Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Rusya’nın strateji değişimi

Rusya tarihin önde gelen askerî teorisyenlerini çıkarmış bir ülkedir. Bu cümle kulağa bir “yetkin”lik örneği olarak gelse de aslen durum tam tersi. Rus ordusu tarihi boyunca kabiliyetsizliği ve beceriksizliği ile ön plana çıkmış bir silahlı güçtür. Rusya her ne kadar tarihinde pek çok zafere imza atmış olsa da Ruslar hiçbir zaman savaş alanında ince beceriler sergileyerek savaş kazanan bir toplum olmadılar. Kazandıkları zaferleri büyüklükleri ve sayısal üstünlükleriyle kazandılar. Üstesinden gelinemeyen performans sorunu haliyle pek çok askerî ve zaman zaman sivil düşünürü bu alanda kafa patlatmaya ve teoriler üretmeye yöneltti.

Mihail Tukaşevski (1893-1937) ve Aleksandr Sveçin (1878-1938) aynı yıllarda yaşamış, Rusya’nın en fazla ön plana çıkan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Rusya’nın yanı sıra diğer orduların da doktrinlerine yön vermiş iki askerî teorisyendir. 

Tukaşevski ve Sveçin, birbirlerine tamamen zıt iki konsepti teorize etmişlerdir. Tukaşevski, kısa süre içerisinde kesin sonuç almaya dayalı, düşmanın silahlı gücünün imhası veya sefer alanının tamamen işgal edilmesi üzerine kurulu “derin savaş” konseptini dizayn ederken, Svechin, uzun bir süre zarfında sonuç veren ve düşmanın tükenmesi üzerine kurulu bir “yıpratma savaşı” teorisi geliştirmiştir.

Tukaşevski’nin derin savaş konseptinde eş güdümlü bir şekilde pek çok farklı noktadan kitlesel saldırılara geçirilir ve sayısal üstünlüğe güvenilerek düşmanın her noktayı başarıyla savunamayacağı varsayılır. Savunmanın çöktüğü noktalarda birlikler hızla düşmanın derinliklerine nüfuz ederek kilit noktaları ele geçirir, düşmanın lojistik hattını keser ve başka mevzilerde muharebe ile meşgul olan düşman birliklerini arkadan çevirir. Böylece savunan taraf belli başlı bölgelerde Rusları durdurmayı becerse bile savaş, savunan tarafın altından kalkamayacağı bir seyre girer ve savunma nihai olarak çöker.

Sveçin’in teorileştirdiği yıpratma savaşında ise derin savaşta olduğu gibi rakip tarafın operasyonunu çökertmek, silahlı gücünü yok etmek ve düşman toprağını işgal etmek gibi hedefler bulunmamaktadır. Bu tip bir operasyon tam tersine inisiyatifi tamamen rakibe terk eder ve rakip tarafın yürüttüğü operasyonun, Rus ordusunun yürüttüğü operasyona kayda değer bir engel teşkil etmeyeceği varsayılır. Operasyon, çoğunlukla sabit mevzilerden veya havadan düşmanın üzerine olabildiğince fazla ateş gönderilerek icra edilir. Bu sayede rakip, savunmanın kendisine sunduğu avantajlardan faydalanamaz ve Ruslarla ateş düellosuna girmek ile karşı-taarruza kalkmak arasında bir ikilemde kalır. Hedef düşmanın kaynaklarını tüketerek savaşamayacak konuma getirmektir. Konsept, rakibin hamlelerini hesaba katmayı zorunlu kılmadığı için muharebe alanındaki hata payı da oldukça düşüktür. Bu harp tipinde hesaba katılması gereken şey silah ve mühimmat üretiminin daima rakipten daha fazla olması ve birliklerin rakibe göre daha iyi ikmal edilmesidir. Yani savaşın ağırlığı cephedeki birliklerden ziyade geri hattaki unsurlara dayalıdır.

İki yaklaşım da Sveçin ve Tukaşevski’nin sıfırdan icat ettikleri teoriler değildi. Aslen Ruslar tarihleri boyunca her iki yöntemin de benzerini pek çok kez uyguladılar. Sveçin ve Tukaşevski ise bu yöntemleri daha bilinçli, hazırlıklı, organize ve zaman kaybetmeden uygulanabilmeleri için derli toplu ve rafine hale getirdiler. İki düşünür de teorilerini ortaya koyarken Rus ordusunun beceriksizlik sorununu çözmek yerine “beceriksizliğe rağmen” rakibe galebe çalmanın yollarını aradılar. Teorileri birbirine tamamen zıt olsa da Rus ordusunun taktik ve operasyonel yeteneksizliğini ülkenin muazzam insan gücü, güçlü endüstrisi ve sınırsız kaynaklarıyla dengelemek gibi bir ortak paydada buluştular.

Tukaşevski ve Sveçin’in bir diğer ortak noktası ise birer yıl arayla Stalin’in emriyle idam edilmeleridir. İdamlarının ardından teorileri rafa kaldırılmış olsa da her iki savaş tipi de İkinci Dünya Savaşı’nda uygulamaya konuldu ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından sistematik olarak geliştirilmeye devam edildi.

