Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

CHP tarihin doğru tarafında yer almıştır

İmralı heyetinde yer almayarak  CHP, tarihin doğru tarafında yer aldığını kanıtlamış, kendi ilkelerine ve ideolojisine uygun kararı almıştır.

Bu karar CHP seçmeninde büyük bir sevinçle ve gururla karşılanmıştır. Karara destek verenlerin oranının % 90’ları aşması bunun kanıtıdır.

Kılıçdaroğlu ile başlayan ilkesizleştirilme döneminden bu yana, ilk kez net ve dik bir duruşun sergilenmesi ve CHP’nin tarihsel misyonu ile örtüşen bir karara imza atılması umut vericidir.

Bu karar ile CHP, kuruluş ayarlarına dönüşün de ilk işaretini vermiştir.

TBMM’ni Terörist Başınının ayağına götürenler, onu “kurucu önder” ilan edenler ve demokrasi söylemine sığınarak kendi değirmenlerine su taşıyanlar bu eylemlerinin yanıtını Yüce Türk Milletinden alacaklardır.

CHP’nin bu önemli ve onurlu kararını “barış karşıtlığı” gibi göstermek isteyen trol şebekesinin atağa geçirilmiş olması hiç şaşırtıcı değildir. Bu trol ordusunun 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’na yönelik en küçük bir eleştiriyi bile hakaretlerle karşıladığı hala hafızalarda yerini korumaktadır.

Bir önceki Genel Başkanının  yaptığı açıklama ise şaşırtıcı olmasa da tarihsel yanlışlarla dolu, yanıltıcı ve yaralayıcıdır. Birikmiş bir rövanş alma duygusunun açık bir itirafıdır.

CHP Genel Başkanı olduğu dönemde CHP’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkelerini görmezden gelmesi, partiyi CHP’sizleştirmesi yetmemiş olmalı ki, yarıda bıraktığı misyonunu tamamlamak için yeniden yola çıkmıştır.

Kılıçdaroğlu’nun, İmralı kararı nedeniyle, CHP’yi tarihin doğru tarafında yer almamakla suçlarken, onun “kurucu” parti olduğuna ve öncü olması gerektiğine işaret etmesi, nasıl bir kavram kargaşası içinde yol aldığının da işaretidir.

Kurucu Partinin temel ilkelerinin başında Ulus Devlet ve Üniter yapının korunması gelmektedir. “Türk Milleti” kavramının “etnik kimlik” niteliği taşıdığını ve Anayasada yer almaması gerektiğini yıllarca savunan eski genel başkanın, CHP’nin “kurucu parti” olduğunu bugün hatırlamış olması sevindiricidir.

Konuşmasında sözünü ettiği “CHP, İsrail ve Amerika belasını bertaraf için risk almalıdır”söylemi ise bugün yaşanmakta olan sürecin faillerini gizlemekten öte bir anlam taşımamaktadır. İsrail ve Amerika yenilenmiş Büyük Ortadoğu Projesinin bizzat planlayıcısı değil midir? Bu sözde sürecin İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek  için kurgulandığına kim inanır?

DEM yetkililerinin açıkça beyan ettiği “Demokratik Konfederalizm” modeline geçişin ve Ortadoğu’da bir İslam Enternasyonalizminin kurulmasının hedeflendiği Büyük Ortadoğu Projesi, on yıllar boyunca emperyalizm tarafından desteklenmemiş midir?

PKK ve DEM tarafından Lozan Antlaşmasını Kürtleri inkar eden bir belge olarak nitelemek, Sevr’i diriltme özlemi içindeki emperyalist devletlerin en büyük rüyası olmamış mıdır?

Yeni Anayasa ile Türk Milleti kavramının yer almadığı, iki milliyetli, iki dilli bir toplum yapılanmasının istendiği DEM yetkililerince  defalarca vurgulanmış, 19 Kasım’da yer alan açıklamada da Öcalan, “Kürt Demokratik ULUSLAŞMASININ” tek Önderi ilan edilmiştir. Adı değişmiş olarak PKK’nın tüm değerleriyle ayakta ve aktif olarak mücadeleyi sürdürdüğü de açıklanmıştır.

Türkiye’nin “barış ve kardeşlik” adı altında bir tuzağa çekilmekte olduğu ve TBMM’nin  Öcalan’a meşruiyet kazandırmanın aracı olarak kullanıldığı bir süreçte, CHP, tarihin tam da en doğru tarafında yer almıştır.

 Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi “öncü ve cesur olmaya, risk almaya davet etmesine” hiç ihtiyaç yoktur. CHP İmralı kararı ile Türk Milletinin duygularına öncülük etmiş, risk almış ve büyük cesaret göstermiştir.

Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli tuzağına çekilmekte olduğumuz bir süreçten geçiyoruz.  Bunu anlamak için sadece DEM Partinin yaptığı açıklamalara bakmak yeterlidir.

“TC Devleti ve Türkiye ortamı değişecek, Ortadoğu ve tüm dünya değişecektir” sözleri, projenin ardındaki güçleri tanımlamak için yeterlidir.

Öcalan tarafından ümmetçi-bölücü işbirliğine dayalı olarak  kurgulanan ve halktan gizlenerek sürdürülen bir projenin, demokrasi ve barış sosuna bulanarak meşrulaştırılmasına temkinli bir yaklaşım sergilemek, “eski” de olsa yolu CHP’den geçen herkesin görevidir.

Türkiye Devletinin kuruluş ideolojisine sahip çıkmayı demokrasi karşıtlığı olarak tanımlayarak, Öcalan’ın defalarca vurguladığı “Kemalizm bir Deccal rejimidir” söylemini görmezden gelenlerin başlattığı “barış ve kardeşlik sürecine” DUR diyenler, Milletin gönlünde tartışılmaz bir yere sahip olacaktır.

Kılıçdaroğlu yaklaşan Kurultay sürecinde CHP’lilerin gönlünü bulandırma ataklarından vazgeçmeyi kabullendiğinde yeniden vefakar CHP seçmeninin yüreğinde eski saygınlığına kavuşma fırsatını yakalayacaktır.