştur. Milli Mücadele yıllarında da bu alanda hatırı sayılır üretim yapılmıştır.
Propaganda karikatürlerinin amacı “öz”ü (veya dostu) ve “öteki”yi şartlara uygun bağlamda tanımlamak, kendine ait olanı yüceltirken rakibi öncelikle belirgin bir şekilde düşman olarak tasvir etmek, ikincil olarak da gayr-ı ahlakî, zayıf, gülünç ve yetersiz olarak göstermeye çalışmaktır.
(Milliyetçi hareket… ve geleceği. (Niki, 19 Nisan 1921)
Propaganda karikatürleri, diğer siyasal karikatürler gibi çoğunlukla hitap ettiği kitlenin önyargılarını ve o dönemdeki popüler fikirleri yansıtırlar. Keza karikatürlerin kitleler nezdinde alıcı bulabilmesi için basit ve kolayca anlaşılabilir olması şarttır. Bunun da önkoşulu okuyucunun karikatürün bağlamına aşina olmasıdır. Bu açıdan karikatürler üzerinden bir toplumun veya grubun fikirlerinin ve algısının izini sürmek ve bir takım genellemelere varmak mümkündür.
Kurtuluş Savaşı’nda da karikatüristler popüler semboller ve önyargılar üzerinden kendilerini yüceltmişler ve rakiplerini aşağılamışlardır.
Yunan propaganda karikatürlerinde dönemin yaygın anlayışı olan oryantalizm hâkimdir. Yunanlılar kendilerini Batı’nın muhafızı olarak tanımlarken Türkleri Ortadoğulu “öteki” olarak tanımlamışlardır. Bunun yanı sıra nadir de olsa Ankara hareketini Prusya militarizmiyle özdeşleştiren ve Atatürk’ü Anadolu’da Prusya militarizmini uyandırmaya çalışan bir askerî diktatör olarak tanımlayan karikatürlere de rastlanmaktadır. Yani Yunan karikatüristler Türkleri ötekileştirmede Avrupa’ya ait negatif (o dönemin popüler anlayışına göre negatif) niteliklere de başvurmuşlardır.
TÜRKİYE’NİN DEMİR YUMRUĞU! Türkler, Kemalizm’in sembolü olarak Alman militarizminin sembolünü uygun bulmuş. (Niki, 5 Temmuz 1921)
Yunan karikatürlerinde göze çarpan ikinci ötekileştirme unsuru ise sınıfsaldır. Yunan karikatüristleri, Türk toplumunu genel olarak hamallık gibi ayak işleriyle uğraşan ve başka işlerden anlamayan bir güruh olarak resmetmişlerdir (bu noktada Türk karikatürlerinde de Yunanlıların üçkağıtçı ve güvenilmez esnaf karakteri üzerinden tasvir edildiğini hatırlatalım).
Ankara’daki meclis dağıldıktan sonra. (Skrip, 27 Ocak 1921)
Bu ötekileştirme unsurları doğrultusunda karikatürlerin ilk göze çarpan anlatısı Türklerin yetersizlikleri ve geri kalmışlıklarıdır. Türkler Ortadoğulu oldukları ve ayaktakımı meşguliyetleri hariç başka işlerden anlamadıkları için yetersizlerdir. Haliyle silahlı güçleri de modern değildir ve bu yüzden Yunanlılara karşı bir şansları yoktur. Bu karikatürlerde Yunanlılar ne yaptıklarını bilen, güçlü karakterler olarak tasvir edilirken Türkler zayıf, beceriksiz ve çaresiz olarak tasvir edilmiştir.
Kemal bir saldırıya hazırlanıyor. (Skrip, 30 Aralık 1920) Yunan subayı, Küçük Asya Cephesi Komutanı Anastasios Papulas’tır. Kaçmakta olan kişi ise Venizelos’tur. Skrip, kralcı ve Venizelos karşıtı bir gazetedir.
Bu anlatı her ne kadar propaganda standartları dâhilinde makul olsa da gerçekçi olmaktan son derece uzaktır. Dönemin Türk ordusu Yunan ordusundan bariz bir şekilde daha modern ve daha kabiliyetlidir. Türk subaylarının tamamı çok iyi eğitimlidir ve Birinci Dünya Savaşı ile Balkan Savaşı’nın deneyimine sahiplerdir. Yunan ordusunda ise eğitim ve deneyim sıkça rastlanan unsurlar değildir. Yunanistan’da o yıllarda kurmaylık okulu (harp akademisi) bulunmadığı için Yunan subayları kurmaylık eğitimini Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde almaktaydı ve haliyle ordudaki kurmay sayısı çok azdı. Daha da kötüsü liyakat da Yunan ordusunda az rastlanır bir öğeydi.