Rusya-Ukrayna Savaşı ise Putin’in geçmişi unuttuğunu ortaya çıkardı. 2022’deki operasyon, Rus ordusunun niteliklerine uygun bir harp tekniği yerine sadece kabiliyetli orduların altından kalkabileceği “yıldırım harbi” tarzı üzerine bina edildi. Plan on gün içerisinde Ukrayna ordusunun saf dışı bırakılması ve ülkenin tamamen işgal edilmesi üzerineydi. Bu yöntemi Almanya İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında pek çok kez başarıyla uygulamıştı. Ancak Putin’in Rus ordusunu Alman ordusu gibi savaşmaya zorlaması tüm dünyaya rezil olmalarına sebep oldu. Ukrayna, ani Rus saldırısına hazırlıksız yakalandığı için ilk günlerde bocalamış olsa da kısa süre içerisinde toparlandı. Ukrayna topyekûn seferber olarak “halk savaşı” ile Rusya’nın yürüttüğü yıldırım savaşını etkisiz hale getirdi ve sonrasında karşı-taarruza geçerek Rus ordusunu bozguna uğrattı.

2022 harekâtının sonuçları Rus ordusundaki kalıtsal yeteneksizliğin hala devam ettiğini ortaya çıkarmış olsa da Rusya gibi elinde pek çok jokeri olan bir ülkeyi yenilgiye uğratmak kolay bir iş değil. Ruslar, orduları için tamamen uyumsuz olan 2022 stratejisi ve taktiklerini tamamen terk ettiler ve içinde bulundukları yol ayrımında tercihlerini Sveçin’den yana kullandılar. Bu oldukça mantıklı bir hamleydi. Keza Ukraynalılar Tukaşevski’nin teorisinin kalbinde yatan tankları kolayca saf dışı bırakabiliyorlar. Buna karşın Sveçin’in teorisinin kalbinde yatan topçuya karşı etkin bir çözümleri yok. Bunun yanı sıra Tukaşevski’nin tarzı uzun bir hazırlık dönemi gerektirmekte ve bir ihtimal Ruslar, Sveçin’in tarzıyla Ukrayna’yı belli bir süre sarstıktan sonra nakavt etmek için Tukaşevski’nin prensiplerine dayalı bir taarruza hazırlanıyor olabilirler. Sveçin’in stratejisinin bir deneme yanılma süreci yaşanmadan ve sistematik bir şekilde uygulamaya konması Rusların gayet bilinçli bir şekilde hareket ettiğini göstermekte. 

Rusya, yıpratma savaşını büyük ölçüde kitlesel topçu bombardımanlarıyla yürütüyor. Sabit mevzilerde bulunan Ukrayna birliklerini bombardımana tutup, karşı-taarruza kalkmak ile bombardımana dayanmak arasında bir ikilemde bırakıyorlar. Ukraynalılar, bombardımana dayanmayı seçmeleri halinde yavaş yavaş tutundukları mevzilerde eriyorlar. Karşı-taarruza kalkmaları halinde ise çoğunlukla ağır silahlar vasıtası ile kolayca dağıtılıyorlar. Rusya’nın yürüttüğü operasyon, kendi birlikleri için riski en aza indirirken Ukraynalılara az kayıp vererek hiç sonuç almamak veya çok kayıp vererek çok az sonuç almak arasında iki seçenek sunuyor. Avdiivka’da olduğu gibi mevzileri terk ederek geri çekilmek üçüncü bir seçenek gibi görünse de bu durum Rus ilerleyişiyle sonuçlandığı için pratikte ilk iki seçeneğe geri dönüşle sonuçlanmakta.

Rusya, yıpratma savaşı ile sadece Ukrayna’nın halk savaşı konseptini etkisiz hale getirmek ve Ukrayna üzerinde üstünlük sağlamakla kalmayarak savaşı kendi istediği forma da soktu. Ukrayna an itibarıyla Rusya’nın yıpratma savaşına karşı bir çözüm üretebilmiş değil. Rusya’nın dikte ettiği üretim ve ikmale dayalı savaşı kabul etmiş durumda ve üretebildikleri kadar ateş üreterek Rus ordusunun ateş gücünü dengelemeye çalışıyorlar. Ancak yapabildikleri tek şey Rus ordusunun operasyonunu ellerinden geldiğince yavaşlatmaktan ibaret. Rivayetlere göre Rus topçusu, Ukrayna topçusundan beş kat daha fazla top mermisi atıyor. 

Ukrayna’nın şu an çökmesi önündeki tek engel düzenli şekilde silah ve mühimmat desteği veren ABD ve Avrupa ülkeleri. Ancak Rus sanayisi Ukrayna’nın dış yardımlarla elde ettiğinden daha fazla silah ve mühimmat üretiyor. Bunun yanı sıra İran, Kuzey Kore ve Çin’den de mühimmat ve silah yardımı alıyorlar. 

Ukrayna’ya destek veren ülkeler her ne kadar üretimi arttırmayı planlıyor olsalar da Rusya’yı kendi dizayn ettiği bir oyunda nasıl yenilgiye uğratacakları meçhul. 2022’deki sorun Rusların kendilerine uygun olmayan bir strateji ve doktrini benimsemelerinin bir sonucuydu. Şu anda ise tam olarak kendilerine uygun bir doktrin ve stratejiyle savaşıyorlar ve tarih kaynaklarını etkin olarak kullanan bir Rusya’nın karşısında durabilmenin oldukça zorlu bir iş olduğu pek çok kez ispatladı. Ukrayna, Sveçin’in öngördüğü gibi adım adım tükenişe doğru sürüklenmekte. An itibarıyla Ukrayna ve destekçilerinden oyunun kuralını değiştirecek yeni bir hamle gelmeden mevcut şartlar değişecek gibi görünmüyor.