Bugün arefe. Kurban bayramı, hepimize mutluluk ve refah getirsin dilekleri ile başlayalım.
Konu, Allah’ın bir lütfu olarak Allah’sız sendikacılar.
Sendika trolleri.
Sendika ağacıkları.
İkinci bir sendika yazısı yazmak farz oldu.
Kutsal bir kurum olan sendikanın ırzına geçen avantacı cahil görünüşlü hırpani sendikacılar.
Soğuk savaş döneminde, çok etkin olarak sahaya sürüldüler.
Kullanılan jargon, kitleleri coşturuyordu.
İşçi sınıfının haklarını savunuyorum ayağına, toplumu istediği tarafa yönlendiriyordu.
Anlı şanlı Atatürkçüler, entelektüeller ve diğer aklı başında okur yazar takımı da ilgi ile sendikaları destekliyordu.
Neticede, emekçinin hakkını hukukunu savunuyordu sendikalar.
Yıllarca, işçinin hakkını teri kurumadan ödeyin diyen bir peygamberin nesli için yadırganacak bir durum değildi hani.
Takiyye yaptığını bilenler elbette vardı ancak konu işçinin hakkı olunca elleri kolları bağlanıyordu.
Tıpkı Pensilvanyalıların yaptığı gibi, Türkçeyi ve Türk Bayrağını Dünyanın en uzak noktalarında temsil ediyoruz hikayesiyle, ana hedef için güç topluyordu.
Neticeyi gözlerimizle gördük.
DİSK’i de yaşayarak gördük.
Bu Allah’ın bir lütfu olsa gerek.
Devlet üniversitesinde çalışırken, uzak durmuştum bu tiplerden.
Hangi fraksiyona bağlı olduğunun önemi yoktu.
Hem görüntüleri hem de kullandıkları terminoloji pek samimi gelmiyordu.
Cahil oldukları her hallerinden belli oluyordu.
Dillerinde öğretilmiş bir kaç jargonik terim de çok sakil duruyordu. Ahlak satmaya çalışıyorlardı ama kurdukları sandık benzeri bir kooperatife bizi de üye yapmışlardı ki sözüm ona işçinin gücünü kullanarak ucuza mal ve hizmet alacaktık.
Üçün biri aldık da o da yetmedi.
Adamlar piyasayı öyle bir dolandırmış ki borçları da bizim gibi orta zekalı üyeler ödedi.
Şimdi de İzmir’i gözlerine kestirmişler.
Çökmüşler güzelim memlekete.
Gırtlağını sıkıyorlar bir eliyle.
Diğeriyle de gözlerini oymaya çalışıyorlar.
Dağdan gelip bağdakinin ırzına geçmek istiyorlar.
İstiklal savaşının ön cephesinin torunlarını, isyancıların torunları haritadan silmek istiyor.
Emperyal güçlerin boyun eğdiremediği Efe’lere, sendikacı palyaço kılığına girip, boyun eğdirmeye uğraşıyorlar.
Teşkilat-ı mahsusanın silahşörlerinin, gavur kellesi avına çıktığı sokaklarda racon kesebileceklerini düşünüyorlar.
Doğma büyüme İzmirli’yi Belediyeden sepetlemişler, tüm sülalesini boşalan kadrolara doldurmuşlar.
Şimdi de doçent maaşı ile istiyorlar ki akademide de maaşlar oldukça düşük tıpkı öğretmenlerin maaşı gibi.
Lokavt ilan edip bunları acilen sepetlemenin tam zamanı.
Yerlerine de İzmir’in insan görünümlü pırıl pırıl çocuklarını işe almanın tam zamanı.
Millet 22 bin liraya ter dökerken ki o da bulursa, bu şımarıklığın hesabı elbette sorulacak.
Ama konu maaş değil.
İşgal kuvveti askerleri gibi İzmir’in sokakları terörize etmek ve İzmir Belediye Başkanına diklenmek.
Kimsiniz ulan!
Çok Okunanlar

İstanbul’un Fethinin Yıldönümünde Vatikan’da ne oldu?

Gelinim Mutfakta 6 Haziran Cuma puan durumu: Bugün kim elendi?

Rönesans Rezidans’ın Mühendisi Hüseyin Yalçın Coşkun, Sırbistan’da ölü bulundu

Hüseyin Çelik'in ardından AKP'den bir çatlak ses daha...

İtirafçı müteahhitte tam gaz destek: Fotoğrafları sildirdiler

CHP'den tarihi fark: Aradaki fark ilk kez bu kadar arttı

PKK'nın sözde fesih kongresinde ortaya çıktı!

Yandaş medya yeni düzenlemenin detaylarını duyurdu

Bayram mesajları 2025: En güzel, anlamlı, kısa Kurban Bayramı mesajları

Bayram Ekonomisi: Gelenek, Tüketim ve Toplumsal Döngü