Son aylarda iktidar medyasının ana gündemi, CHP ve CHP’li belediyeler. Tabii en başta da Ekrem İmamoğlu ile İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyeleri. 19 Mart’tan sonra daha da yoğunlaştı, iktidar gazeteleri, televizyonları, haber siteleri, daimi olarak kampanya halinde.
Kampanya diyorum çünkü nesnel haberlerden ziyade yargılayan, hüküm veren, kanaat belirten metinler, yazılar, konuşmalar yayımlanıyor. Karşı görüşe asla yer vermeyen, tek yanlı, suçlu göstermeyi hedefleyen bir yayıncılık faaliyeti yürütülüyor.
Oturdum, iktidar medyası gazetelerinin nisan ayının ilk 15 günlük yayınlarını taradım. Hürriyet, Milliyet ve Türkiye, daha az ve daha dengeli haberler kullanmış. Ama Akşam, Sabah, Yeni Akit ve Yeni Şafak, kampanyanın asli unsurları halinde. Akşam’ın, “Delegelere 70 daire dağıttılar”, Sabah’ın, “Küçükçiftlik’te büyük vurgun”, Yeni Akit’in, “Rüşvet Ekrem’in ayağına gelmiş” ve Yeni Şafak’ın, “İki daire aldı safını değiştirdi” manşetleri birer örnek.
Bu 15 günün 10 gününde Akşam gazetesinin ilk sayfasında CHP aleyhine haber yayımlanmış, yedisi manşetten. Sabah’ta CHP karşıtı haberler 13 gün ilk sayfaya yerleştirilmiş, hem de 13’ü manşete konulmuş. Yeni Şafak’ta da sekizi manşetten olmak üzere 13 gün CHP karşıtı haberler kullanılmış. Ama rekor Yeni Akit’te. 15 gün içerisinde 13’ü manşetten olmak üzere tam 14 gün CHP’yi karalayan, suçlayan haberler kullanılmış.
Yazarların yazılarını da taradım. Bu 15 gün içerisinde CHP, İmamoğlu ve CHP’li belediyeler aleyhine Akşam’da 41, Yeni Şafak’ta 34, Yeni Akit’te 32, Hürriyet’te 29, Türkiye’de 18, Milliyet’te ise 11 köşe yazısı yayımlanmış.
Hürriyet’te Abdülkadir Selvi ve Nedim Şener, Sabah’ta Mahmut Övür ve Okan Müderrisoğlu, Akşam’da Emin Pazarcı ve Murat Özer, Türkiye’de Cem Küçük ve Yücel Koç, Yeni Şafak’ta İhsan Aktaş, Yeni Akit’te ise Ali İhsan Karahasanoğlu’nun yazılarının neredeyse tamamı CHP, İmamoğlu ve belediyeler hakkında.
Nedim Şener, bu 15 günde altı yazı yazmış, altısında da CHP, Özgür Özel ve İmamoğlu’nu suçluyor, yargılıyor. Cem Küçük’ün 6 yazısının 6’sı da Yücel Koç’un 3 yazısının 3’ü, Mahmut Övür’ün 10 yazısından 8’i, Emin Pazarcı’nın 7 yazısından 5’i, Okan Müderrisoğlu’nun 8 yazısından 6’sı, Ali İhsan Karahasanoğlu’nun 15 yazısından 11’i CHP, Özgür Özel, İmamoğlu ve CHP’li belediyeler hakkında. Bu yazıların tamamı hüküm aktaran, damgalayan metinler.
Hürriyet’te Ahmet Hakan ve Yeni Şafak’ta da Ali Saydam, parçalı yazılardan birini çoğu zaman CHP’ye ayırıyor. Ama onların dili ve yaklaşımı tabii ki Nedim Şener ya da Ali İhsan Karahasanoğlu’nunki ile kıyaslanamaz.
Elbette CHP de, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve CHP’li belediye başkanları da eleştirilebilir, eksiklikleri, yanlışlıkları, yolsuzlukları varsa yazılabilir. İmamoğlu ve tutuklanan, soruşturulan öbür insanlar hakkındaki suçlamalar da yazılmalı, konuşulmalı. Üzerini örtmek yerine toplumun bilgilendirilmesi ama doğru bilgilendirilmesi şart.
Ancak toplum bilgilendirilirken “masumiyet karinesi”ne özen gösterilmesi, objektif olunması, suçlamalar ile savunmanın birlikte ve dengeli verilmesi gerekli. Oysa iktidar yanlısı bu yazı ve haberlerde gazetecilik yerine polislik, savcılık ve yargıçlık yapılıyor; tarafgirlik sergileniyor.
Ülkenin tek sorunu CHP ve belediyeleriymiş gibi davranılıyor. AKP’li belediyelere ilişkin en ufak suçlama ya da olumsuzluk haber olamıyor. CHP’nin Filistin’e destek için İstiklal Caddesi’nde yürüme girişimini polisin engellemesi, Genel Başkan Özgür Özel’in Yozgat’taki görkemli mitingi yok sayılabiliyor.
Gazetecilik ile partizanlığın iç içe geçmesinin resmini çiziyorlar hep birlikte.
