Bu yaz da keneler ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nden ölüm haberleri eksik olmuyor. Dün de “Kene korkusundan gidemiyorlar! Doğanın gözleri sessizliğe büründü” başlıklı bir haberi vardı İHA’nın.
Eğer doğruysa insanların Sivas’ta kenelerden bu kadar ölçüsüzce korkmalarında hiç kuşkusuz medyanın da payı var. Zira son yıllarda kenelerin taşıdığı KKKA’dan ölüm haberlerini bir de “kenelerin biyolojik silah olarak kullanılabileceği” haberleri izliyor.
İlk midir bilemedim, ama 2006 yılında Hürriyet ve bazı haber sitelerinde Fatih Karayandı adlı bir doktora dayanarak, “Kene biyolojik silah” haberi yayımlanmıştı. 2008 yılında söylentiler o kadar yayılmıştı ki, Sağlık Bakanlığı “biyolojik silah” iddialarını yalanlamak zorunda kalmıştı.
Fakat bakanlığın ve uzmanların yalanlamaları, bu konuda çeşitli komplo teorileri üretilmesini ve tabii ki bu teorileri besleyen haberleri de engelleyememişti. Türkiye gazetesinin 2019’daki haberinde Prof. Dr. Ayşen Gargılı Keleş “Keneler biyolojik silah olarak kullanılabilir ancak tabiatta uygulanması zor. Hedefini tutturup tutturmayacağını tahmin edemeyiz” diyordu. Türkiye’de böyle bir bulguya rastlamadıklarını da vurguluyordu, ama yine de haberin başlığı “Kene biyolojik silah olarak kullanılabilir”di!
Biyolojik savaş başladı mı?
Aradan yıllar geçti ama Türkiye gazetesi bu yıl da iddiasından geri adım atmayarak, “Biyolojik savaşın yeni yüzü kene” haberi yayımladı. Hem de öyle iddialı bir haber ki, okuyanlar Türkiye’de, kenelerin kullanıldığı biyolojik savaşın başladığını sanabilir.
Zira haber “KKKA virüsü taşıyan kenelerin Türkiye’de hızla artması beraberinde endişeleri de gündeme getirdi. Uzmanlar, virüslü kenelerin laboratuvarlarda yetiştirilip biyolojik silaha dönüştürülebileceğine dikkat çekerek ‘Bölgesel mücadele şart’ dedi” diye başlıyordu. Haber, iki akademisyenin “kenelerin biyolojik silah olarak kullanılabileceği” sözlerine dayanıyordu.
Fakat haberde kenelerin biyolojik silah olarak kullanıldığına dair bilgi yoktu. Halbuki keneler, Türkiye’de biyolojik silah olarak kullanılmıyorsa aslında haber de yok demektir.
Kaldı ki, başvurduğum uzmanlar, ülkemizde KKKA taşıyan “Hyalomma marginatum”un yüzyıllardır buraya adapte olmuş bir kene türü olduğuna dikkat çektiler; kenelerin artışının asıl olarak küresel ısınma ve iklim değişikliğinden kaynaklandığını vurguladılar. ABD ve Balkanlar’da keneye bağlı hastalıkların Türkiye’dekinden daha fazla olduğunu belirterek, “Dünyanın her yerinde keneler var, keneler biyolojik silah olabilirse o zaman bütün hayvanlar kullanılabilir. Kenelerin silah olarak kullanıldığına dair bilgi yok elimizde” dediler.
Türkiye gazetesindeki haberin dikkat çeken bir yanı da “ABD’nin laboratuvarlarında üretilen kenelerin, Hiroşima’ya nükleer bomba atılmadan önce biyolojik silah olarak uçaklarla Japon askerlerinin üzerine salındığı” iddiasına yer verilmesiydi. Bu iddiayı Doç. Dr. İbrahim Akın Temizer dile getiriyor, ama kaynak vermiyordu. Ben de aradım taradım, Hiroşima’ya uçaklarla kene atılması gibi bir vakaya rastlayamadım!
Prof. Dr. Azap gülümseyerek yanıtladı
Aslına bakarsanız keneler ve benzeri böceklerin biyolojik silah olarak kullanıldığına dair bir sürü söylenti, iddia var uzun süredir. Ama kanıtlanan, belgelenen bir vaka yok. Üstelik kenelerin bir yere atıldıktan sonra kontrol edilmeleri, bir yere ya da kişilere yönlendirilmeleri imkânsız. Etkisini kestirebilmek de mümkün değil.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap da “Hiroşima’ya uçaklarla kene atılması” hakkındaki sorumu gülümsemeyle karşıladı; böyle bir olayın yaşandığına dair bir bilgi olmadığı yanıtını verdi.
Bir de Türkiye gazetesinin haberinde Temizer için “Fırat Üniversitesi’nden” deniliyor ama aslında bir süre önce Fen Fakültesi’nin Zooloji Ana Bilim Dalı’ndan emekli olmuş. Keneler de uzmanlık alanında değil.
Açıkça söyleyelim, “Biyolojik savaşın yeni yüzü kene” haberi, olasılıklar üzerinden yaratılan komplo teorisiyle insanları endişelendirecek nitelikte bir haber. İnsanları böyle korkutmanın âlemi olmasa gerek.
Gazeteci sorgulamadan inanmamalı
Bir akademisyen anlatsa dahi verilen hiçbir bilgi sorgulanmadan, akıl süzgecinden geçirmeden yayımlanmamalı. Bir gazeteci, Hiroşima’ya atom bombasından önce uçaklarla kene atıldığı söylendiğinde bile şüpheyle karşılamıyorsa; gazetecilik refleksleri zayıflamış demektir.
Sadece muhabirin inanması da değil sorun, Türkiye gazetesinin editörleri de hiç sorgulamamış bu uçuk kaçık haberi. Hatta bu komplo haberini Odatv ve Muhalif gibi birçok haber sitesi de hiç şüphe duymadan aynen alıntıladı.
“Biyolojik savaşın yeni yüzü kene” haberinden 10 gün kadar önce de İHA da Sivas Ziraat Odası Başkanı Hacı Çetindağ, “kenelerin biyolojik silah olabileceğini” söylediği haberini geçmişti. Türkiye gazetesinin haberindeki gibi İHA’nın haberi de hiç sorgulanmadan Yeni Akit, Haber Global ve birçok haber sitesinde de kullanıldı. O haberde de ne bir kanıt vardı ne bir araştırma. Bir kişinin komplo teorisi olmasına aldırmadı haber siteleri.
Öyle bir haldeyiz ki ister komplo teorisi, ister iddia ya da dedikodu artık ne olursa, kim ne derse hemen haber haline getiriliyor; alıntılanarak yayılıyor. Ne bir kontrol ne bir sorgulama.
İnsanları böyle korkutmaya hakkımız yok. Gazeteci bilgi verir, komplo teorileri üretmez.
Çok Okunanlar

Mansur Yavaş’tan ‘adaylık’ sorusuna ‘anket’ yanıtı!

Kredi açacakmış!

Ülkesi gibi, bu gezegen gibi arafta! Amin Maalouf ve Doğu’dan Uzak’ta

Ulus devlet üzerine

Erdoğan'dan ezber bozan karar

Teğmen Ebru Eroğlu'nun TSK'ya dönüş davasında karar

Hadise'den 'kurallara göre yaşamadım' çıkışı: Korkmam

Özgür Özel'in işaret ettiği 'savcı masasındaki Beyaz Toros' ortaya çıktı

Anlamadığın konuya girme demiş büyüklerimiz

Gazeteler, İmamoğlu'nun savunmasını nasıl gördü?