1917’de gerçekleşen Rus Devrimi’nin İstanbul ile ilginç bir bağlantısı bulunmaktadır.
1916 sonlarında Rus devlet adamları ve komutanlar ani bir kararla İstanbul’a denizden bir çıkarma yapmaya karar verdiler. Bu kararın hayata geçirilmesine devrimciler mani olacaktı.
1916 sonlarına gelindiğinde Rusya’da bir devrim olacağı artık neredeyse kesindi. Rusya bu tarihe kadar hiçbir stratejik hedefine ulaşamamıştı ve toplumda önü alınamayan bir infial durumu söz konusuydu. Ruslar Osmanlı ve Avusturya cephelerinde başarı sağlıyor olsalar da Almanlara karşı tamamen etkisizlerdi. Almanlarla yapılan muharebeler daima ağır yenilgilerle sonuçlanıyordu. Bu durum diğer cephelerdeki zaferleri de stratejik açıdan anlamsız kılmaktaydı. 1916 Sonbaharında gerçekleşen ve 1.000.000 zayiatla sona eren Galiçya hezimeti ise bardağı taşıran son damla olmuştu. Halk eşi Alman olan çarı ve hükümeti ihanetle suçlamaktaydı. Durumun vahametini net bir şekilde gören Rus sivil ve askeri karar alıcıları göstermelik başarılardan ziyade ancak İstanbul gibi Rus jeopolitiğinde tarihi önem arz eden bir hedefin ele geçirilmesiyle patlamak üzere olan devrim hareketinin önüne geçebileceklerini düşünmüşlerdi.
İstanbul, her ne kadar Rusya’nın 150 yıllık hedefi ve Birinci Dünya Savaşı’na giriş sebeplerinden biri olsa da 1916 Aralığına kadar İstanbul’a karşı yapılacak bir çıkarma harekâtı söz konusu dahi olmamıştı. Nitekim başarı şansı tartışmaya yer bırakmayacak oranda düşüktü. 1916 sonunda ise artık Rus karar alıcıları için mantık çerçevesinde hareket etme gerekliliği büyük ölçüde ortadan kalkmıştı. Bunun yanı sıra Osmanlı’nın içinde bulunduğu durum da operasyonu başarılabilir kılmaktaydı. Üç yıllık savaş sonucunda Osmanlı ordusu aşırı derece yıpranmış ve İstanbul’dan uzak cephelere dağılmış durumdaydı. 1917’de de daha da yıpranacağı kesindi. Harekâtın fikir babası, Karadeniz Filosu’nun Türk kökenli komutanı Amiral Aleksandr Kolçak operasyonun çok riskli olduğunu kabul etse de başarı şansı olduğuna inanıyordu. 1917 öncesinde ise böyle bir ihtimal yoktu.
Çar, planı 24 Aralık’ta onaylayarak hazırlıklara başlama emrini verdi ve operasyonun başına Amiral Kolçak’ı getirdi. Yapılacak olan operasyon Gelibolu gibi bir çıkartma harekâtı olacaktı.
Hazırlıklar başladığında devrimin geri sayımı da başlamıştı ve harekâtın acilen hayata geçirilmesi gerekiyordu. Ancak bu kadar geniş çaplı bir operasyonun hazırlanması zaman isteyen bir süreçti ve korkulan devrim 8 Mart 1917’de, hazırlıklar devam ederken patlak verdi. Devrim kısa sürede Petrograd’ı sarmış ve 15 Mart’ta Çar II. Nikolay baskılara boyun eğerek tahttan feragat etmişti.
Rusya’da çarlığın son bulmasıyla İstanbul harekâtını planlayanların korktukları başlarına gelmiş oluyordu. Ancak bu gelişme çarcı Rus komutanlarını caydırmayacak, tam tersine çarlığı tekrardan restore etmenin tek yolunun İstanbul’un alınması olduğuna inandıracaktı.
Ancak artık karşılarında ciddi bir engel bulunmaktaydı. Mart devrimini yapan Bolşevikler çarlık sisteminden nefret etmekteydi ve bu gerçeğe paralel bir şekilde çarlık tarihi ile özdeşleşmiş olan her türlü fikriyatı da kabul edilemez buluyorlardı. 150 yıllık İstanbul’u ele geçirme hayalleri de buna dâhildi. Gün geçtikçe güçlenen ve yönetimde söz sahibi olmaya başlayan Bolşevikler çarlığa ait her şeyi tasfiye etme niyetindeydiler.
Durumun vahametini kavrayamayan Kolçak ve çevresindeki çarcılar hız kesmeden hazırlıklara devam edecekti. Bu kişiler, çarın yönetimi terk etmesiyle kurulan Geçici Hükümeti de çarlık döneminin savaş hedeflerinden vazgeçmemeye ikna etmişlerdi. Çarcıların İstanbul’u almaya yönelik inadı 1917 ilkbaharında Bolşevik muhalefetinin temelini oluşturacaktı.
Dışişleri Bakanı Pavel Milyukov’un boğazları ve İstanbul’u almaya yönelik hedeflerinden vazgeçmediklerini beyan etmesi sonucunda Bolşevikler bir kez daha ayaklandı. Olayların kontrolden çıkması sonucunda Milyukov ve Savaş Bakanı Aleksandr Guçkov Mayıs ayında istifa ettiler.
Bu gelişme de Kolçak’ı yolundan döndürmedi ve çıkarma hazırlıklarına devam etti. Kolçak’ın şansına Karadeniz’deki devrimciler Petrograd’daki devrimcilerle fikir ayrılıkları yaşamaktalardı ve Lenin’e mesafelilerdi. Fakat Bolşevizm’in Karadeniz’e ulaşması kaçınılmazdı. Haziran ayında Odessa’da çıkan bir isyan tüm Karadeniz’e yayılacaktı. İsyan sonucunda merkezi Sivastopol’de olan Bahriyeliler Sovyeti Haziran ayında Amiral Kolçak’ı görevden aldığını beyan etti. Bu gelişme İstanbul’u ele geçirme hayallerinin fiilen sona ermesi anlamına geliyordu.
150 yıllık İstanbul’u alma hayalinin tabutuna çakılan son çivi ise 26 Temmuz’da bir grup devrimci bahriyelinin bir motorbotla gizlice İstanbul Boğazı’na girmesiyle gerçekleşecekti. Kıyıya yakın bir yerde suya attıkları bir cam şişede iki ülke arasındaki savaşın en kısa sürede sona erdirilmesini ve iki toplumun iyi komşular halinde yaşamasını temenni eden bir mesaj bıraktılar.
Rus Devrimi’nin anti-emperyalist ve savaş karşıtı karakteri İstanbul’da ikinci bir Gelibolu yaşanmasının önüne geçmişti.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi