Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
47,7704
Dolar
Arrow
40,6643
İngiliz Sterlini
Arrow
54,8198
Altın
Arrow
4404,0000
BIST
Arrow
10.642

Muhalif medyanın LGS sınavı ve gazetecilik uyarıları

Muhalif medyadaki habercilik, Tuğçe Tatari arkadaşımızı çok bunaltmış. T24’teki yazısında “Yaygın ve ana akım medyanın durumu belli, üzerine konuşmaya değer bile görmüyorum. Ama ya muhalif, bağımsız, alternatif medya?” sorusunu ortaya koyuyor, bana da çağrıda bulunuyordu:

“Özellikle ‘muhalif medya’yı incelemeye almanızı, bu raydan çıkmışlığa bir son vermeye tek başınıza gücünüz yetmese de en azından -Narin Güran cinayetinde medyaya yaptığınız uyarı gibi- yazılarınızla tarihe not düşmenizi rica ediyorum.”

Aslında iktidar medyası kadar muhalif medyayı da sürekli mercek altında tutmayı hedefliyor, o taraftaki yanlışları, eksikleri de dile getirmeye çalışıyorum. Fakat sorunlar o kadar çok ki, tümüne yetişmem mümkün olamıyor çoğu zaman.

Uzatmadan asıl meseleye geçeyim, LGS sınavıyla ilgili iddialar, Tuğçe Tatari’nin incelememi önerdiği konuların başında geliyordu. “Şimdi sorun herkese, ‘LGS soruları da çalındı ve şu anda başarı elde eden çocukların tamamı şaibe altında!” diyordu. Zaten benim de dikkatimi çekmişti, LGS sınavıyla ilgili tartışmaları haftaya yazmayı düşünüyordum, öne çektim.

SORULAR SINAV SIRASINDA MI PAYLAŞILDI?

Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı hakkındaki şaibe iddiaları, sınavdan dokuz gün sonra Cumhuriyet’te Can Uğur’un “WhatsApp iddiasıyla LGS’ye gölge: Sınav bitmeden soru paylaşıldı” haberiyle başladı.

24 Haziran’da yayımlanan bu haberde “sözel kitapçığına ait PDF dosyasının sınav devam ederken saat 12.00’de bazı özel eğitim kurumu yöneticilerinin bulunduğu bir WhatsApp grubunda paylaşıldığı” öne sürülüyordu. Sorular ve yanıtlarının sınav bitmeden gruplarda dolaşmasının “Sorular ve yanıtları sızdırıldı mı?’ sorusunu akıllara getirdiği vurgulanıyordu.

Hemen ardından önce bakanlık açıklama yaptı; sonra da Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e soruldu. Tekin, “Bahsettiğiniz konu doğrudur. Ama sınav güvenliğini riske edecek hiçbir durum söz konusu değil” dedi. Bakan’ın bu açıklaması, Cumhuriyet’te “Bakan LGS skandalını doğruladı” başlığıyla yayımlandı ama aslında Tekin, gazeteyi kısmen doğruluyordu. Çünkü Cumhuriyet, “sözel kitapçığının sınav sırasında paylaşıldığını” yazmıştı; Bakan Tekin ise “Sabah sınav başlayıp tamamlandıktan bir saat sonra 11.57’de sosyal medyada paylaşılıyor” diyordu. Kuşkusuz ikisi aynı anlama gelmez.

Cumhuriyet, ilk haberinde Matematik/Fen bölümü sorularının WhatsApp grubunda paylaşılmadığını yazıyordu. Fakat orada kalmadı. Can Uğur’un 29 Haziran’da yazdığı “LGS skandalında ikinci perde” başlıklı ikinci haberde bu kez Matematik/Fen bölümü sınav sorularının da paylaşıldığı aktarılıyordu. “Sorular elimde” diye yazan bir kişinin, sınav bittikten üç dakika sonra 12.53’te grubunda soruları paylaştığı ifade ediliyordu.

Doğrusunu şöyle açıklayayım; LGS sınavının ilk oturumu olan sözel bölüm 09.30’da başlamış ve 75 dakika sürerek 10.45’te bitmişti. Matematik ve Fen Bilimleri bölümü olan ikinci oturum ise saat 11.30’da başlayıp 12.50’de sona ermişti.

Tekin, sözel bölümle ilgili sorular ve yanıtlarının saat 11.57’de, Cumhuriyet ise saat 12.00’de paylaşıldığını yazıyor. Matematik/Fen bölümüyle ilgili Cumhuriyet, sınavdan üç dakika sonra (12.53) diyor ama Tekin’in bu konuda net bir yanıtı yok.

Sonuç olarak, HER İKİ BÖLÜMÜN SORULARI DA SINAVIN İLGİLİ OTURUMUNUN BİTMESİNDEN HEMEN SONRA PAYLAŞILMIŞ. Cumhuriyet’in soruların paylaşıldığı bilgisi de doğru ama bu verilerle SINAV SONUCUNUN ETKİLENDİĞİNİ, “EŞİTLİĞİN ZEDELENDİĞİNİ”, “SORU VE YANITLARIN SINAV ÖNCESİNDE SIZDIRILDIĞINI” söyleyemeyiz. Bu tür yorumlar çok ileri, siyasetçiler böyle söylese de gazeteci için sadece şüpheli bir durum söz konusu.

REKOR SAYIDA BİRİNCİ ÇIKMASI KANIT MI?

Cumhuriyet’in o haberleri ve Bakan Tekin’in o yanıtından sonra ortalık nispeten yatışmıştı. Asıl tartışmalar ve şaibe iddiaları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 11 Temmuz’da sonuçları açıklamasından sonra yoğunlaştı.

Cumhuriyet’te, 11 Temmuz’da “Rekor sayıda tam puan: LGS’deki soru işaretleri büyüyor! Eğitimciler şaşkın: ‘Sınav zor’ denilmişti, 719 birinci nasıl çıktı?” haberi yayımladı. Bu haberde, bugüne dek en yüksek birinci sayısının görüldüğü 2023’teki 565 öğrenci rekorunun da aşıldığı” vurgulanıyordu.

Rekor sayıda birinci çıkmasına ilişkin Hürriyet, “LGS’de şaşırtan sonuç: 719 öğrenci tam puan aldı”, Milliyet “LGS’de rekor kırıldı”, CNNTürk, “LGS’de tarihin rekoru kırıldı” haberleri yayımlandı. Ama tabii onlar, bu rekoru Cumhuriyet gibi soru işaretleriyle vermiyordu.

Rekor sayıda birinci çıkması elbette dikkat çekici. Şüphe yaratması ve Cumhuriyet’in haberinde vurgulandığı gibi “eski LGS skandallarının akla gelmesi” de doğal. Fakat bu şüphe üzerinden de yargıya varmak mümkün değil.

Eski skandalların akla gelmesi, geçmişte yaşananların aynen tekrarlandığını göstermez. Gazeteci şüphelenir ama bunu merak edip araştırmak için kullanır; kesin ve doğrulanmış veri olmadan şüphe yaymaz. Zira burada muhatap sadece Milli Eğitim Bakanlığı değil, aynı zamanda sınava giren yüzbinlerce öğrenci ve aileleri.

BURSA'DAKİ İMAM HATİP BİRİNCİLERİ

Tartışmaları alevlendiren gelişmelerden biri Bakan Tekin’in, 15 Temmuz’da “Zaferin Adı Türkiye Özel Çocuklar Sergisi”ni ziyaret ederken gazetecilerin sınava ilişkin sorularını ayaküstü yanıtlarken kullandığı üsluptu. “Geri zekâlıya anlatır gibi tane tane anlatıyoruz. Ama hâlâ devam ediyorlar” bile demişti.

İkincisi de İyi Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş’ın açıklamaları, iddiaları, sorularıydı.  Özellikle Çömez’in, “Bursa’da bir imam hatip ortaokulunun 36 öğrencisinin LGS’de tam puan aldığı” iddiası olayı çığırından çıkardı. Oysa Çömez’in, X’teki eksenhaber adlı bir hesaptan aldığı bu veri doğru değildi. Bursa’da tam puan alan öğrencilerin sadece ikisi imam hatip öğrencisiydi.

Tahmin edileceği gibi, Çömez’in iddiası, doğrulanmadan, araştırılmadan birçok haber sitesinde yayımlandı. Üstelik Çömez’in iddiasının sunumunda da problem vardı. Örneğin, Cumhuriyet ve Sözcü’nün “açıklama” diye yazması hatalıydı. Bir muhalefet milletvekilinin söyledikleri “açıklama” olamaz. Doğrulanması gereken suçlama, iddia vb. olabilir.

NOW TV’nin de haberi sunarken kesin ifadeler kullanmaması gerekirdi ama Çömez ve Özçağdaş’ın iddia ve değerlendirmelerinin yanısıra aynı haberde bakanlık açıklamalarını vermesi iyi bir örnekti.

