O karikatürde iki tarafa karşılıklı yağan füzelerin öldürdüğü Muhammed ve Musa’nın kanatlanıp göğe yükselirken birbiriyle selamlaşmaları çizilmiş. Savaşın anlamsızlığını vurgulayan savaş karşıtı bir karikatür.
Karikatürü çizen Doğan Pehlevan da tasvir edilenlerin peygamberler olmadığını söylüyor. Kaldı ki, çizilen Hz. Muhammed de olsa peygamberi aşağılayan, alaya alan herhangi bir ifade yok orada. Savaşa rağmen dostça birbirlerini selamlayan peygamberler çizilmiş. İslami açıdan Hz. Muhammed’in çizimi eleştirilebilir, o da tartışılabilir. Ama çizim de portre değil bir siluet.
Kuşkusuz karikatür de eleştirilebilir, tepki gösterilebilir. Fakat LeMan’daki karikatüre gösterilen tepkiler barışçıl protestolar değildi. Sosyal medyada ölüm çığlıkları atanlar, Fransa’daki Charlie Hebdo karikatüristleri gibi cezalandırılmalarını isteyenler oldu.
İBDA-C uzantısı Büyük Doğu Akıncıları Derneği mensuplarının öncülük ettiği bir grup, derginin Beyoğlu’ndaki binasının önüne kadar sloganlarla yürüdü; kimileri binaya tırmanıp flama da salladı. Ama polis, şiddeti sadece izledi, bir kişiyi bile gözaltına almadı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da LeMan’dan dört kişinin gözaltına alınma görüntüsünü paylaşarak polis şiddetini sergiledi. Saldırganlara da eylem alanı açıldı, şiddet kol gezdi caddelerde. Kanun, hukuk, insan hakları hak getire.
Maalesef iktidar medyası da LeMan’daki karikatür olayında aynı çizgiyi izledi. “Gazeteci; şiddeti haklı gösterici, özendirici ve savaşı kışkırtıcı yayın yapamaz”, yapmamalı. Ama Akşam, Hürriyet, Milliyet ve Yeni Şafak gibi gazeteler ve iktidar yanlısı televizyonlar, LeMan’a yönelik tepkileri haber yaparken, dergi bürosuna saldırıdan, ölüm sloganlarından, protestocu grubun saldırganlığından ve sergilediği şiddetten hiç bahsetmediler.
Yeni Şafak, “Mizah deyip kan kusuyorlar” ve “LeMan hep İslam düşmanıydı”, Türkiye “Dün Aziz Nesin bugün LeMan” ve “Alçak saldırıya öfke yağıyor”, Sabah “LeMan’ın sicili kabarık çıktı” gibi haberlerle şiddeti, saldırganlığı meşrulaştırmaya, haklı göstermeye çalıştılar. Sabah yazarı Nihat Hatipoğlu da artık nasıl baktıysa karikatürde “peygamberlerin terörist gibi gösterildiği”ni yazarak koroya katıldı.
Bir tek Yeni Şafak’ın sinema sayfasını hazırlayan Abdülhamit Güler, “Sinemayı Hz. Muhammed’den mahrum bırakmamalıyız” yazısında “çizilen Hz. Muhammed olmasa bile yanlış anlamaya açık olması ciddi sorun” diye yazarak mahallesinden farklı yaklaşım sergiledi.
LeMan’ın bürosunun basılması, derginin toplatılması, web sitesine erişim engeli getirilmesi, dört kişinin tutuklanması bile yetmedi iktidar yanlısı medyaya. Günlerce sürdürdüler yayınları.
Bunca gürültüye neden olan karikatürün hemen altındaki dördüncü kare gözden kaçmış olabilir. İki kişi sigara içerken sohbet ediyor; biri diğerine yakınıyor:
“Valla kanıma dokunuyo…Biz adam diil miyiz olm bu ülkede, bi bizi almıyolar”
Bu karikatür, memleketin halini yansıtıyor. Şimdi o karikatürün çizeri de tutuklu. O gece Leman bürosuna saldıran cihatçılara tepki gösteren akademisyen Aslı Aydemir de tutuklu. RTÜK de muhalif kanallar Halk TV ve Sözcü TV ekranlarını 10’ar gün kapatma kararı aldı.
Bunlara ilaveten CHP’li belediye başkanlarına yönelik operasyonlara tepki gösteren gazeteci arkadaşımız Timur Soykan da sırf sosyal medyadaki paylaşımı nedeniyle gözaltına alındı.
Gerçekten o son karikatür karesindeki gibi bir ülkedeyiz, bu gidişle içeriye girmeyen “muhalif” bırakmayacaklar. Fikir ve ifade özgürlüğü alanı her geçen gün biraz daha daralıyor.
PATRON ŞİRKETİNE ''HABER'' AYRICALIĞI