Sözcü yalanlamayı da çarpıttı
Sözcü’nün ilk sayfasındaki “Teröristbaşı haziran sonuna kadar serbest kalacak” başlığının üzerinde “Erdoğan ile görüşen Buldan, Apo’nun kaçıp sığındığı İtalya’da açıkladı” deniliyordu.
Halbuki DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan’ın böyle bir sözü yoktu. “Haziran sonuna kadar sürecin tamamıyla başarıya ulaşması bekleniyor” diyor, ekliyordu:
“Biz biliyoruz ki, atılacak her adım, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne giden yoldur aynı zamanda.”
Nitekim İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de “Buldan, bahse konu programda, "Öcalan, haziran ayında serbest kalacak’ şeklinde bir ifade kullanmamıştır" diyerek yalanladı bu haberi. Gerçi DMM’nin birçok yalanlaması boş çıkıyor ama Buldan ile ilgili açıklaması doğruydu; zaten Buldan kameralar önünde konuşmuştu, sözleri çok açıktı.
Buna rağmen Sözcü, ertesi gün bu yalanlamayı “İletişim Başkanlığı: Buldan’ın ‘haziran’ iddiasını yalanladı” başlığıyla yayımladı. Oysa İletişim Başkanlığı, Buldan’ı değil, Sözcü’yü yalanlıyordu. Buldan’ın sözlerini yanlış aktaran Sözcü, yalanlamayı da yanlış haberleştirdi.
Bir gazete hiç kimsenin sözlerini olduğundan farklı yansıtmamalı, yanlış olduğu ortaya çıktığında da açıkça düzeltmeli. Sözcü ise okurunu hem haberde hem de düzeltmede yanılttı.
Twerk eğitmeni Afrikalı değil
Gazeteci Fuat Uğur’un Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş hakkındaki paylaşımı hakikaten cinsiyetçi ve gazetecilik sınırlarını hayli zorlayan ifadeler içeriyordu:
“Üsküdarlı kadınlar öğrensin diye Afrika’dan twerk dansı eğitmeni getirten Sinem Dedetaş, sahnede twerk dansı yaparak para toplasın Üsküdar Belediyesi çalışanlarının maaşını ödemek için. Burjuvazinin önde gelen isimlerinin bu gösteriye iyi para yatıracaklarına eminim.”
Eleştirilerden sonra özür dilemediği gibi, bu paylaşımı silmedi Fuat Uğur. Dahası, gelen tepkilere “Son günlerin dilemması: Ramazan ayında Twerk dersleri aldıran biri kendisi için bu dansı neden ahlaksızca bulur?” yanıtını verdi.
Fuat Uğur’un bu paylaşımları, AHaber ve Yeni Şafak’ın 13 Mart’ta geçtiği, sonra iktidar medyasında yayılan “CHP'li Üsküdar Belediyesi'nden bir skandal daha! Ramazan ayında twerk eğitimi verdi” haberlerine dayanıyordu.
Ama Dedetaş’ın açıklamasına göre, söz konusu organizasyonu Belediye değil, “Zincir Kıran Kadınlar Derneği” adlı kadın derneği düzenlemiş; kadınların bisiklet kullanımını teşvik için düzenlenen etkinliğe de İstanbul’da yaşayan dans eğitmeni Lucille Aires çağırılmıştı.
Haberde yer alan afiş ve WhatsApp yazışmaları da bu derneğe aitti. “Afrika’dan gelen twerk eğitmeni”nden söz edilmiyor; “Bisiklet mekaniği atölyesi” duyuruluyordu. Üstelik de atölyede konuşan Lucille Aires İrlanda doğumlu, Afrika’da değil uzun süredir İstanbul’da yaşıyor.
Özetle, Fuat Uğur’un ısrarla savunduğu paylaşımının dayandığı haberler de yanlış. Sinem Dedetaş, Afrika’dan dans eğitmeni getirtmemiş. Kaldı ki, dans eğitmenini Afrika’dan getirtmiş olsaydı bile, bir gazetecinin, bir kadın belediye başkanına böyle ifadeler kullanma hakkı olamaz.
Hasta mahremiyeti ve Sırrı Süreyya
Show TV, İmralı sürecinin önemli aktörlerinden olan TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in kalp krizi geçirmeden önceki görüntülerine ulaşmış.
Görüntülerde, Önder, bir restoranda yemek yiyor, sonra kasada ödeme yapıyor, bir kişinin isteğini kırmayarak birlikte fotoğraf çektirip restorandan çıkıyor. Hepsi bu…
Show TV, bu görüntüleri “Kalp krizi geçirmeden önceki son görüntüleri” diye haber yaptı; oradan da Habertürk TV’den Global Haber’e kadar birçok TV kanalı alıp yayımladı.
