Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Yemen’de olup bitenler

İsrail-Hamas Savaşı’nda İslam dünyası genel olarak İsrail’i lanetledi ve Filistin’in arkasında durdu. Ancak kayda değer bir tepkiyi fiiliyata döken tek taraf Yemen’in batısını kontrol altında tutan Şii grup Husiler oldu. Husiler, 17 Ekim’de El Ehli Hastanesi’nin otoparkına düşen roketten sonra müdahale kararı aldılar ve 19 Ekim’den itibaren İsrail’in güneyini ve 19 Kasım’dan itibaren de Kızıl Deniz’de İsrail’le bağlantılı deniz ticaretini hedef alan saldırılar düzenlediler.

2004 yılında Yemen yönetimine karşı ayaklanma başlatan Husiler, 2014 yılında ayaklanmayı iç savaşa dönüştürdüler. Yemen devleti İran destekli Husilerle başa çıkamadı. Husiler başkent Sana’yı ele geçirerek Yemen’in iç bölgelerine doğru ilerlemeye başladılar. Yemen ordusunun Husileri durduramayacağı kesinleşince Suudi Arabistan duruma müdahale etti ve Amerika’nın da desteğini alarak Husilere karşı Arap ülkelerinden oluşan bir koalisyon kurdu. Başta Husilerin kısa süre içerisinde yenileceği düşünülse de bu öngörü gerçekleşmedi. Koalisyon Husi ilerleyişini durdurdu ancak Husilerin işgal ettiği bölgeyi geri alamadı. 2014’te başlayan iç savaş hala devam etmekte.

Husiler doğrudan İsrail’i hedef alan saldırıları uzun menzilli füzeler ve insansız hava araçlarıyla gerçekleştirdiler. Bu saldırılarda herhangi bir başarı sağlanamadı. Gönderilen füze ve insansız hava araçlarının büyük çoğunluğu İsrail güçleri ve Amerikan donanması tarafından havada vuruldu. Geri kalanlar da hedeflerini bulamayarak alakasız yerlere düştü.

Deniz ticaretini hedef alan saldırılarda ise kısmi başarı sağladıkları söylenebilir. Husiler 19 Kasım’dan beri yaptıkları saldırılar sonucunda iki gemiye bordalayarak birini kaçırdılar. Diğer saldırılarını da füze ve insansız hava araçlarıyla gerçekleştirdiler ve on bir gemiye hasar verdiler. Saldırdıkları gemiler arasında İsrail’le hiçbir bağlantısı olmayanlar da bulunmakta. Husilerin yürüttüğü deniz ticareti bazlı ekonomik harbin İsrail’e ne kadar zarar verdiği şu an belirsiz ve görünüşe göre Gazze’deki savaşın gidişatına da gözle görülür bir etkisi olmadı. Ancak Kızıldeniz’in güneyindeki deniz ticaretini neredeyse tamamen sona erdirdiler. Bu durum Kızıldeniz’in büyük ölçüde seyrüsefere kapanması anlamına geliyor.

Armatörler Süveyş Kanalı’nı kullanmaktan cayarak rotalarını Afrika’nın güneyine kaydırdılar. Bu da gemilerin rotalarında 6000 deniz miline varan bir artış demek. Bu gelişme muazzam boyutta maddi kayıplara ve zincirleme aksaklıklara sebebiyet verdi. Tesla ve Volvo parça eksikliğinden dolayı fabrikalarında belli bir süre üretime ara verdiler. Gemilerin seyir süresinin artması navlun fiyatlarını yükselttiği için karları artan armatörler haricinde Kızıldeniz üzerinde seyreden deniz ticaretiyle doğrudan veya dolaylı bağlantısı olan herkes zararda.

Husiler aslen kayda değer saldırı gücüne sahip bir grup değil. On yıldan beri devam eden iç savaşta Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyona karşı beklenmedik bir direniş göstermiş olsalar da saldırı kapasiteleri oldukça sınırlı. Buna karşın bulundukları coğrafi konum denizde verilecek bir ekonomik savaş için benzersiz bir kuvvet çarpanı vazifesi görmekte. Yemen ile Cibuti arasındaki Babülmendep Boğazı Kızıldeniz’in güneydeki yegane giriş ve çıkış kapısı. Süveyş Kanalı’nı kullanarak Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e giren veya Akdeniz’den Hint Okyanusu’na geçen gemiler bu darboğazı kullanmak ve kaçınılmaz olarak Yemen kıyıları önünden geçmek zorunda. Bu da onları çok kolay bir hedef haline getiriyor. Husilerin İran’dan aldıkları füzeler aslen kayda değer can yakma kapasitesine sahip silahlar değil ve henüz bir gemi de batırabilmiş değiller. Ancak amaçları “caydırıcılık” olduğu için atılan mühimmatın gemiye isabet etmesine dahi gerek yok. Hedefin taciz edilmesi yeterli. Husiler, bulundukları bölgenin jeostratejik avantajını kullanarak Almanların Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda denizaltılarla yaptıkları ekonomik harbin daha sınırlı bir versiyonunu gerçekleştirebilecek kapasitedeler. 

Husiler, yürüttüğü ekonomik harple çoğu zaman İsrail ve Amerika’nın karşısında olan Çin ve Rusya’nın dahi tepkisini çekti. Husi saldırılarına İsrail ve müttefiklerinden karşılık gelmesi kaçınılmazdı ve uzun zamandan beri beklenen karşılık 12 Ocak’ta Amerika ve İngiltere’den geldi. Amerika ve İngiltere, 12 Ocak’tan itibaren Husilere ait askeri hedeflere uçak ve seyir füzesi saldırıları gerçekleştirdiler. Hedefler an itibarıyla deniz ticaretini taciz eden silah ve radar gibi araçlarla sınırlı. Amerika ve İngiltere’nin şu anki amacı Husileri caydırmak ve Husilerin saldırı kapasitesini yok etmekten ibaret. Ancak Husiler geri adım atmak bir yana, 14 Ocak’tan itibaren ticaret gemilerinin yanı sıra Amerikan ve İngiliz savaş gemilerini de hedef almaya başlayarak (atılan roketlerin tamamı savaş gemilerine ulaşamadan düşürüldü) savaşı tırmandırma niyetinde olduklarını ortaya koydular.

Şu an ibreler Yemen’de çatışmaların daha da şiddetleneceği yönünde. Kızıldeniz’in seyrüsefere kapalı kalması kabul edilebilir bir durum değil ve en kısa sürede çözülmesi gereken bir sorun. İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşı durdurmadan Husilerin de geri adım atmaya niyetleri yok gibi. Kendilerinden çok daha güçlü bir koalisyona on yıldan beri direnen Husilerin sadece hava saldırılarıyla durdurulamayacağı düşünülmekte ve bu da kara operasyonunu zorunlu kılmakta. Ancak Husilerin kararlılığı ve savaşma kapasiteleri göz önünde bulundurulacak olursa Amerika’nın Yemen’e yapacağı bir kara operasyonu bölgede yeni sorunlara kapı açabilir.