BAKAN TEKİN'İN GAZETECİ SEÇİMİ 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, iddiaların yayılmasından sonraki tavrı da sorunluydu. Tekin, onca medya kurumu, onca gazeteci dururken gidip AKP Milletvekili Rümeysa Kadak ile YouTube’da yayımlanmak üzere söyleşi yaptı. İddiaları orada yanıtladı kendince.

Son olarak da yine iktidar yanlısı gazetecilerle AKP’nin yeni oluşturduğu Türkiye Basın Federasyonu’nda buluştu. Aslında o gazetecileri, LGS’de şaibe olmadığına ikna etmek için özel çaba harcamasına da gerek yoktu. Nitekim buluşmaya katılan gazetecilerden biri olan Akşam’ın Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı’nın, “LGS üzerinden koparılan fırtınayı, yalan ve iftira kampanyasını kendi ağzından dinledik” paylaşımı, Bakan’a baştan inanmış olduğunun kanıtıydı.

O toplantıdan yazılan haberleri okudum. Tam da tahmin ettiğim gibi, Bakan Tekin konuşmuştu ama süreçle ilgili ayrıntılı sorular sorulmamıştı. Soruları kimlerin hazırladığını anlatırken, “İmam hatipli arkadaşlar” diye dilinin sürçmesinin de üzerinde durmamışlardı.

Halbuki Bakan Tekin, iddiaların daha ortaya çıktığı ilk anda muhalif medyanın da katıldığı geniş bir basın toplantısı düzenleyip bütün soruları yanıtlasa bu mesele bu kadar büyümez, özellikle sosyal medyadan yayılan “LGS’de sorular ve yanıtları sızdırıldı” havası dağıtılırdı. Örneğin sınav sırasında kitapçığın görüntüsünü alıp paylaşanlarla ilgili ne işlem yapıldığı, bakanlıkta haklarında soruşturma açılan 29 kişiye yöneltilen suçlamanın içeriği, ikinci kitapçığın ne zaman yayıldığı hakkında bilgi verebilirdi, yapmadı.

Hadi onu yapmadı, sınavla ilgili iddiaları gündeme getiren Cumhuriyet’in Haber Müdürü Can Uğur’un görüşme isteğini kabul ederek, eleştirel sorularını yanıtlayabilirdi. Ama onun yerine Can Uğur’a savcılığın soruşturma açmasını teşvik eden bir tavır aldı. Haber yazmasının karşılığı onu savcılık kapısına sürüklemek olmamalıydı. Yanlış varsa söylersiniz düzeltilir, soruşturmayla gözdağı vermek hiçbir şeyi çözmez. Nitekim Can Uğur, soruşturmaya giderken başı dimdikti, ”1 milyona yakın çocuğumuzun haklarını savunduğum için en ufak pişmanlık duymuyorum” diyordu.

SORULAR SIZDIRILDI HAVASI YARATMAMAYA ÖZEN 

Özetlersem, LGS sınavında soru kitapçığının görüntüsünün sınavın ilgili oturumun bitmesinden hemen sonra bir WhatsApp grubunda paylaşıldığı, bunun bakanlık yönergesine de aykırı olduğu doğru.

Ama bütün bunlar, sınav sorularının sınav öncesinde sızdırıldığı anlamına gelmez, bu konuda bilgi yok. Bilgi olmadan da bu anlama gelebilecek ifadeler kullanılmamalıydı. Hatta daha ötesi, yüz binlerce öğrencinin etkileneceği gözetilmeli, öyle bir hava yaratmamaya özen gösterilmeliydi.

Anlıyorum, bu sınavlarla ilgili güven kaybı söz konusu. Fakat yine de haberleri yazarken kendimizi elimizdeki somut bilgilerle sınırlı tutmalıyız. Muhalif milletvekili ve yöneticilerin, değerlendirme ve iddialarını doğrulanmış veriler olarak kabul etmemek, teyit olanağı yoksa da bu durumu okur ve izleyiciye açıklayarak ona göre haberleştirmeliyiz.

Yorumlarımızı, kaygılarımızı, şüphelerimizi araştırmaya başlamak için hareket noktası olarak kullanmalıyız. Şüphe başlı başına haber olamaz, olmamalı. Hele karşıtlıklarımız ve duygularımız haberin temel öznesi haline hiç gelmemeli.