Önder, siyasi bir kişilik. Özel yaşam alanı, öbür insanlara göre daha dardır; hastalık hali olmasa bu görüntülerin yayımlanmasında sakınca olamaz. Sadece restorandaki güvenlik kamerasının amacı dışında kullanılması, güvenliğin “gözetleme”ye dönüşmesi tartışılabilir.
Zaten Önder, o restorandan çıktıktan birkaç saat sonra kalp krizi geçirmese o görüntüler haber de olmazdı. Biz izleyenler olarak ne öğrendik bu görüntülerden? Önder'in sarmayı nasıl yediğini, bahşiş verdiğini falan...İyi de bunun bize yararı ne, nasıl yemek yediğinden izleyene ne?
O görüntülere “haber değeri” katan, sonrasında kriz geçirmesi. Görüntülerde hastalanma ve kriz belirtilerinin aranması. Ama o zaman da bu görüntüler, “hastanın mahrem alanına” girmiyor mu? Önder, bir siyasetçi de olsa hastalık hali, “hasta hakları”nı devreye sokmuyor mu?
Kuşkusuz bunlar tartışılabilir. Ama doğrusu sırf kriz öncesi diye o görüntüleri görmek beni rahatsız etti. Yaşamla pençeleşen bir insanı röntgenliyormuş gibi hissettim kendimi.
Tek cümleyle:
•Limak’ın bugüne değin Barcolena’ya götürüp gezdirdiği gazeteciler, Limak’ın Camp Nou stadı inşaatındaki “başarısı”na odaklanırken, inşaattaki gecikmeyi ve cezaya karşı şirketin girişimlerini sadece Sözcü’den Melih Sadıkoğlu haber yapma başarısını gösterdi.
•Türkiye gazetesinden Atilla Yayla, “Köpekperestlerin’ insan-hayvan karşılaştırması” başlıklı yazısında “Daha eskilerde, yani daha normal zamanlarda, bu tür köpekler mutlaka itlaf edilirdi” diyerek “insanlara zarar veren köpekler”in öldürülmesini savundu.
•Habertürk TV’nin, öldürülen çocuk Ahmet Mattia Minguzzi'nin mezarına saldırı haberinde suçlunun “67 yaşında” olduğu tam beş kez tekrarlandı.
•Cumhuriyet’te Başar Yaltı’nın, “Yargıyı yargıçtan korumak” başlıklı yazısında “düşünce kekemesi” ifadesini kullanması, kekeme insanlar için onur kırıcıydı.
•Cumhuriyet’te Dikmen Gürün, “Ionesco’nun eseri Tiyatro Oyunevi yapımıyla sahnede: Kel Diva’ üstüne düşünceler” diye yazıldı ama oyunu “Oyun Atölyesi” sahneye koymuştu.
•İktidar medyası mülakat mağduru öğretmenlerin bakanlık önündeki eylemini ve polisin uyguladığı şiddeti haber yapmadı.
•Türkiye, “Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov'dan tam destek”, Takvim ise “Güç pistte” haberleriyle gazetenin sahibi olan şirkete övgü yayımladı.
•Hürriyet, “Ünlüler de giysilerini bağışladı” haberinde “ünlü” olarak, gazetenin sahibi Yıldırım Demirören’in kardeşi Meltem Demirören ve eşi Revna Demirören’in, Emine Erdoğan ile çekilmiş fotoğrafını kullandı.
•Sabah’ın “Soma faciasının simge çocuğuydu” haberinde suçlanan annenin adı Tomurcuk S. diye kodlanarak yazıldı ama haberde kadının yüzü açık fotoğrafı yer alıyordu.
•Yeni Şafak, “Şimdi de hedef okul yönetimleri” haberinde “provokasyonlarla vatandaşları tahrik eden Birgün Gazetesi muhabiri” diye yazarak gazeteciyi hedef gösterdi
•Hürriyet, “Gülşen konserine tutuklama” haberinde “belediye personelleri” yazdı; halbuki “personel” zaten çoğuldur.
ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]
Çok Okunanlar

Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti göz göre göre gelmiş...

Naci Görür’den İstanbul’daki depremle ilgili önemli uyarı!

Gelinim Mutfakta 23 Nisan Çarşamba puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

GSM operatörleri yine çöktü

Kasabanın Sırrı mı, Cumhuriyetin Sırrı mı?

Devletin içinde herkes kaset biriktirmiş

Hakan Çalhanoğlu ilk 11'de olacak mı? Inter - Milan maçı saat kaçta?

İhtilal Meclisinin 105.yılı kutlu olsun

Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi 6.2'lik depremin detaylarını açıkladı

'Bu millet egemenliği saraydan 105 yıl önce aldı'