Hürriyet, “Gazi koşusu” haberlerini en geniş veren gazeteydi. İki gün öncesinden “Gazi’de rekor ödül” haberini sürmanşete çıkardı; arkada geniş yer ayırdı. Jokeylerle söyleşiler, canlı yayın duyuruları birbirini izledi. Yarış günü ve sonrasında sayfaları kapladı haber ve söyleşileri.
Demirören grubunun öbür gazetesi Milliyet de yarışı özenle yansıttı okurlarına. Grubun televizyonları Kanal D ve CNN Türk de yarışı canlı yayımladı. Yarın sonrasında Demirören medyasındaki haberlerin tek eksiği, tribünlerden “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılmasıydı. Yarışın, öbür medya kuruluşlarında olmayan bir yanını da Milliyet, “Ev sahibi Oktay” başlığıyla haber yaptı:
“Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyesi B. Murat Oktay da tarihi Gazi Koşusu’nu izleyenler arasında yer aldı. Oktay’ın ev sahipliğinde Hipodrom.com’un locasında sanat, iş ve spor dünyasından birçok isim son yılların en renkli organizasyonunda keyifli saatler yaşadı.”
Bu haber Milliyet’in ve tabii Demirören Grubu’nun öbür medya kuruluşlarının “Gazi Koşusu”na bu yıl olağanüstü ilgi göstermesinin nedenini de açıklıyordu. Çünkü Demirören Holding’in şirketlerinden Hipodrom.com, “ev sahibi”ydi! At yarışı platformu Hipodrom.com, “Türkiye Jokey Kulubü’nün düzenlediği tüm yerli ve uluslararası yarışlara mobil ve web platformları aracılığıyla bahis” oynatıyor.
Hal böyle olunca Hürriyet, Milliyet ve öbürlerinin gayretinin amacı, patron şirketine ayrıcalık sağlamaktı! Haberciliği, patronlarının ticari çıkarına alet ediyorlardı. Nitekim Ahmet Hakan da patron yararına “haber” yaptıklarını gizleme gereği bile duymadan “Atatürk’ten yadigâr en zarif gelenek” yazısında organizasyonu övüp, Demirören’e teşekkür etti.
Patronun çıkarına göre gazetecilik ilkelerini ayaklar altına alan bir medya kuruluşu, öbür haberlerinde de başkalarının çıkarlarını kollamayı doğal görür. Siyasi, ekonomik, sosyal haberlerde ve hatta sporda da patronun çıkarlarına ya da onun işaretine göre habercilik yapar.
Maalesef “patron gazeteciliği” medyamızda hayli yaygın. En berbat, en üzücü tarafı da kimi gazeteci meslektaşlarımızın bu rezilliği içselleştirmesi, benimsemesi…
MİLLETVEKİLİ ÖNERGELERİNDE KAYNAK SORUNU
Bazı muhalefet milletvekilleri işin kolayını buldu. Muhalif medyada çıkan haberleri alıp, olduğu gibi soru önergesine dönüştürüyorlar. Son günlerde rastladığım birkaç örneği aktarayım.
BirGün’de 15 Haziran’da yayımlanan “Karadelik 200 milyar yuttu” haberinde, otoyol projeleri için yapılan “garanti ödemelerinin 200 milyar TL’ye dayandığı” bilgisi veriliyor; 2017’den beri ödenen miktarlar sıralanıyordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu’nun, 18 Haziran’da bu ödemelerle ilgili verdiği soru önergesi de bu habere dayanıyordu ama kaynak belirtilmemişti.
“Al sana israf” haberi ise 24 Eylül 2024’de Sözcü’nün manşetindeydi. 2015’te patlama yaşanan yüzer doğalgaz platformunun 23.5 metre kısaltılıp, tamir edildikten sonra Türkiye’ye satıldığı belirtiliyordu. İyi Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez’in 2 Haziran’da verdiği soru önergesinde Sözcü’nün haberindeki bilgiler kullanılmıştı; önergede gazeteye atıf yoktu.
Veryansın TV’nin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 13 katlı binayı yılık 86 bin liraya kiralaması haberini de CHP milletvekilleri Ali Gökçek hem de Hasan Öztürkmen soru önergesi haline getirdi. Onlar da kaynak belirtmedi önergelerinde.
Milletvekillerinin gazetecilerin onca çabayla ürettikleri haberleri soru önergeleriyle TBMM gündemine getirmeleri elbette olumlu. Haberlerin peşine düşmeleri, fikri takip yapmaları değerli ama kaynak belirtmeden önergeye dönüştürmeleri haksızlık. Emeğe saygı bekliyoruz.
GAZETECİLİK VE HALKLA İLİŞKİLER FARKI
Gazeteci Doğu Eroğlu, sosyal medyadaki paylaşımında aynı gün yayımlanan iki haberdeki “farklı gazeteciliğe” dikkat çekti. Ben de hemen iki haberi okudum.
T24’te yayımlanan “İliç'te iki köyün hikayesi: Çöpler ve Sabırlı” başlıklı araştırmaydı. Doğu Eroğlu’nun yazdığı ve araştırmacı gazeteciler için bağımsız haber merkezi olan “Ortak”ın ürünü olan araştırmada, “madenin 15 yılda tüm bölgeyi geçimlik faaliyetlerden koparıp proleterleştirdiği, madenin faaliyetleri durunca da göçün kaçınılmaz hale geldiği” anlatılıyordu.
Habertürk’te yayımlanan “Halkın ortak talebi: Maden açılsın” haberinde de kazadan sonra İliç’te ekonomi çarkının dönmediği, köylülerin madenin açılmasını istediği belirtiliyordu.
Hakikaten de iki haber arasında büyük fark vardı. Ortak’ın araştırması, ilçedeki güncel soruna geniş bir pencereden bakarak hem madenin açılmasının hem de kapanmasının etkilerini birlikte irdeliyordu. Habertürk’teki araştırma ise madenin açılmasının ve “dünya ekonomisine yön veren altının toprak altından” çıkarılmasının İliç’i modernleştirdiğini, bölgenin kaderini değiştirdiğini vurguluyor, madenin yeniden açılmasını savunuyordu.
Ortak’ınki nesnel bir gazetecilik ürünü, Habertürk’teki ise madenin yeniden açılmasını önceleyen bir halkla ilişkiler faaliyetiydi. Gazetecilik, insanları ve doğayı korumak yerine şirket çıkarlarını gözetince habercilik olmaktan çıkıyor.
O bölgede ne olup bittiğini öğrenmek isteyen T24’teki araştırmayı okumalı, bırakalım İliç’teki madeni işleten Anagold’un sahipleri ve medyadaki uzantıları Habertürk’teki haberle avunsun…
Tek cümleyle:
-Doğalgaz fiyatlarında yüzde 24,6’lık büyük artışı Hürriyet, Akşam ve Türkiye iç sayfada küçük görürken, Sabah, “Doğalgazda fiyat güncellemesi” başlığıyla yayımladı; ertesi gün de “Doğalgazda yüzde 44 sübvansiyon sürüyor” haberi yaptı.
-Gazeteciler Altan Sancar ve Ali Macit’in hesaplarına erişim engeli getirildi.
-Gazeteci Nedim Türfent için çıkarılan yakalama kararına gazete ve sitelerden paylaştığı yazılarda Öcalan’ın fotoğrafının bulunması gerekçe gösterildi.
-CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e hakaret etmeyi alışkanlık haline getiren Yeni Akit, hakaretlerini bu sefer de “Posta kafalı” ve “Harami” manşetleriyle sürdürdü.
-Konya’nın AKP’li B. Belediye Başkanı’nın “Konya’mızı gençlerimiz inşa edecek” başlıklı tanıtım metnini Akşam ve Türkiye, “ilandır” uyarısı koymadan haber gibi yayımladı.
-Halktv sitesinin “Aman dikkat! 650 milyon dolar değerinde sahte para dolaşımda” başlığı yanıltıcıydı; Akşam’ın “Libya'da 35 milyar dinarlık sahte banknot piyasadan toplatıldı” başlığı daha doğruydu.
-Cumhuriyet’in haber sitesi, “… hangi şehrin alan kodu? …nerenin telefon kodu?” gibi sırf okur avlayacak habercilikle ilgisi olmayan başlıklara yer veriyor.
-NTV ve Halktv, “Gizli kamera rezaletinin ardından (CHP’li) Sapanca Belediyesi o bungalovu yıktı” haberi yayımladı ama iktidar yanlısı yerel siteler “Tesisi sahipleri yıktı” yazmayı tercih etti.
ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]
Çok Okunanlar

AKP kulislerinde itiraf gibi değerlendirme

Fenerbahçe'den ezeli rakibine transfer çalımı!

Teröristbaşı Öcalan'dan aylar sonra ilk görüntü

Cumhuriyete düşmanlık millete ihanettir

Nihat Genç’in ardından

Sapık

Şimdi de Cumhuriyet'i 'Alevi katliamı' ile suçladı

Atatürk döneminde nasıl tarım ülkesi olduk

Boğaz’da kaçak alarmı: 6 yapı için yıkım kararı çıktı!

Sistematik eğilimler hukuki delil sayılmalıdır