1921’de Anadolu’daki Yunan kuvvetlerinin başkomutanı Anastasios Papulas astsubaylıktan gelme bir generaldi ve herhangi bir askerî eğitimi yoktu. Papulas, Yunan ordusundaki alaylı subayların tek örneği değildi. Yunan komuta kademesinin vasatlığı yüzünden düzenlenen geniş çaplı operasyonlarda sık sık idare sorunları yaşanmış, taktik ve operasyonel hatalar yapılmış ve Türkler tüm eksikliklerine rağmen muharebeleri çoğu zaman kontrol altına almayı başarmıştı. Yunan ordusunun savaş alanındaki başarıları Türk ordusunun Birinci Dünya Savaşı’nda aşırı derecede yıpranmış olmasından ve Yunan eratının dayanıklılığından kaynaklanmaktaydı. Sakarya Muharebesi sonrasında ordunun toparlanması ile birlikte Yunan ordusu, Türk ordusu ile başa çıkamayacak bir güç haline gelmiştir.
- Sevgili Kemal, [Yunanistan Kralı] Konstantinos’un İzmir’e çıktığına dair bir telgraf aldık. Ne yapalım?
- Tayar’a telgraf geç, kralın kaldığı otelden bana güzel bir oda ayarlasın. (Niki, 24 Mayıs 1921)
Göze çarpan ikinci anlatı ise Türklerin barbarlığı ve diktatörlüğe/padişahlığa olan yatkınlığına yöneliktir. Bu anlatı da Prusya militarizminin etkisi ve yine Ortadoğululuk üzerine bina edilmiştir. Bu anlatıya paralel olarak Türklerin Anadolu’da işgalci olduğuna ve Yunan medeniyetini yok ettiğine de vurgu yapılmaktır.
Bekir’in mazeretleri: Kendimizi Yunan saldırılarına karşı koruyoruz, vatanımızı savunuyoruz. (Niki, 7 Haziran 1921)
Barbarlık anlatısı da dönemin propaganda standartlarına göre makuldür ancak böyle bir anlatının işgalci bir taraftan gelmesi yersizdir. Sivillere yönelen şiddet eylemlerine her iki tarafta da rastlanmaktadır ve zaten 20. yüzyılda yaşanan etnik bir savaşta sivil katliamlarına rastlanılmama ihtimali çok düşüktür. Ancak Yunan tarafı aşırılık konusunda bariz bir şekilde Türk tarafından öndedir ve Yunan askerlerinin Türk köylerine yaptıkları saldırılar bizzat pek çok Yunan tarafından kınanmıştır.
Büyük Millet Meclisi, Yunan karikatüründe Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan diktatör vurgusunu anlamsız kılmaktadır. Atatürk her ne kadar Milli Mücadele’nin müdürü konumunda olsa da meşruiyetini ve yetkilerini meclisten almaktadır.
Ankara’dan: Kemalistlerin Ankara’da medeniyete katkıları. (Niki, 23 Nisan 1921)
Ankara hareketinin Prusya militarizminin izlerini taşıdığı iddiası ise Yunan karikatüristlerin Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Milli Mücadele’yi ne kadar yanlış okuduğunu ortaya koymaktadır. O yıllarda Türkler, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla yapılan ittifakın olumsuz sonuçlarından dolayı neredeyse Almanya’ya ait bütün unsurları reddetme eğilimindeydiler. Milli Mücadele’nin Prusya militarizmiyle özdeşleştirilmesi Yunan karikatüristlerinin Milli Mücadele’yi tanımlamak ve marjinalleştirmek için ellerine geçen her türlü klişeye başvurduklarını göstermektedir. Haliyle ortaya çıkan ürün de gerçekçi olmaktan bir hayli uzaktır.
Yeter! 500 yıldan beri atalarımın medeniyetine çöktüğünüz. (Skrip, 1 Temmuz 1921)
Propaganda karikatürü doğal yapısı gereği ister istemez belli ölçüde sığ olur. Ancak, özellikle Türk karikatürleriyle kıyaslandığında Milli Mücadele dönemi Yunan karikatürlerini ciddi anlamda yavan bulduğumu söylemeliyim. Gündemi günü gününe takip eden ve Yunanlıların en ufak bir hatasını dahi ıskalamayan Türk karikatüristlerin aksine Yunan karikatüristleri anlatılarını oldukça sığ ve gerçekçilikten uzak önyargılar üzerine inşa etmişlerdir. İçeriğin yanı sıra Yunan karikatürleri çizim kalitesi bakımından da Türk karikatürlerinin gerisinde kalmaktadır. Türk ve Yunan karikatürleri arasındaki uçurum beni oldukça şaşırtmıştır demek yalan olmaz. Nitekim Osmanlıların karikatür ile tanışması Rumlar sayesinde gerçekleşmiş ve ilk Türkçe karikatür dergisi Diyojen 1870 yılında Theodoros Kasapis tarafından yayınlanmıştır. Ancak zaman içinde Türkler bayrağı devralmış gibi görünüyor.
Bir sonraki yazımda Milli Mücadele yıllarındaki Türk karikatürlerine yer vereceğim.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi