Taksim Meydanı temsil ettiği sembolik değerlerle, Cumhuriyet’in yaşattığı çağdaşlaşma ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefinin bir izdüşümü olarak planlanmıştır. Öyle ki bütün İstanbul’u kapsayan bu planlama için Fransız mimar, baş-şehirci Henri Prost Türkiye’ye davet edilmiş ve uzun yıllar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte çalışmıştır. Meydanın yıllar içerisinde yaşadığı değişim ve dönüşümler Türkiye’nin yaşadığı ideolojik değişim ve dönüşümün kente bir yansıması olmuştur adeta... Her değişiminde misafirleri, kullanıcıları, kişiliği de bundan etkilenmiştir. 1976’daki görkemli 1 Mayıs buluşmasına sahne olması, ardından gelen kanlı 1 Mayıs 1977 ve 12 Eylül darbesi ardından yasaklanması… Ak Parti dönemi, 2010 yılında halk buluşmalarına açılıp, 2013’te tekrar kapanması… Ardından gelen Gezi Direnişinin merkezi olması… Özgürlük ateşinin yanıp söndüğü yıllar çok rahatlıkla Taksim Meydanı üzerinden okunabilir. Aynı zamanda da iktidarların otoriterleştiği, toplumsal muhalefete ve eylemliliğe kapalı olduğu dönemlerin yansıması da Taksim’den görünür. Bu bağlamda Taksim Meydanı önemli bir kamusal alandır. Üzerinde dönen tartışmanın merkezi de “kamusallığının” iktidar tarafından kabul edilmeyişiyle ya da sınırlandırılmasıyla ilişkilidir.
MEYDANLARIN RUHU...
Dünyada da büyük meydanlar önemli kamusal alanlar olup, devletlerin yönetim biçiminin, özgürlükçü bakış açısının ve meydanın bulunduğu ülkenin demokrasi anlayışının önemli göstergeleri olmuştur. Ortak özellikleri kentin merkezinde konumlanmaları olduğu kadar kentin tarihsel hafızasını da taşımalarıdır. Rusya’daki Kızıl Meydan, Londra’daki Trafalgar Meydanı, Paris’teki Concorde Meydanı… Ya da Taksim Meydanı’nın tezahürü olan Madrid’teki Puerta Del Sol Meydanı… Güneşin Kapısı anlamına gelen adıyla birçok eyleme evsahipliği yapan bu meydan, en iyi kamusal alan alanlar içerisinde değerlendirilmektedir. Bu meydanların ortak özelliği tarihsel süreç içinde yaşanmış önemli toplumsal olayların hafızasını taşımalarıdır. Aynı zamanda ulaşım ağlarının en yoğun olduğu ve kesiştiği bölgelerin serbest sahalarıdır meydanlar. Yeni meydanlar inşa edebilirsiniz ama onlara ruhunu tarih ve toplum verir. Kamusallaşmaları toplumsal kabulle, gönüllülükle mümkündür.
Habermas’a göre kamusal alan “toplumsal yaşam içinde kamuoyuna benzer bir şeyin oluşturulabildiği, herkesin/tüm yurttaşların erişebildiği bir alanı” tarif etmektedir. Kamusal alanlar halka ait olan, demokratik katılımın sağlandığı, politik söylem ve eylemlerin özgürlük alanıdır. Taksim Meydanı’nın önemi Türkiye’deki kamusal alan tarifine dahil olan Ankara’daki Kızılay Meydanı gibi, İzmir’deki Konak Meydanı gibi İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en önemli sembolü olmasıdır. Elbette ki süreç içerisinde yeni toplanma alanları alanları inşa edilebilir. Yenikapı’da veya Maltepe’de olduğu gibi… Ama bu toplanma alanlarının tarihsel hafızası, kent-merkez ilişkisi ve daha önemlisi halkın gönüllülüğü Taksim Meydanı’yla kıyaslanabilir durumda değildir. En basitinden 29 Ekim’de çelenk koymak, saygı duruşunda bulunmak için Yenikapı yerine Taksim’e giden sivil toplum bileşenleri bu kamusallaşmanın mimarlarıdır.
TARİH TEKERRÜR EDER...
Taksim’in tarihsel hafızası demişken kanlı 1 Mayıs’ın yaşandığı 1977 yılının 3 Haziran’ında, seçime 3 gün kala Bülent Ecevit CHP Genel Başkanı olarak Taksim Meydanı’nda miting yapacaktır. Mitingden bir gün önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel Ecevit’e bir suikast ihbarı aldıklarını ve meydana çıkmaması gerektiğini söyler. 2 Haziran akşamı televizyona çıkan CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit şu açıklamayı yapar:
“Bugün Başbakan Demirel bana telefon ederek yarınki Taksim mitingimizi iptal etmemizi istedi. Çünkü aldığı istihbarata göre miting sırasında bana Sheraton Oteli üzerinden uzun namlulu silahla ateş edileceğini öğrendiğini söyledi. Bu koşullarda hiç kimseden yarınki mitingimize gelmesini isteyemem. Ancak eşim ve ben yarın miting saatinde Taksim Meydanı’nda olacağız.”
Gelmeyin çağrısı yapmasına rağmen Ecevit’e destek çığ gibi büyümüştü. I. Ecevit Hükümetinde İmar ve İskan Bakanı olan Ali Topuz o günleri şöyle anlatır: “Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi doldu... Aksaray Meydanı’na kadar yollar doldu... Aksaray Meydanı doldu… Dolmabahçe’den yukarıya kadar o yol doldu. Ne yüz bin kişisi, beş yüz bin kişi İstanbul’da sokaktaydı.”
Evet, tarih bize öğretmiştir ki sokakları dolduran halk meydanlara da ruhunu verir. Kentler, meydanlar hafızayla yaşar. Taksim Meydanı işçinin, emekçinin hafızasıdır. Bu vesile ile 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutluyorum. Bu anlamlı günde sizlere “merhaba” dediğim 12punto.com.tr ‘de her hafta buluşmak dileğiyle…
Çok Okunanlar
Serdar Ortaç: Sol kolumu kaybettim, artık ölmek istiyorum
Gelinim Mutfakta bugün kim elendi? 13 Aralık Cuma 10 altın bileziği kim aldı?
Bahçeli'nin teröristbaşı açılımı çöpe gider!..
Reyting sonuçları açıklandı! 12 Aralık 2024 Perşembe birincisi kim oldu?
Bu hafta Avrupa’da sadece Başakşehir kazandı
Kararsız seçmen oranı yüzde 30'u aştı
Narin Güran cinayetinde şok edici iddialar: Uygunsuz şekilde mi gördü?
Bugün hangi maçlar var? 13 Aralık Cuma hangi takımların maçı var?
Arif Güran'ın yüz yüze görüşme tutanağı ortaya çıktı
Rusya'ya kaçan Beşar Esad'ın evinin içinin son hali görüntülendi